ANKARA FARKI

Mehmet Perinçek: ‘Ben Vladimir Putin’ kitabı Türk-Rus ilişkilerine katkı sağlayacak

Akademisyen Mehmet Perinçek, ‘Ben Vladimir Putin’ kitabı ile birlikte Türkiye’nin Rusya’yı daha yakından tanıyabileceğini söyledi. Aynı zamanda kitabın derlemesini üstlenen ve kitapla ilgili detaylı bilgiler paylaşan Perinçek, “İki ülkenin birbirini daha iyi tanıması ABD ve Batı’nın bölgedeki planlarını bozar” dedi.
Sitede oku
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in farklı zamanlarda yaptığı konuşmalar ve kaleme aldığı yazılar “Ben Vladimir Putin” adıyla yayımlanan kitapta toplandı. Kitabın tanıtım toplantısı geçtiğimiz hafta Ankara’da gerçekleştirildi.
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programında, Akademisyen Doç. Dr. Mehmet Perinçek ve Ankara Rus Evi Özel Kalem Müdürü Andrey Ryzhenkov “Ben Vladimir Putin” kitabı üzerinde bilgiler verdi.

‘İki ülkenin birbirini daha iyi tanıması Batı’nın planlarını engeller’

ABD ve Batı’nın bölgedeki planlarına dikkat çeken ve söz konusu planları bozma yolunun iki ülkenin birbirini daha iyi tanımasından geçtiğini belirten Perinçek, şöyle konuştu:

“Bu kitap Türk-Rus ilişkilerine önemli hizmetler sunabilecek. Çünkü ABD ve Batı bölgedeki planlarını gerçekleştirmek için Türkiye ile Rusya’yı devamlı karşı karşıya getirmeye çalışıyor ve iki ülkeyi birbirine kırdırtarak iki ülkenin zayıflamasına ve dikkatlerinin dağılmasına sebep olmaya çalışıyor ve bu şekilde de kendi stratejisini hayata geçirmek için uygun bir zemin buluyor. Bunu engelleyecek şey iki ülkenin birbirini çok daha iyi tanıması. Birbirlerinin hassasiyetlerini ne kadar iyi görürlerse, bununla birlikte birbirlerinin sorunlarını ne kadar iyi görürlerse iki ülke arasında ortak dilde çok daha hızlı bir şekilde gelişebilecek ve Batı’nın da Rusya ile Türkiye’yi birbirine düşürme planları bu şekilde engellenebilecektir.”

‘Atatürk Türk-Rus ilişkilerinin garantisi’

Kitapta Putin’in Atatürk ile ilgili düşüncelerine de yer verildiğini dile getiren Perinçek, Atatürk dönemindeki Türk-Rus ilişkilerine de atıfta bulunarak şunları söyledi:

“Bu konuşmayı geleneksel olarak sene sonundaki gazeteciler toplantısında yapıyor. Orada Atatürk’ün modern Türkiye’nin kurucusu olduğuna vurgu yapıyor. Atatürk Türk-Rus ilişkilerinin de garantisi. Atatürk’ten kopmak demek Türkiye’nin bağımsızlığından kopması demek, bağımsızlığından kopması demek, Batı’ya entegre olması demek, Batı’ya entegre olmanız demek Rusya ile düşmanlık yapmanız demek. Bütün bunlar Türkiye’nin zayıflaması ve Türkiye’de Batı etkisinin artması hatta Türkiye’nin bölünmesi demek. Bununla birlikte belirli bir kısmının Rusya’ya karşı ve bütün Avrasya’ya karşı bir üs olarak kullanılması demek. Bir de Atatürk döneminin Türk-Rus ilişkileri açısından yaşadığı bir pratik var. O pratik bütün dünyaya ikili ilişkilerin nasıl olması gerektiği anlamında da çok önemli bir örnek. O çerçevede baktığınızda Atatürk Türk-Rus ilişkilerinin bir garantisi Moskova açısından. Atatürk demek Montrö’nün garanti altında tutulması demek, Boğazlardan Amerikan, İngiliz gemilerinin geçmemesi demek. Atatürk demek aslında bu nükleer santralin kurulması anlamına da geliyor. Çünkü Atatürk döneminde Sovyetlerle ortaklaşa iki tane tekstil fabrikası kuruldu, benzer pratik Akkuyu’da yaşanıyor. Bütün bunlara baktığımızda Atatürk Rusya için en az Türkiye kadar önemli bir figür haline geliyor. Dolayısıyla Putin’in orada Atatürk ile ilgili ettiği sözler de bir jestin ötesinde. Tamamen stratejik bir bakış var Rusya’da, Putin’de söylediğimiz nedenlerden dolayı.”

