‘İsrail burada her zaman uyguladığı soykırım tekniğini uygulayacak’
Kassargian’a göre, İsrail’in Hizbullah ile yaşadığı sınır çatışması Lübnan’ın başkenti Beyrut’a kadar yayılırsa, Lübnanlılar çok büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalacak. Öte yandan Kassargian, Netanyahu’nun İsrailli askeri uzmanlar tarafından uyarıldığını fakat savaşa karar verme ihtimalinin hala bulunduğunu belirtti.
Sitede okuİsrail ve Hizbullah, karşılıklı top, roket ve SİHA atışları ile sınır çatışmasını sürdürüyor. Sekiz aydır devam eden çatışmalar, son haftalarda giderek şiddetlendi. Son olarak Hasan Nasrallah’ın Güney Kıbrıs Yönetimi’ni uyarması, İsrailli yetkililerin Lübnan’ı “Taş devrine döndürme” açıklamaları ve İsrail ordusunun ciddi bir kısmının Lübnan sınırına kaydırılacağı yönündeki haberlerle birlikte tansiyon iyice yükseldi.
İsrail ve Hizbullah arasında giderek şiddetlenen sınır çatışmalarını, Beyrut’taki durumu, İran ve Suriye’nin yaklaşımlarını ve bölgesel savaşın olası küresel yankılarını, Suriye’de yaşayan gazeteci ve yazar Sarkis Kassargian ile konuştuk.
‘Turizm biterse Lübnan ekonomisi sağlam zarar görecek’
Birçok ülkenin vatandaşlarını Lübnan’a seyahat etme konusunda uyardığını dile getiren Sarkis Kassargian’a göre Lübnan’ın turizm gelirlerinden olması, sıcak savaş yaşanmadan dahi Lübnan ekonomisini çok ağır zarara uğratabilecek kadar ciddi bir mesele:
“Bölgede genel olarak ve özellikle Lübnan’da gerilim artmış durumda. İnsanlarda, sokaklarda bir korku var. Bu hissediliyor. Birçok yabancı ülke, vatandaşlarını bölgeye gitmemeleri konusunda uyardı. Lübnan’da mesela Kanada vatandaşlarına gelen bir uyarı var. ‘Lübnan’ı terk edin’ dedi Kanada büyükelçiliği. Ayrıca Lübnan’daki Beyrut havalimanında da bir hareketlilik var. Her ne kadar havalimanındaki yoğunluk hakkında Lübnan’a gelen çok kişi olduğu belirtilse de, Lübnan’ı terk edenlerin sayısı da oldukça fazla. Tabii ki Lübnan aslında halkının hemen hemen üçte birisi dışarıda yaşayan bir ülke. O yüzden yaz ayları çok hareketli oluyor. Lübnan ekonomisi, turizm gelirlerinden çok fayda ve kâr bekliyor. Onun için bu yaz ayları Lübnanlılar için altın fırsat. 2006’da mesela Temmuz Savaşı’nda bu savaşı kaçırdığı için Lübnan’ın ekonomisi senelerce bozuldu. O dengeyi tutturamadı. Şimdi bu İsrail sınırındaki gerginlik bile Lübnan ekonomisine büyük bir zarar ve kayıp yaşatacaktır. Ayrıca biz daha savaşı konuşmuyoruz. Savaş korkusu nedeniyle Lübnan’a etkileri konuşuyoruz. Yani Lübnan’da artık hem siyasi, hem ekonomik hem de askeri gerginlik var. Dediğim gibi yaz ve turizm, Lübnan’ın birinci geliri. Lübnan’da bir devletten, yani bildiğimiz anlamda devletten söz edemeyiz. Devlet yok, hükümet yok. Bir çeşit sistem oturmuş. O sistem de ülkeye katkıda bulunmuyor. Sanayiye, tarıma katkıda bulunmuyor. Lübnan’ın iki önemli geliri var: Turizm ve yurt dışında yaşayan Lübnan diasporasının Lübnan’daki akrabalarına para transferleri. Yani turizm de biterse Lübnan ekonomisi sağlam zarar görecek.”
