‘Diyelim siz Microsoft’un bir ürününü satın alacaksınız. Doğrudan Amerika’dan veya Microsoft Türkiye’den alamıyorsunuz’
“Albayrak Grubu’nun bunu dile getirmiş olmasının asıl sebebi, farkındalık oluşturmak. Çünkü birçok kişi bireysel veya kurumsal bazda olabilir; ‘Koskoca Amerikan devi var, kesin eksiklik bizdedir veya onların avukatları şöyledir, sözleşmede böyle yazar, biz davayı kaybederiz. Dava uzun sürer. Microsoft’a açılan davayı kim kazanmış ki?’ diyor ve davalardan vazgeçiyor. Ben de bunların birçoğu ile karşılaşmıştım. Ama şöyle bir konu oldu: Albayrak Grubu biraz öncü davrandı. ‘Buradan kazanılan paranın bir gereği yok, haklı mıyız? Haklıyız. Avukat Bey, davaya devam ediniz’ dediler. Davanın konusuna bakalım. Üretim yapıyorsanız, muhasebe, depo gibi farklı birimleriniz olur. Tek bir şirket veya Albayrak Grubu gibi bünyesinde yurt içinde ve yurt dışında 120’ye yakın şirketin olduğu devasa bir holdine bakarsanız, ERP denilen bir sistem kullanılır. ERP, tüm süreci yönetir. ERP, bir şirketin olmazsa olmazıdır. Burada 2017 yılında Albayrak Grubu, ERP’sini güncellemek ve yenisini almak istiyor. İhtiyaç hasıl oluyor. Microsoft ile görüşmelere başlıyorlar. Görüşmeler esnasında Albayrak Grubu ‘Biz savunma sanayisinde, bilişim sektöründe, basın sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Halka açık şirketlerimiz var. Gerekli çekincelerimiz var. Yurt içinde ve yurt dışında kişisel verilerimizi, ticari verilerimizi ve dolayısıyla tüm verilerimizi şirket içinde tutmak istiyoruz’ diyorlar.
Zaten bu tür küresel firmalara iki hizmet sunuluyor. Birincisi bulut sistemi. İkincisi de on-prem denilen, her türlü verinin şirketin merkezinde bulunduğu, dışarıdan erişim olmayan sistem. Albayrak Grubu gerekirse daha çok para vermek istediklerini, güvenliği kendilerinin sağlamak istediğini, verilerin Türkiye’de kalmasını ve yurt dışına göndermek istemediklerini söyledi. Son derece haklı bir talep. Albayrak Grubu ile Microsoft görüşmeler yapıyor. Microsoft, böyle bir ürünleri bulunduğunu ve bunu birkaç ay içinde sunacaklarını söylüyorlar. Zaten dünyada farklı ülkelerde de var. Bizi bir seneye kadar oyalıyorlar ve sonunda on-prem denilen ürünü Türkiye’deki acenteleri üzerinden veriyorlar.
Burada şöyle bir konu daha var. Diyelim siz Microsoft’un bir ürününü satın alacaksınız. Doğrudan Amerika’dan alamıyorsunuz. Microsoft Türkiye’den de alamıyorsunuz. Çünkü Microsoft Türkiye diyor ki ‘Ben sadece tanıtım ve pazarlama yapıyorum. Hiçbir şekilde Microsoft Global’i temsil etmiyorum. Muhatabınız dahi değilim’ diyor. Türkiye’de küresel firmaların ortakları var. Adına gold partner, çözüm ortağı, iş ortağı vs. dedikleri Türkiye’de kurulu şirketler üzerinden iş yapıyorlar. 15-20 civarı böyle gold partner var. Onlar üzerinden biz bu ürünü çok ciddi bir bedele satın alıyoruz. Burada bir de canlıya geçiş süreçleri var. O programın şirketin mevcut işleyişine uygun getirilmesi süreci var. Bu alındığında bir saatte, bir ayda oluşan bir süreç değil. Fakat gelin görün ki 33 ayı bulan kurulum süreci sonuçlanamıyor. Bu süreç içerisinde gerek gold partnerler, gerek Albayrak Grubu, Microsoft’a hatalar olduğunu, eksiklerin tamamlanması ve hataların düzeltilmesi yönünde başvurularda bulunuyor. Ancak bunların hiçbirine günlerce ve hatta haftalarca cevap alamıyorlar.”