YENİ ŞEYLER REHBERİ

Geleceğin enerji kaynağı ve yeşil endüstriyel çözümü: Hidrojen

YEO Teknoloji Hidrojen Çözümleri Müdürü Ali Keleş, Serhat Ayan'la Yeni Şeyler Rehberi’ne konuk oldu.
Sitede oku
Ali Keleş, YEO Teknoloji’nin çalışmalarından bahsetti:
“Şirketimizin amacı, gelecek nesiller için daha yaşanabilir ve daha temiz bir hayat yaratmak. YEO bu perspektifte çalışıyor. Enerjinin yenilenebilir enerji ile sağlanması, gelecek nesiller için çok önemli. Küresel iklim değişikliğini hepimiz hissediyoruz artık. Zaman zaman havalar çok fazla ısınıyor. Yağmurlar bazı yerlerde çok fazla yağarken diğer yerlerde kuraklık sorunu yaşanıyor. Bunların hepsi küresel ısınmanın getirdiği sonuçlar. Bunun bir şekilde önüne geçilmesi gerekiyor. Enerji alanında da yenilenebilir enerji çözümleri gerekiyor. YEO Teknoloji de hem yerel hem küresel ölçekte çalışmalar yürüten bir firma. Amacımız 3D kavramı: Dijitalizasyon, de-karbonizasyon ve de-centralisation. Firmamız da bu doğrultuda yenilenebilir enerji ve endüstriyel çözüm alanlarında anahtar çözümler sunuyor. Güneş, rüzgar, biomass gibi alanlarda faaliyet gösteriyoruz. 2000’li yıllardan beri faaliyetlere devam ediyoruz. 3 Kıtada 30’dan fazla ülkede hizmet sağlıyoruz. Çeşitli ülkelerde ofislerimiz mevcut. Hem yurt içinde hem yurt dışında yatırımlar yapan bir şirket konumundayız.”
Hidrojenin bir ütopya olmadığının altını çizen Keleş, hedeflerinin yeşil hidrojen olduğunun altını çizdi:
“Hidrojen denilince insanlar ütopya gibi algılıyor fakat hidrojen aslında çok eskiden beri kullanılan bir kimyasal enerji taşıyıcısı. Dünyada en çok bulunan atomlardan birisi hidrojen. İnsanın önemli yapı taşlarından birisi de hidrojen. Sadece hidrojeni ortaya çıkartmak biraz maliyetli. Yenilenebilir enerji ile ortaya çıkartmak şu aşamada maliyetli. Tabii teknoloji gelişiyor. Amaç bunun maliyetini düşürüp endüstriyel kullanıma sunmak. Hidrojen aslında şu açıdan çok önemli: Paris İklim Anlaşması hedefine ulaşmak için anahtar rollerden birine sahip. Demir-çelik gibi sanayilerde hidrojen aslında tek bir çözüm yöntemi. Hidrojensiz bir gelecek düşünmemiz mümkün değil. Bu hem fırsat yaratıyor hem de Türkiye’nin coğrafi konumu, sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyeli gibi açılardan bakınca da önemli. Dolayısıyla siz yeşil hidrojeni kullanınca bu yenilenebilir kaynaklardan üretilmiş olacak. Kömürden üretilmesi atmosfere emisyon göndereceği için istemiyoruz. Fakat doğalgazdan elde edilen, karbon capture ile karbonu tutan yöntemler var. Buna mavi hidrojen deniliyor. Ama biz, yenilenebilir kaynaklar ile yeşil hidrojen üretmenin peşindeyiz. Bu konuda ar-ge çalışmalarımız var. İşin teknolojisini de geliştiriyoruz. Öte yandan aynı rüzgar ve güneş enerjilerinde olduğu gibi endüstriyel çözümler ve anahtar teslim sistemler üretme konusunda çalışmalarımız mevcut.”
Yeşil hidrojenin yagınlaşasıyla birlikte emisyonda ciddi azalma yaşanacağını kaydeden Ali Keleş, şu ifadeleri kullandı:

