‘Bu Biden’ın Netanyahu’yu nasıl kurtaracağının planıydı’
“Biden’ın açıkladığı barış planında iki faktör var. Biden neden bu kadar sürede hiçbir şekilde plan açıklamadı? Uluslararası sistem açısından bakarsak, Biden’ın üzerinde uluslararası toplumun baskısı da var. İsrail’in soykırımı, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarına da ciddi zarar veriyor. Bu plan diğer yandan İsrail’i kurtarma planıydı. Biz Türk basınında aylarca Biden’ın Netanyahu ile kriz yaşadığını, çok ciddi rahatsızlık duyduğunun konuşulduğunu gördük. Fakat bu plan, Biden’ın Netanyahu’yu nasıl kurtaracağının planıydı. Tabii yazılı belgeleri görürsünüz ama saha çok farklı. Ortadoğu’da saha konuşur. O yüzden sahada aldığınız tutum, izlediğiniz politikalar, stratejiler vs. farklı olabilir. Ortadoğu’da farklı olabiliyor.
Biden’ın planı 4 ay önce Hamas’ın önerdiği plandı. Ama dikkatten kaçan bir şey var: Bu aslında çok mühim bir plan. Orada ‘Ateşkes olsun’ demiyor. Biden’ın planı daha ziyade rehine kurtarma planıydı. Adına ateşkes diyebilirsiniz ama diplomatik bir gözle incelerseniz bu bir rehine kurtarma planıydı. Ne deniyordu? Önce rehineler konusunda bir anlaşma olsun, ateşkes sonra gelsin. İkincisi, İsrail askerlerinin tamamı işgal ettikleri Gazze bölgelerinden çekilsin. Bunu Hamas daha önce istiyordu. Diğer bir madde Gazze’nin yeniden inşasıydı. Bütün bunları değerlendirirsek, kalıcı ateşkes olmadığını görürüz. Uluslararası ilişkiler açısından bakarsanız şunu söylemek gerekir: Biden’ın planını Hamas kabul ederse, yarın rehineler bırakıldıktan sonra İsrail, Refah’ı işgale devam ederse o vakit ABD ‘Ben üçüncü taraftım, planı siz de kabul ettiniz. Ama Netanyahu saldırılara devam ediyor’ diyecektir. Üçüncü taraf olduğu için garantisi yok yani. Garantisiz bir plan.”
‘Planının işlemesi mümkün gözükmüyor. İmkansız gibi’
“Bu planı daha önce Mısırlılar da verdi. Başta Netanyahu olmak üzere İsrail tarafı planın öncekilerden farkı olmadığını ve Hamas’ı yok edene kadar savaşa devam edeceklerini söyledi. Hamas açısından önemli olan şu: Biden, daha önce ‘Bizim için de Hamas yok olmalı’ demişti. Bu planda ise Hamas’ı bir nevi muhatap almış oldu. Zaten burada yumuşak bir geçiş istiyorlar. Hamas’ı Ramallah’a kaydırarak, Gazze’de daha ılımlı, Mahmud Abbas yönetimine benzer bir yönetim istiyorlar. Bu tabii Hamas’ı Gazze’de ekarte edecek bir çözüm. Biden’ın bu planının işlemesi mümkün gözükmüyor. İmkansız gibi. Bu planda hiçbir şekilde kalıcı ateşkes ve uluslararası bir garanti yok. İsrail üzerinde de bir baskı yok. Sadece ortaya bir kağıt parçası gibi bir plan konmuş. Uluslararası toplum aylardır Biden yönetiminin bu soykırımın ortağı olduğunu söylüyordu. Biden da bu baskıyı üzerinden atmaya çalıştı.
7 Ekim’den bu yana söylüyorum. 7 Ekim, 21. yüzyıl uluslararası düzeninde bize şunu gösterdi; ABD’nin sadece Ortadoğu stratejisinin değil aynı zamanda dış politikasının tümünün ekseni de İsrail. Zaten ABD’nin temel felsefesi, İsrail devletini uluslararası toplum içinde korumak. Bundan sonraki süreçlerde bunu akademik çalışmalarda, raporlarda ve makalelerde de göreceğiz. O yüzden bu plan fazla tutmadı. Sürece bakarsak İsrail’in saldırıları sürüyor. Netanyahu savaş kabinesinde zorda olsa da savaşı devam ettirmek üzere stratejisini kuruyor. Netice itibarıyla planların hiçbiri kalıcı ateşkese tekabül etmiyor. Hatta İrlanda, Norveç, İspanya gibi AB ülkeleri, Filistin devletini tanıdı. Şu anda BM çatısı altında bulunan 193 ülkenin 142’si, Filistin’i tanıyor. Ama bunların hiçbiri, iki devletli çözümü sağlamıyor ve İsrail’in Filistin toprağındaki işgalinin önüne geçemiyor.”