‘Kitap bugünün dünyasını anlamak açısından önemli’

Dünyanın çok kutupluluğa evrildiğini, Rusya ve liderinin bu çok kutuplu dünyanın oluşturulmasında önemli bir rol oynadığını ifade eden Perinçek, “Kitap bugünün dünyasını anlamak açısından büyük önem taşıyor. Çünkü artık çok kutuplu bir dünyaya girmiş bulunmaktayız, Batı’nın her istediğini yapamadığı, sömürüsünün zayıflamaya başladığı hatta etkisini birçok yerde kaybettiği ve ülkelerin de kendi egemenliklerini çok daha sağlam bir şekilde savundukları ve pekiştirdikleri bir sürece giriyoruz. Bu dünyayı anlamak açısından da bu kitap önem taşıyor. Çünkü Rusya ve onun lideri bu çok kutuplu dünyanın oluşturulmasında çok önemli bir rol oynuyorlar. Özellikle Vladimir Putin’in 2008 yılında Münih Güvenlik Konseyi’nde yaptığı bir konuşma vardı, mihenk taşlarından biri de diyebiliriz. Çünkü soğuk savaşın bitiminden sonra ilk defa Batı emperyalizminin hoyratlığına, keyfiliğine karşı ilk önemli çıkışlardan bir tanesiydi. İçinde bulunduğumuz süreci yeni kurulan dünyanın ilkelerini, buna Rusya’nın ne tür önermeler yaptığını anlamak açısından da önemli” diye konuştu.

‘Türkiye ve Rusya’nın toplumsal gelişim süreçleri paralel’

Türkiye ve Rusya’nın tarihsel olarak benzer süreçlerden geçtiğini ve okuyucunun kitapta Türkiye’nin içinden geçtiği sorunlara dair çözümler de bulabileceğini kaydeden Perinçek, şu bilgileri verdi:

“Türkiye açısından da önemli noktalar var. Çünkü Rusya ile Türkiye’nin gelişim süreçlerine baktığımız zaman tarihsel olarak, toplumsal geçtikleri süreçler birbirleriyle çok benzerlik arz ediyor. Bu açıdan baktığımızda Rusya’nın içinden geçtiği süreçleri ve Rusya’nın buna karşı ürettiği cevapları okuduğumuzda Türkiye’ye dair de bir şeyler buluyoruz. Yani Vladimir Putin orada Kırım meselesini anlatırken bizim gözümüzde Kıbrıs meselesi canlanıyor veya Putin 2000’lerin başında terörizmle mücadelelerini, Batı’nın nasıl etnik ve dini ayrılıkları kışkırtmayı çalıştığını, Rusya’nın bir parçalanmanın eşiğindeyken uçurumdan nasıl döndüğünü vs. anlatırken Türkiye’deki ABD destekli PKK terörünü de görüyorsunuz. Putin uzun uzun göçmen sorununu ele alıyor, buna karşı çözüm önerilerini anlatıyor. Türkiye’de de buna dair birçok şey mümkün olabiliyor. Kültür emperyalizmine, LGBT’nin vs. nasıl dayatıldığına dair birçok konulr burada derinlemesine tartışılıyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin içinden geçtiği sorunların çözümüne dair de Türk okuyucu bir şeyler bulabilecek. İki ülkenin birbirlerinin tecrübelerinden yararlanacağı çok şeyler var.”

‘Putin’in Batı’daki İslamofobiaya aldığı tavır da kitapta yer buluyor’

Rusya’da yoğun bir Müslüman nüfusun yaşadığını dile getiren Perinçek, Putin’in bu duruma karşı pozitif yaklaşımı ve Batı’daki İslamofobiaya karşı tavrının da kitapta yer aldığını söyledi. Perinçek, “Rusya’da belki birçok İslam ülkesinden daha fazla Müslüman yaşıyor. Putin bütün bu renkliliğin, mozaiğin, çok kültürlülüğe, çok dinli yapıya da vurgu yapıyor. Bunları bir arada tutmak ve Batı’nın da buraya fitnesini engellemek adına Rusya bu konuya çok özel ihtimam gösteriyor. Rusya diğer taraftan İslam İşbirliği Örgütü’nün de gözlemcisi. Kitapta buna dair de bir konuşması var Putin’in. Orada da bu konunun önemine dikkat çekiyor. Dolayısıyla laik bir devlet olan Rusya’nın ve onun liderinin de buradaki bütün dinlere eşit mesafede, eşit hoşgörüde durduğunu da ifade etmek lazım. Bugünkü güncel meselelerde de; örneğin Filistin meselesinde, İran meselesinde Rusya’nın aldığı tavra baktığımızda Batı’daki İslamofobiaya yine Putin’in ve Rusya’nın aldığı tavra baktığımızda kitaptaki fikirlerle örtüştüğünü görüyoruz” dedi.

‘Kitapta genç Putin’i de görebilirsiniz’

İsmet Özçelik’in sorularını yanıtlayan Ankara Rus Evi Özel Kalem Müdürü Andrey Ryzhenkov ise kitapla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

“İki hafta önce tatil için Etiyopya’ya gittim. Orada yerlilerle konuşurken herkes Vladimir Putin’in Afrika’yı desteklediğini söylüyordu. Evet, herkes Putin’i biliyor, ama kökenlerini bilmiyor. Vladimir Putin iktidara geldiğinde açık bir siyasetçi değildi, herkes onun siyaset yolunu bilmiyordu o zaman. Bu kitapta Vladimir Putin’in gençliğini öğrenebilirsiniz, KGB’de nasıl çalışıyordu, St. Petersburg Belediyesi’nde nasıl çalışıyordu… Bunları öğrenebilirsiniz. Kitabın Türkçe olarak yayınlanması iki ülke ilişkileri açısından, Türk insanlarının Putin’i tanıması, anlaması açısından çok önemli. İçindeki konular çok iyi seçilmiş. Kitabın sonunda çok güzel fotoğraflar da var. Genç Putin’i görebilirsiniz, iş hayatının başlangıcını… Yani çok güzel kareler var.”

Yorum yaz