‘Türkiye hala Marksist-Leninist örgütleri birincil tehdit olarak görüyor’
“Moskova’daki saldırıyı IŞİD mi gerçekleştirdi? IŞİD-Horasan grubunun arka planda başka faktörler mi var? Bunu bilmiyoruz ama bu saldırıyla IŞİD’in gündemimize gelmesi bir açıdan iyi oldu. Bir süredir Ortadoğu’da Irak’ta ve Suriye’de IŞİD hücrelerini yazıp çiziyoruz. Keza Türkiye’de gerek sığınmacıların arasına karışıp gelen IŞİD militanları gerekse kaçak yollarla girenler açısından bakıldığında, Türkiye güvenli sığınak ve başka ülkelere geçiş için transit konum haline gelmeye başlamış gibi gözüküyor. Zaman zaman basına düşen haberler oldukça ürkütücü. Ama geçenlerde İçişleri Bakanı’nın bir sosyal medya paylaşımı oldu. Sayın Bakan, bir yıldan az bir sürede IŞİD ile ilişkili olduğu tespit edilen yaklaşık 3 bin kişinin yakalandığını belirtiyor. Bu resmi rakam aslında korkunç bir rakam. Yani aslında bilinen rakam.
Türkiye’de uzun süredir IŞİD’e karşı operasyonlar gerçekleşiyor ama bunun dışında bir de cezasızlık anlayışının da hakim olduğunu söyleyebiliriz. Bunu çeşitli ülkelerde eylem yapan veya tekrar tekrar yakalanan IŞİD militanlarının hikayesinden de dinliyoruz. Adeta ön kapıdan alınıp arka kapıdan bırakılıyorlar. Burada Türkiye’nin IŞİD’i ve irticai faaliyetleri birincil tehdit olarak görmemesinin en önemli sebep olduğunu söylemek mümkün. Türkiye hala Marksist-Leninist örgütleri birincil tehdit olarak görüyor. Bu çerçevede yargının da davranışı bir çeşit cezasızlık politikasına dönüşebiliyor. Ama IŞİD meselesinin tekrar gündemimize girmesinin, Türkiye’nin bu konuyu bir kere daha tartışması açısından olumlu olduğunu düşünüyorum. Tabii Moskova’da hayatını kaybeden birçok sivilin olmuş olması, insanların katledilmesi oldukça üzücü.”
‘IŞİD Horasan çok hızlı bir şekilde büyümeye başladı’
“Türkiye çok taraflı bir seyahat trafiğinin merkezi. Mesela Afganistan... IŞİD Horasan, IŞİD’in bir kolu. 2015’in ocak ayında kurulan bir örgüt ve çok sayıda mensubu var. Çin’den Hindistan’a, Bangladeş’ten Tacikistan’a; yani Afganistan’a yakın bölgelerden çok sayıda militan devşirmiş bir örgüt. IŞİD Horasan’ın, IŞİD’den ayrıldığı noktalardan birisi biliyorum ironik gelecek ama aşırı vahşi yöntemleri. Hatta Taliban ile IŞİD Horasan arasında ciddi sıkıntılar söz konusu. IŞİD Horasan, Taliban’ı ‘mürted’ olmak ve yumuşak politikalar yürütmekle suçluyor. O kadar katı bir örgüt.
Zaman zaman ABD’nin Taliban’a saldırılar yürüttüğü dönemde IŞİD Horasan gibi örgütler, gözden uzakta, kırsal bölgelerde, birincil hedef olmamanın verdiği avantajla büyümeye devam etti. Zaten önceden IŞİD’e hangi güçler göz yumdu, para kaynaklarına neden müdahale edilemedi diye tartışmıştık. Bu soruların hala cevapları bulunamadı. Öte yandan Irak ve Suriye’de IŞİD’in çöküşünden sonra çok sayıda IŞİD militanı da gidip IŞİD Horasan’a katıldı. Daha da enteresanı, Taliban’ın iktidara gelmesinin ardından politikalardan rahatsız olan Taliban militanları da katıldı. IŞİD Horasan, çok hızlı büyümeye başladı.”
‘İstanbul’un terör örgütlerinin transit güzergahı olması oldukça tehlikeli’
‘Örgütlerin kripto para transferlerinin izi neden sürülmüyor?’
‘IŞİD, Hamas gibi İsrail ile savaşan örgütleri milliyetçilik yapmakla suçluyor’
“IŞİD neden İsrail’e saldırılar gerçekleştirmedi de Hamas’ı tekfir eden bir açıklama yaptı? Hamas IŞİD ile fikirsel olarak da oldukça farklı. IŞİD, Hamas gibi İsrail ile savaşan örgütleri milliyetçilik yapmakla suçluyor ve Müslümanları bölmeye çalışan örgüt olarak sınıflandırıyor. İstihbarat örgütleri çok mu iyi çalışıyor da bunlar saldırı düzenlemiyor yoksa arkasında istihbarat örgütlerinin mi ciddi bir etkisi var? Emin değilim. Amerikalıların da zaman zaman bu örgütlerin saldırılarına hedef olduğunu biliyoruz. Ama bölgedeki Batılı şirketler, kuruluşların durumu İran’dan çok daha güvenli diyebiliriz. Bu örgütler üzerinde çeşitli istihbarat teşkilatları ne kadar etkilidir bilmiyoruz. Ama burada ciddi bir soru işareti var.
Yalnız şunu da belirtmek istiyorum: Bu IŞİD Horasan çok kanlı bir örgüt. Ama başında kim var, komuta kademesi kimdir bilmiyoruz. Bilgiler oldukça muğlak. Veya Suriye ve Irak’ta hücreler uyanmaya başladı. Ama bunları bağlayan yeni bir organizasyon mu söz konusu? Kendi başlarına mı hareket ediyorlar? Bir üst yapıdan mı emir alıyorlar? Saldırıları kendi başına mı gerçekleştiriyorlar? Bunları bilmiyoruz. Arkalarındaki yapılara veya örgüt liderlerine ilişkin bilgilerimiz olmaması durumu daha da tehlikeli yapıyor.”