Yıldız Teknopark’ın küresel çapta ilk onda bulunduğunu kaydeden Tanışman, teknoparkın önemini vurguladı:
“YTÜ, Teknopark ekosisteminin en büyüklerinden birisi. Yüz civarı arkadaşımızla birlikte gerek yurt içinde gerek yurt dışında bu işe gönül vermiş durumdayız. Girişimciler için Yıldız’a gelmelerini söylüyoruz çünkü burada onları bekliyoruz. Geçen yıl 5 binden fazla iş fikrini aldık, değerlendirdik ve kuluçka sistemine aldık. Eğitimler verdik, mentorluk yaptık. Bin üzerinde mentorumuz var. Bu eşleşmeleri yaptık. Günün sonunda biz girişimcilerin doğru bir politika üzerinde gitmesini istiyoruz. Malum fikirlerin çoğu, hayata geçmeden ölüyor. Onların büyüyebilmesi için en başta gerekli olan yönlendirme, finans, pazarla buluşabilme veya fikirlerini hayata geçirebilecekleri ortamlar bulmaları gibi alanlarda yardımcı oluyoruz. Mentorlar bulmalarını sağlıyoruz. Bu konuda başarılı olduğumuz için, küresel çapta bütün girişimcilik kuluçka merkezlerini değerlendiren kuruluşlarda, dünyada ilk ondayız. Biz bu işi iyi yaptığımız için Microsoft, Google vb. küresel teknoloji şirketlerinin de Türkiye’deki tek partneriyiz. O açıdan bunu söylerken mütevazı olmayacağım çünkü girişimcilere cesaret vermek istiyorum.”
Türkiye’nin genç ve yetişmiş insan gücüyle öne çıktığını belirten Orhan Tanışman, dünya çapında Türk teknolojisinin tanınırlığından bahsetti:
“80 milyonluk bir ülkeyiz. Çoğu genç. Yetişmiş insan gücümüz çok fazla. Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın da ortaya koymuş olduğu bir vizyon var. O vizyon çerçevesinde mesela bankacılık, fintech, yazılım vb. alanlarda Türkiye çok ileride. Yapay zekanın da gelişimiyle birlikte Türkiye’deki potansiyelin daha da açığa çıkacağını düşünüyorum. Yurt dışında da deneyimleme fırsatım oldu. Dubai’de bir sürecimiz var. Bu iki yıllık süreçte gördük ki Dubai pazarı Hintlilerin hakim olduğu bir yer. Fakat buna rağmen Dubai’de benden ısrarla Türk yazılımcı istediler. Türk yazılımcısının, girişimcisinin kalitesi Dubai’de biliniyor. Londra’da, Amsterdam’da, Berlin’de, Amerika’da biliniyor. Bizden önce namımız gitmiş oralara. Bilenler biliyor. Türkiye’deki işleri biliyorlar. Bize düşen ne? Türkiye’deki bu yapıları küresel pazarla tanıştırabilmek ve bu yolculuğu kolay hale getirebilmek. Bu yapıldıkça Türk yazılımcılar ve Türk teknolojileri, dünya için önemli bir kaynak haline gelecek.”
Türk girişimcilerin ürünleşme ve yabancı dil konusundaki eksikliklerine değinen Orhan Tanışman, teknopark yönlendirmeleri ve mentorluk hizmetleri ile bu sorunların üstesinden gelinmesi halinde Türk girişimlerinin küresel pazarda ciddi işler başaracağını dile getirdi:
“Burada en büyük bariyerlerden biris dil; gittiğimizde kendimizi ve yaptığımız işi anlatabilmemiz. Bir de iğneyi biraz kendimize batıralım. Biz genelde projeciyiz. Proje yapmayı seviyoruz. Biraz ‘Ne iş olsa yaparıma’ yöneliyor bu. Burada asıl yapılması gereken ürünleşmek. Ürünleştikten sonra yani o ürünü oluştururken bunu küresel düşünceyle yapmanız lazım. Biz projeci olduğumuz için küresel şirketler Türkiye’den hizmet alıyor. Onu dünyaya kıyasla Türkiye’den alınca daha iyi olduğunu biliyor. Ama bu Türkiye’de iyi. Bunu ne yapmanız lazım? Ürünleştirmeniz, ürün sonrası destekler oluşturmanız ve o alanlarda örgütlenmeniz lazım. Yani organizasyon. Türkiye’de oturduğunuz yerden olacak olan bir şey değil. Sahaya çıkmanız lazım. Sahada o ülkenin kültürüne bağlı bir şey oluşturmanız lazım. Fintech’te Hindistan’ın bile olduğu yerlerde e-defter, KDV vb. sorunları biz çözüyoruz. Call-center çözümleri var. Yani bu projeleri ürünleştirmediğimiz takdirde, global ölçekte düşünmediğimiz zaman olmaz. Bunun da birinci basamağı dil. Elimizdeki çözümler fazlasıyla dünyanın aramış olduğu çözümler. Bunu dünyaya uyarlamak lazım. Ürünleştirmek şart. Bir soruna çözüm getiriliyor. Bu sorunlar birçok ülkede var. Bu ürünü hedeflenen pazarın kültürüne uygun birkaç dokunuş yapılması halinde ben bu işin fazlasıyla yürüyeceğini düşünüyorum.”