‘Hizbullah ve daha çok direniş eksenine yakın partilerin savaşa girmesi, Lübnan içinde de ayrışmaya sebep olacaktır’
Lübnan’da siyasetin din ve mezhepler üzerinden yürüdüğünü anımsatan Kassargian, Hizbullah’ın müttefiklerinin dahi İsrail ile bir savaş istemediğini aktardı:
“Son programda konuştuğumuzda, Hizbullah’ın bu savaşı yayma isteği olmadığını belirtmiştim. Hizbullah, kontrollü bir biçimde, angajman kuralları çerçevesinde savaşı yürütmeye çalışıyor. İsrail’in de devlet olarak savaşı Lübnan’a taşımasının bir faydası yok. Fakat Netanyahu’nun siyasi geleceği için bunu yapabileceğini o programda ifade etmiştim. Hala aynı fikirdeyim. Hizbullah hiçbir şekilde bu çatışmanın Lübnan’a sıçramasını istemeyecektir. Neden peki? Çünkü Lübnan içerisinde savaşa gitme yönünde fikir birliği yok. Birçok parti, özellikle sağ-Hristiyan parti ve gelecek yani Müstakbel partisi var. Müstakbel, Lübnan’daki Sünnileri temsil ediyor. Maalesef Lübnan siyaseti din ve taifeleri üstünden gidiyor. Partiler de dini partiler. İşte bu iki partinin savaşa girmeye niyeti yok. O yüzden Hizbullah ve daha çok direniş eksenine yakın partilerin savaşa girmesi, Lübnan içinde de ayrışmaya sebep olacaktır. Bu yüzden Hizbullah da savaş arzulamıyor. Örneğin Şii bir parti olan Hizbullah’ın ortağı olan Hristiyan parti dahi savaşa girmek istemiyor. Hizbullah da ortağını zora düşürmeyi yanaşmayacaktır. En azından ben böyle düşünüyorum. Ancak Netanyahu’nun Gazze’de ilan ettiği hedeflere ulaşmadığı sürece siyasi hayatının bitmesi korkusuyla böyle bir maceraya girmesi mümkün. Bu mantıksız fakat Netanyahu mantığıyla olabilecek bir savaştır.”
‘İsrail burada her zaman uyguladığı soykırım tekniğini uygulayacak’
Hizbullah’ın yayınladığı görüntülerin Hayfa Limanı gibi stratejik noktaların savaş zamanında vurulabileceği konusunda bir uyarı mesajı olduğu değerlendirmesinde bulunan Kassargian’a göre, İsrail’in Lübnan’ı adeta taş devrine döndürmesi senaryosunun hedeflerinden birisi, Lübnan halkını Hizbulah’a karşı kışkırtmak:
“Hizbullah’ın Hayfa mesajı bir gözdağı mesajıydı. O bölgelere hava aracı gönderilip döndüyse sağ salim, bu isterse bombalayabileceği anlamına gelir. Bombalanması durumunda buraların çok stratejik noktalar olduğunu hatırlamak lazım. O yüzden mesajdı bu. Tekrar hatırlatmak istiyorum: İsrail devleti için böyle bir savaş faydalı olmayacaktır. Küçücük Gazze’de Hamas’a karşı savaşta bile bu kadar zarara uğrayan İsrail, hiç abluka altında olmayan, daha fazla silaha ve desteğe sahip olan ve en önemlisi 10 yıldan fazla süren Suriye savaşında iyice tecrübe kazanan savaşçılara sahip olan Hizbullah’ın karşısında ne kadar zarara uğrar? Şüphesiz İsrail böyle bir savaşta çok daha fazla hasar alacaktır. Fakat İsrail burada her zaman uyguladığı soykırım tekniğini uygulayacak. ‘Lübnan’ı taş devrine döndüreceğim’ tehditleri var şimdiden. 2006’daki savaşta Beyrut’un güneyinde, ki burası Hizbullah’ın merkezi olarak bilinir, taş üstünde taş bırakmamıştı. Şimdi bunu daha geniş bir alanda yapacak. Bu, Lübnanlıların Hizbullah’a karşı nefretini artırmaya da neden olabilir. Yani böyle bir savaşa girebilir İsrail.”