“Tabii burada birçok bakış açısı var. Önemli olan ihtiyaç ve çözüm önerisi. Siz gündüz vakti üretilmiş olan elektriğin fazlasına sahipseniz, veya zirve saatlerde enerji atmanız gerekiyorsa bunu hidrojene dönüştürebilirsiniz. Elektrolize yöntemi mevcut. Aslında mantık çok basit. İşin daha kullanılabilir olması için ekonomik çözümler geliştirmek gerekiyor. Siz burada elektrikten hidrojen üretebilirsiniz ve hemen kullanmak zorunda da değilsiniz. Depolayabilirsiniz. Amonyak mesela dünyada en çok kullandığımız kimyasallardan birisi ve yapıtaşlarından birisi de hidrojen. Amonyak çok kritik bir bileşen. Tarım için olmazsa olmaz. Doğal gazdan üretiliyor şimdi ve çok ciddi bir emisyon yaşanıyor. Onu da yeşil hidrojenden üretebilirsek sürdürülebilir tarımı da sağlamış oluruz. Hidrojeni sadece hidrojen olarak kullanmaktan bahsetmiyoruz. Başka formları da var. Taşımacılık endüstrisinde göreceğiz. Bunlar yaygınlaşacak. Temiz su kaynakları dışında mesela doğrudan deniz suyundan üretim yapabilecek sistemler üzerinde de çalışılıyor. Siz ne kadar su verirseniz o su tekrar çıkacak.”

Türkiye’nin hidrojen alanında daha çok gelişmeye ihtiyaç duyduğunu aktaran Ali Keleş, şunları kaydetti:

“Teknolojik olarak ne yazık ki ülkemizdeki gelişmeler, hidrojen alanında dünya ile rekabet edecek konumda değil. Ama bizim hedefimiz hiçbir zaman ulusal rekabet olmadı. Biz kendimizi uluslararası rekabette konumlandırmak için çalışıyoruz. Elektroliz teknolojisi olgunlaşmış bir teknoloji fakat maliyetleri hala çok yüksek. Maliyetlerin düşmesi senaryosu, elektrik ücretlerinin düşmesinden bekleniyor ve bence bu bir çözüm değil. Biz farklı teknolojilere odaklandık. Teknolojinin daha gelişme potansiyeli yüksek alanlarına yöneldik. Ar-ge merkezimiz de var firmamız bünyesinde. Ar-ge merkezimizde hem ulusal hem uluslararası projeler yürütüyoruz. Hidrojen özelinde iki noktaya odaklandık. Birisi teknolojiyi geliştirmek, rekabet etmek ve bu amaçla yeşil teknolojiye odaklanmak. Diğeri de bu çözümleri endüstriye entegre etmek. Sonuçta bu bir gelecek perspektifi. Vizyonu YEO olarak ortaya koyduk. Bu hiçbir zaman kısa vadeli değil. Bu teknolojiler belki 2030’da daha çok yaygınlaşacak ve biz oraya odaklanmak istiyoruz. Türkiye’nin potansiyeli bu konuda çok önemli. AB’nin 2030 hedefinde 10 milyon ton hidrojen üretim kapasitesi yaratmak ve 10 milyon ton hidrojen almak var. Biz bu anlamda AB’ye kültürel ve coğrafi olarak yakın olduğumuz için şanslıyız. Hem enerji bağımsızlığını yakalamak hem de enerji ihracatını yakalamak için bu fırsatı değerlendirmemiz gerkeiyor. Biz de bugünden itibaren bu alana hazırlık yapıyoruz.”

YEO Teknoloji’nin alternatif hidrojen üretim yöntemleri üzerine ar-ge çalışmaları yürüttüğünü kaydeden Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alternatif hidrojen üretim yöntemleri üzerinde çalışıyoruz. Batarya tarafında da varız. Hidrojen alanında özellikle elektrolize alternatif teknolojiler geliştirmeye daha çok odaklandık. Kısa vadede hedefimiz ar-ge projelerini pilot sistemlerle hayata geçirmek. Kendi ülkemizde pilot tesislerle bu projeleri ortaya koymak istiyoruz. Bu tarafta kazanacağımız beceriler bizim için çok önemli olacak.”
Yorum yaz