Rusya Federal Güvenlik Servisi'nin (FSB), Smerş’in kuruluşunun 81. yıldönümü arifesinde yayımladığı gizliliği kaldırılmış arşiv belgeleri, Nazi Almanyasını destekleyen Ukraynalıların işbirliği içerisinde olduğunu bir kez daha ortaya koyarken, sabotaj ve keşif oluşumlarına katılımından, Nazi işgali altındaki topraklardaki yerel idari ve polis yapılarına kadar Ukraynalıların Nazilerle nasıl işbirliği yaptığını gözler önüne seriyor.
Kurtarılan bölgelerde zorunlu askerlik çağındaki yerel nüfusun seferberliği ve Kızıl Ordu'nun yedek alay ve tümenlerinin oluşturulmasına başlandığı görülürken, Smerş’e bağlı karşı istihbarat (kontrespiyonaj) mensuplarının bu ikmali dikkatle kontrol ettiği ifade ediliyor.
O dönemde Nazi Almanyası ile mücadele kapsamında askerlik hizmetine çağrılanlar arasında, Nazilerle işbirliği yapan en önemli örgütlerden biri olarak tanınan Ukraynalı Milliyetçiler Örgütü (OUN) ve aşırı milliyetçi Stephan Bandera liderliğindeki Ukrayna İsyancı Ordusu (UPA) gibi radikal milliyetçi oluşumların çok sayıda üyesi olduğu ortaya çıktı.
29 Ağustos 1944'te, SSCB Halk Savunma Komiserliği Smerş Karşı İstihbarat Servisi başkan yardımcısı Nikolay Selivanovskiy, Devlet Savunma Komitesi'ne, komite başkanı Joseph Stalin ve Vyaçeslav Molotov'a hitaben yazdığı mektupta, ‘askeri bölgelerin karşı istihbarat teşkilatlarının Ukrayna'nın batı bölgelerinden seferber edilen yedek tüfek bölüklerinden düşman, milliyetçi ve diğer suç unsurlarının temizlenmesine yönelik çalışmalarının sonuçları hakkında’ bir rapor sunduğu anlaşılırken, bu raporda, “1 Nisan - 25 Ağustos 1944 tarihleri arasında Smerş mensuplarının 4 bin 200’den fazla OUN ve UPA üyesi olmak üzere 6 bin 600’den fazla Nazi işbirlikçisini tutukladığı” ifadelerine yer verildi.
Tutuklanan Ukraynalı milliyetçilerin davalarına ilişkin soruşturma, Alman işgali sırasında Ukrayna'nın batı bölgelerinde yaşayan ve 'Ukraynalı Milliyetçiler Örgütü' üyesi olan bu kişilerin önemli bir kısmının Sovyet aktivistlerini ve savaş esirlerini acımasızca katlettiğini, Sovyet partizan birliklerine saldırdığını ve halk arasında Sovyetler Birliği'ne karşı düşmanca propaganda yürüttüğünü ortaya koymaktadır.
Batı Ukrayna sakinlerinin Kızıl Ordu'ya seferber edilmesi sırasında, OUN ve UPA liderlerinin astlarına seferberlik kapsamında orduya katılmaları ve ‘yıkıcı çalışmalar yürütmek üzere askeri birliklerde milliyetçi gruplar oluşturmaları’ talimatı verdikleri anlaşılmıştır.
Selivanovski'ye göre, bu talimatların ardından Kızıl Ordu'nun yedek birliklerindeki Ukraynalı milliyetçiler yıkıcı çalışmalarına başlarken, tespit edilen bu eylemler arasında, askere alınan Ukraynalıların saflarında ‘kendi kendine yeten Ukrayna için mücadele’ sloganı altında Sovyet karşıtı ajitasyon, isyancı grupların oluşturulması, askeri disiplinin bozulması, Kızıl Ordu askerlerinin silahlarıyla birlikte UPA çetelerine firarların organize edilmesi ve Kızıl Ordu subaylarına karşı terörist eylemler gerçekleştirilmesi de yer alıyor.
Selivanovskiy, Smerş karşı istihbarat mensupları tarafından engellenen bu yıkıcı çalışmanın en tipik örneklerini verdiği raporunda, “Bu yılın temmuz ayında, Kiev Askeri Bölgesi'nin Smerş departmanı, 20. yedek tüfek tümeninin 148. alayının 41 askerinden oluşan ve organizatörleri Kuçer E.A., Zarusinskiy N.M. ve Şevçuk M.I.'nın da aralarında bulunduğu Nazi destekçisi bir isyancı grubunu tutuklamıştır” diye ekliyor.
Soruşturma, Ukraynalı milliyetçilerden oluşan bu grubun Batı Ukrayna'dan seferber edilen tüm personeli kendi taraflarına çekmeyi umarak, alaya silahlı bir saldırı hazırladığını ortaya koyarken, soruşturmaya göre işbirlikçiler, ‘yakındaki askeri depolarda saklanan silah ve mühimmatı ele geçirmeyi, alayın subaylarını yok etmeyi ve ardından Batı Ukrayna ormanlarında saklanan UPA çetelerine katılmak üzere ayrılmayı planlıyordu.
‘Casuslara ölüm!’
19 Nisan 1943'te Sovyet hükümeti Ana Karşı İstihbarat Müdürlüğü, Smerş grubunun kurulmasına karar verirken, ismini ise Rusça’da ‘Casuslara Ölüm!’( Smert şpionam) ifadesinin kısaltmasından almıştı.
Rus tarihçilere göre, istihbarat servisleri tarihçilerinin belirttiği gibi, Sovyetler Birliği'nde savaş koşullarında, Naziler tarafından farklı ülkelerde uzun yıllar boyunca geliştirilmiş olan istihbarat ve sabotaj mekanizmasına karşı koymak için açıkça çalışan bir sistem inşa ederken, uzmanlara göre, Smerş’in temel başarısı, düşman istihbarat servislerinin eylemleri nedeniyle Kızıl Ordu'nun tek bir operasyonunun bile aksamamış olmasından geliyor.
Karşı istihbaratın önemi
Sovyet komutanlığının tek bir stratejik planı bile düşman tarafından bilinmezken, buna ek olarak, Almanya'nın umduğu gibi, ne Kızıl Ordu içinde ne de gerisinde Sovyet karşıtı tek bir eyleme izin verilmedi.
Nikolay Selivanovskiy (1901-1997) en büyük askeri karşı istihbarat subaylarından biri olarak tanınırken, Temmuz 1942'de, o sırada Stalingrad Cephesi Özel Bölüm Başkanı olan Selivanovskiy, Moskova'daki Stalin'e, Stalingrad'ın kaybedilmesi ve Kızıl Ordu için olayların felaketle sonuçlanması tehdidinde bulunan cephe liderliğindeki kusurlar hakkında kendi riskini göze alarak bir telgraf göndermişti.
Stalin, Selivanovskiy’in görüşünü dikkate alarak gerekli önlemleri almıştı.
Tarihçilere göre, Selivanovskiy'in bu cesur davranışı aslında ülkenin birçok yönden kurtarılmasına yardımcı olmuştu.
Selivanovskiy 1946 ve 1947 yılları arasında tüm Sovyet askeri karşı istihbaratının başı olarak görev yapmıştı.