‘Suriye’nin ne ekonomik ne de askeri imkanları böyle bir savaşa girmesine izin verir’
İsrail ve Hizbullah savaşı gerçekleşirse, İran’ın ve Suriye’nin çatışmalara doğrudan müdahil olmayacağının altını çizen Kassargian’a göre, Hizbullah’a sağlanan dolaylı destek silah sevkiyatı, lojistik hatların korunması ve istihbarat desteği şeklinde olacak:
“Peki, İsrail-Hizbullah savaşı gerçekleşirse, İran doğrudan müdahil olur mu? Bence olmayacaktır. 2006’da da doğrudan müdahil olmadılar. İran siyaseten böyle. Teknik olarak İran şöyle düşünüyor: Eğer vekiller ile savaşı yürütüp kazanıyorsa, neden doğrudan müdahil olsun? İran doğrudan daha çok arabulucu veya Hizbullah üstüne ağırlığı olan bir taraf olarak diyalogda yer alabilir. Ama genel olarak savaşlara dahil olmuyor İran. Peki Suriye müdahil olur mu? Bence Suriye de böyle bir savaşa müdahil olmaz. Suriye’yi iyi bilen Suriyeli bir gazeteci olarak söylüyorum; Suriye’nin ne ekonomik ne de askeri imkanları böyle bir savaşa girmesine izin verir. Ama tabii ki dolaylı olarak İran’dan Lübnan güneyine ulaşan hattı korumak, kendi silah depolarından destek vermek, radar-istihbarat bilgi akışı sağlamak gibi dolaylı destekler verecektir. Zaten 2006’daki savaşta da bunlar sağlandı. O dönem konuştuğum bir general, İsrail uçaklarının radar ile tespit edilip saniye saniye Hizbullah’a bildirildiğini söylemişti. Böyle istihbari ve lojistik bir destek olabilir ama savaşa doğrudan Suriye müdahalesi pek mantıklı ve olası gözükmüyor benim açımdan.”
‘Doğu-Batı savaşları ufak-tefek çatışmalar halinde olsa bile yaşanıyor ve bu bir yerde patlarsa, 3. Dünya Savaşı dahi çıkabilir’
Kassargian’a göre İsrail’in Hizbullah’a karşı bir savaş başlatması durumunda çatışmaların yankısı Türkiye’den, Ukrayna’dan ve Rusya’dan dahi hissedilebilecek kadar büyük jeopolitik çalkantılara sebep olacak. Dünyada birçok devletin üçüncü dünya savaşı ihtimalinden korktuğunu ve hazırlık yaptığını hatırlatan Kassargian’a göre, dünya bir Doğu – Batı kutuplaşması içerisinde:
“Elbette böyle bir savaş yaşanırsa sadece Suriye değil, tüm bölge etkilenir. Ayrıca savaşın yankılarıyla daha uzak bölgeler de etkilenir. Bence böyle bir savaş Suriye, Mısır ve Ürdün gibi komşu ülkeleri geçin, Türkiye’yi ve hatta Rusya-Ukrayna krizini bile etkiler. Çünkü bir yapbozdan söz ediyoruz. Bu yapboz parçalarını yan yana getirince daha büyük bir fotoğraf çıkıyor ortaya. İsrail bir yandan Amerika’ya rest çekiyor. Bunu Netanyahu yapıyor. ABD’yi zorla bu savaşa sürüklüyor. Savaşta taraf olmaya zorluyor. Öbür taraftan Amerika, Avrupalıları Ukrayna savaşına zorla girmeye baskılıyor. Sonunda dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz: Artık dünyada bir Doğu-Batı savaşları ufak-tefek çatışmalar halinde olsa bile yaşanıyor ve bu bir yerde patlarsa, 3. Dünya Savaşı dahi çıkabilir. Şu da çok önemli, birkaç gün önce bu konuda bir makale yazmıştım. Mesela İsrail’e karşı en etkili hamleyi Güney Afrika ve Küba yaptı. Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdular. Şimdi baktığımızda Güney Afrika ve Küba, Rusya’nın ortakları. Hemen hemen müttefiklik derecesinde ülkeler.
Öbür tarafta İsrail’e destek veren Almanya var. Doğrudan mahkemeye taraf oldu. ABD-İngiltere destek veriyor. Bunlar da Rusya karşıtı. Öbür kampta olan ülkeler. Gazze’den, Lübnan’dan, Ukrayna’dan bakıp bunları yan yana getirirsek, dünya savaşına doğru gitme riskinin daha da büyüdüğünü görüyoruz. Sırbistan Cumhurbaşkanı, Danimarka Başbakanı ve İsviçre Başbakanı da bu yönde uyarılar yaptı. Herkes bir savaşa hazırlanıyor. Peki bu savaş nereden patlak verecek? Onu bilmiyoruz.”