Yıldız Teknopark’ın küresel pazarlarla ve finans dünyasıyla kurduğu köprüleri anlatan Orhan Tanışman şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki en büyük desteğimiz buradaki arkadaşlarımız. Biz bunu bir alan yönetimi olarak görmüyoruz sadece. Genelde bu işin birinci basamağı o. Tabii birçok kuruluşun amacı alanı yönetmek. Bizim sektörümüzdeki birinci gelen alan yönetimi, ikincisi yetenek yönetimi, üçüncüsü portföy yönetimi ve dördüncüsü topluluk yönetimi. O topluluğu yani ekosistemi yönetmek asıl mesele. Ekosistemin farklı ihtiyaçları var. Yani buraya gelen girişimcilerin bulduğu en büyük şeylerden birisi bu topluluk yönetimi. Topluluğun ihtiyaçları içerisinde alan var, yetenek var. Yani çalışan, mentor, akademisyen bulmak gerekiyor. Pazara ulaşmayla ilgili neler yapması gerektiğini bulması gerekiyor. Bizim pazara ulaşma konusundaki iddiamız şu: Biz sizi küresel pazara ulaştırırız. Peki onu nasıl ulaştırırız? Biz onlardan önce küresel pazarla temasa geçiyoruz. Londra’da, Amsterdam’da, Berlin’de, Paris’te, Houston’da, Dubai’de, Riyad’da bu işin yerelleriyle buluşuyoruz. Yani partnerler buluyoruz. Onlar da çözüm arıyor kendisine. Bütün dünyayı dolaşıyoruz ve bir kurumsal köprü sunuyoruz. Bizim kurduğumuz bu köprü üzerinden girişimcilerin bu pazarlara ulaşma imkanı artıyor. Kurduğumuz bir başka köprü ise finans köprüsü. Girişimcilerin malum en büyük ihtiyaçlarından birisi finans. Finansa ulaşırken finansın dilini konuşmanız gerekiyor. Yani eğer bir iş planınız yoksa bir değerleme çıkartamıyorsunuz zaten. Biz bunların hepsini bizimle birlikte yürüyen girişimlere aktarıyoruz. Aktif bir teknopark olmanın kültürüyle bu kültürü de aktarmaya çalışıyoruz. Bu küresel ve finansal köprüleri kurduğumuz için avantajlıyız. Hatta finans konusunda kendimiz de taşın altına elimizi koyduk. Bir girişim yatırım ortaklığımız var. Orada ortaklarımız Halkbank, DT Ventures ve Kalyon Ventures. Ötesinde başka bir fonumuz var. Yakın zamanda kitle fonlama aracıyla da bunu yapıyor olacağız. Biz, aradaki köprüleri kurmak ve bunları işletmekle meşgul haldeyiz. Buraya gelen girişimcilerin bunları bulma imkanları var.”
Öte yandan kitle fonlama alanına da gireceklerini kaydeden Tanışman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kitle fonlama ile ilgili detayları şimdi vermeyeyim ama halihazırda kurulmuş olan bir kitle fonlama ile hareket edebiliriz. Yıldız Teknik Üniversitesi, 113 yıllık bir üniversite. Kondüktör Mektebi olarak 1911 yılında kurulmuş. En fazla akademisyen ve öğrenci kuluçka şirketi olan teknoparkız. Bizim 160 bin civarında mezunumuz var. 40 bin öğrencimiz var. Bunlar küresele yayılabilmiş durumda. Talep onlardan geldi. Faliyetleri desteklemek istediklerini ve yatırımcı olmak istediklerini söyledi. Ruhlarında girişimcilik olduğu için inşallah bu kitle fonlamayı becerebilirsek, karşımızda çok ciddi bir Yıldız kitlesi var. Ama tabii ondan önce zaten bakıldığında yatırımcılarımız da bu konulara ciddi ilgi duyuyor. Bana kalırsa borsanın ve diğer yatırımların yeri tabii ki ayrı ama Türkiye’nin genç girişimcisine ve teknoloji altyapısına güveniyorsak, önümüzdeki günlerde ciddi bir büyüme olacak. Bu büyümeden kendinize kazanç elde etmek istiyorsanız, kitle fonlamanın bunun için ciddi bir araç olacağını düşünüyorum.”