‘Suudi Arabistan, Netanyahu bu kadar aşırıya kaçmasaydı normalleşmeye hazır olabilirdi ama treni kaçırdılar’
‘Bölgede Amerika’ya verilen tepki, İsrail’e verilmiyor’
“ABD, Katar ve Mısır, 7 Ekim’den bu yana müzakereci rolünde. Mısır Arap dünyasını temsil ediyor. Katar ise Amerikalılar adına konuşuyor. Katar’ın Hamas’la doğrudan irtibatı var. Hamas yöneticileri Doha’da. Aynı zamanda ABD’nin en büyük askeri üssü de Katar’da. Katar topraklarının yüzde 20’si de Amerikan üsleri için kullanılıyor. Ortadoğu’da bu dinamikleri bilmeden konuşmak doğru sonuçlar getirmiyor. Bugün maalesef Türkiye’de ekranlarda bu konuya bütüncül bakılmıyor. Ortadoğu’da ‘ABD geldi, İsrail’e karşı duralım’ diyorlar ama bu işler daha geniş. Biraz iç dinamiklere bakarsanız sonucun nereye gideceği çok net görülüyor. Sonuç olarak bu arabuluculukta Katar, ABD’nin temsilcisidir. Mısır da Arap dünyasının temsilcisi. Arap ülkelerinin bu sürece Suudileri katması için normalleşme gerekiyor. Katar normalleşmedi denilebilir. Evet, Katar’ın İsrail ile resmi olarak normalleşmesi yok. Ama dirsek teması mevcut ve gerektiğinde İsrail’le Hamas konusunda görüşüyorlar.
Uluslararası toplum sessiz. Tepkiler yetersiz kaldı. İsrail’e karşı tavır almak, illa asker göndermek demek değildir. Uluslararası sistemde birçok yaptırım seçeneği var. Mesela diplomatik ilişkileri normalleştiren Arap ülkeleri bunu askıya alabilirdi. Ama gelinen noktada Amerika’ya verilen tepki, İsrail’e verilmiyor. Bunu görüyorum. Bütün dünya, ‘Bunun arkasında ABD var’ diyor. Evet, biliyoruz. Ama İsrail’e karşı bir tavır almamak için sadece ABD’ye tepki veriliyor. Bugün ateşkes ABD isterse olur. Netanyahu hükümeti de erken seçime gitmek istiyor. Lapid gibi siyasiler istiyor. Peki bunun için ne olması gerekiyor? Ateşkes veya sükunet. Netanyahu, ABD’nin desteğine sahip. En son Refah’ta mülteci kampına saldırdılar. Bu aslında BM’ye yapılmış bir saldırıydı. Onların himayesindeydi. Maalesef böyle bir denklem var ama olan Gazzelilere oluyor ve herkes kınamakla yetiniyor.”
‘Bana göre Kassam Tugayları muhatap alınmadan bir sonuç alınamaz’
“Biden’ın Ateşkes planı, Hamas için açıkçası bir tuzak. ‘Sizi yok edeceğiz ama planı da kabul edin, anlaşalım’ diyorlar. Hiçbir diplomatik müzakerede, karşı tarafı yok ederek sonuç alamazsınız. Müzakere başladığı vakit, karşılıklı tavizler ve işbirlikleri ile yürür. Hamas’a, ‘140 gün bunları kabul edelim. Rehineleri kurtaralım’ diyorlar. Biden, İsrail’in esir askerlerinin serbest bırakılması gerektiğini de söylüyor. Sonra Netanyahu kabinesindekiler çıkıyor, anlaşmayı kabul ettiklerini, Hamas’ın da kabul etmesi gerektiğini ve ateşkes süresi bitince yok etmeye devam edeceklerini söylüyorlar. Yani açıkça Refah’ı işgali sürdüreceklerini söylüyorlar. Hamas bunu nasıl kabul etsin? Bu, Hamas için siyasi intihar olurdu. Hamas’ı da karıştırıyorlar. Katar’daki Hamas yöneticileri diyelim kabul etti. Gazze içindeki İzzeddin El-Kassam grubu bunu kabul eder mi? Mümkün değil. Bir kere Hamas’ın askeri kanadını ikna etmeden bu mümkün değil.
Bana göre Kassam Tugayları muhatap alınmadan bir sonuç alınamaz. Burada iki taraf arasında toprak savaşı var. Bir tarafta direniş gücü var ve onlar mücadeleyi sürdürüyor. Dışarıdakiler mesela İsmail Haniye Katar’da ve baskı altında. Planı kabul etmiş olabilir. El-Kassam tugayının katılması lazım ki çözüm olsun. Burada Netanyahu, Hamas, Katar, Mısır arasında olan görüşmeler, tabii ki eksik kalıyor. Bir ayağı eksik. Askeri ayağı eksik. Çünkü onların üzerinde Hamas siyasi bürosunun baskı imkanı yok. Onun için buradaki görüşmelerin eksik olma sebebi, El-Kassam tugayı ile görüşülmemesi.”