‘Beyrut Havalimanı vurulursa Lübnan iyice kuşatılmış olur’
İngiliz Telegraph gazetesinin Beyrut Havalimanı’nda silah deposu bulunduğuna dair bir iddia ortaya atarak İsrail saldırılarına meşru zemin hazırladığını aktaran Sarkis Kassargian, bu durumda Lübnan’ın dünyadan izole edilebileceği uyarısında bulundu:
“Az evvel Lübnan’da bir gazeteci arkadaşla konuştum. Beyrut Havalimanı’nda çekim yapıyorlar. Çünkü dün Telegraph, çok ilginç bir iddia attı ortaya. Hizbullah’ın Beyrut Havalimanı’nda silah deposu bulundurduğunu öne sürdüler. Hizbullah’ın etkisi, havallimanında büyüktür fakat bu etki, havalimanında silah deposu bulunduracak kadar devasa değildir. Ben bu habere biraz güldüm fakat bunun arkasında başka bir şey var. Beyrut Havalimanı’nı vurmak için bir bahane üretildiğini düşünüyorum. O yüzden Lübnan hükümeti bugün gazetecileri Beyrut Havalimanı’na davet etti, ‘Dilediğiniz gibi çekim yapın’ dedi. Durumun öyle olmadığını ispatlamak istediler. Peki Telegraph bu haberi geri çeker mi? Hayır. Bu haberin siyasi ve askeri hedeflerle yapıldığını düşünüyorum bu yüzden Telegraph’ın haberi geri çekmeyeceğini tahmin ediyorum. Peki neden Beyrut Havalimanı? Çünkü bu havalimanını vurursanız, Beyrut’u kuşatmış olursunuz. Çünkü denizi kapatmak çok kolay. Zaten Lübnan sahili çok kısadır. Lübnan’ın Suriye ve İsrail dışında kara sınırları yok. Zaten İsrail sınırı savaş alanı. Suriye ise zaten ülke olarak abluka altında. Beyrut Havalimanı vurulursa, Lübnan iyice kuşatılmış olur. Onun için havalimanını hedef alabileceklerini düşünüyorum.”
‘Hizbullah, İsrail hava saldırılarına karşı denge unsuru olarak füze yağmuru yapacaktır’
İsrail ile yaşanacak olası bir savaş senaryosunda Hizbullah’ın tanksavar anlamında yeterli kapasitede olduğunu vurgulayan Kassargian öte yandan İsrial uçakları için Hizbullah’ın bir yanıtı olmadığını belirtti. İsrail hava kuvvetlerinin etkinliği sebebiyle savaş senaryosunda Hizbullah’ın adeta bir füze yağmuru ateşleyebileceğini dile getiren Kassargian, İsrailli emekli generallerin de Netanyahu’yu bu konuda uyardığını ifade etti:
“Hizbullah’ı övmek için demiyorum. Tarihsel gerçeklere bakarsak, İsrail tek bir dönem çekilmek zorunda kaldı. O da 2000’de Lübnan’ın güneyinden çekilmesi olayıdır. Burada da İsrail, Hizbullah’a karşı savaştaydı. 2006 yılında da İsrail savaşlardaki en ağır kayıplardan birini yaşadı. İsrail’in Merkava tankları adeta katliam yaşadı. Orada yine Hizbullah büyük bir kayıp yaşattı İsrail’e. İsrail’in korkusu nedir savaşlarda? Büyük savaşlarda ağır kayıplar vermektir. Hizbullah, İsrail’e karşılık verir ve hava savunma sistemlerini kırarsa, İsrail’de ciddi bir kargaşa yaşanacaktır. Bu yüzden Hizbullah da bunu bildiğinden, savaş çıkarsa İsrail’i füze yağmuruna tutacaktır. Bilgim yok tabii ama bir yorum yapıyorum. Hizbullah askeri olarak neler yapabilir neler yapamaz dersek, Hizbullah’ın İsrail uçaklarına karşı yapabileceği bir şey yok. İsrail tanklarına karşı angajmanlar uygulayabilir. İşte bu yüzden İsrail hava saldırılarına karşı denge unsuru olarak füze yağmuru yapacaktır. Niye yağmur diyorum? Çünkü böyle onlarca füze olursa, İsrail’in çok gelişmiş hava sistemi bunu durdurabilir. Ama yüzlerce, binlerce füze ve SİHA kullanılırsa, orada büyük bir sorun yaşanabilir.
Zaten İsrail’in de askeri uzmanları veya emekli generalleri, analizlerinde aynı şeyi söylüyor. Savaş Lübnan’ı haritadan silebilir fakat bunun maliyeti İsrail için çok büyük olur. Bu konuda uyarıyorlar Netanyahu’yu. Ama Netanyahu, askeri veya kâr-zarar hesaplarıyla gitmiyor. Daha ziyade siyasi ömrünü uzatmak amacıyla bu savaşa girmek istiyor.”