EKSEN

‘Amerika alelacele Ukrayna yapmamıştır dedi. O da acayip. Bir bekleyin, araştırmalar yapılsın’

Prof. Hasan Köni’ye göre, Moskova’daki Krokus terör saldırısının zamanlaması önemli. ABD’nin aceleyle saldırıyı Kiev’den uzaklaştırmaya çalışmasına dikkat çeken Köni, teröristlerin bu şekilde organize edilmelerinde Batı istihbaratının parmağının da bulunabileceğini belirtti.
Sitede oku
Rusya başkenti Moskova’da 22 Mart’ta Krokus Belediye Binası salonundaki terör saldırısının yankıları konuşuluyor. Rusya Federasyonu güvenlik güçleri terör saldırısı ve bağlantılarını soruşturmaya devam ederken, Batı’daki tartışmalar IŞİD-Horasan’a yoğunlaşıyor. Halifelik projesi çöktüğünden bu yana büyük saldırıları olmayan örgütün şimdi neden böyle bir işe giriştiğinin yanıtı yok. Rusya yetkilileri ise Kiev’in radikal İslamcı gruplarla bağlantılarına dikkat çekiyorlar. Ukrayna sınırına kaçmaya çalışırken yakalanan ve suçlarını itiraf eden terörüstlerin sorguları ve yargı sürecinde ortaya çıkacak resim bekleniyor.
Moskova’daki terör saldırısının küresel yankılarını Prof. Dr. Hasan Köni ile konuştuk:

‘Amerika alelacele Ukrayna yapmamıştır dedi. O da acayip. Bir bekleyin, araştırmalar yapılsın’

Prof. Hasan Köni’ye göre Ukrayna çatışmada son derece zora düşmüşken, ‘moralini düzeltecek asimetrik bir operasyon’ ihtiyacı duyulmuş olabilir. IŞİD’in kuruluş tarzı ve karmaşık yapısına dair iddialara atıf yapan Köni, “Genelde ilginç olarak ABD’nin ensesinde olanlara saldırıyorlar” dedi. Köni, ABD’nin alelacele IŞİD açıklaması yaparak odağı Ukrayna’dan uzak tutma çabasına da dikkat çekti:
“Bu son gelişmelerde Ukrayna’nın morali bozuldu. Elektrik hatlarını da kaybediyorlar. Uzun zamandır hazırladıkları karşı taarruz durduruldu. Bir gerileme var şimdi. ABD, istedikleri paraları vermiyor. Avrupa da uğraşıyor tabii ama durumları çok iyi değil. Sürekli göç alıyorlar dünyanın her tarafından. Bıraksalar bizimkiler de toplu halde Avrupa’ya göç edecek. Bu durumda Ukrayna’nın moralini düzeltecek asimetrik bir operasyon gerekiyordu. Zaten IŞİD’in kuruluş tarzını biliyorsunuz. Çok ilginç şekilde İdlib’te de varlar. Katar besliyor. Eskiden Suudi Arabistan da çok etkindi şimdi Katar besliyor. Üç milyon insan yaşıyor orada. Bir Horasan kolu olduğu söyleniyor. Tacikleri çok kullanıyorlar. Onlar biraz daha Farsça konuşan bir kavim. Ama onlardan böyle zaman zaman saldırı olayları oluyor. Genelde ilginç olarak Amerika’nın ensesinde olanlara saldırıyorlar. İran’a yapılan bir saldırı vardı. Şimdi bu operasyon Rusya’ya yapıldı. Ukrayna bunu yapabilir mi diye düşündük. Amerika alelacele ‘Ukrayna yapmamıştır’ dedi. O da acayip. Bir bekleyin, araştırmalar yapılsın. Öyle de değil, hemen önceden atılıp söylediler. Nereden biliyorsunuz?”

‘Ukrayna’nın bu teröristleri bir araya getirip bir saldırı tertiplemesi mümkün değil.’

Ukrayna’nın Tacik teröristleri eğitip Moskova’daki saldırıyı tek başına organize edebilecek kapasitede olmadığının altını çizen Köni’ye göre katliamın arkasındaki Batılı istihbarat teşkilatları aşikar görünüyor:

“Bu tür olaylara baktık, nasıl yapılabilir diye. Bu teröristler birbirlerini tanımıyor. Eskiden beri El-Kaide; yani Suudi Arabistan için önceden savaşanların nerede olduğunu bildiren bilgisayar analizi. Ona El-Kaide dediler. Sonra bu değişik şekillerde devam etti. İlk başlarda Osama Bin Ladin, CIA’in adamıydı. Türkiye’den geldi Çeçenleri alıp Çeçen savaşına götürdü. Türkiye’den de adam almışlardı. Sonra kutsal yerlere, Arapların bulunduğu alanlara Yahudiler geldiği için Amerika’ya karşı oldu. Birtakım hareketlere girişti. Ama bu grupları Ukrayna’nın bir araya getirip bir saldırı tertiplemesi mümkün değil. Orta boyutlu bir ülke. Bir de Hristiyan olduğu için bilgisi daha azdır. Nedir? İngiliz ve Amerikan istihbaratının, Batı istihbarat teşkilatlarının ortak sistematiğinin saldırısıdır. Dışarıdan Ukrayna’ya gelen, çarpışan Müslümanlar var tabii. Çeçenlerin bir kısmı var. İdlib’te de Çeçenlerden olanlar var.

İlginç tarafı şu: Buradaki YPG-PKK’yı, Amerika İdlib’teki aşırı uçlarla mücadele için destekliyor. Fakat İdlib’teki teröristleri yaşatan Katar’da ABD’nin en büyük üssü var. Katar, Hamas ile Amerika adına görüşüyor. YPG-PKK da Amerika’nın yanında bunlarla mücadele ediyor. Uluslararası ilişkilerin normal tarzında anlatılabilecek gibi değil. Bu tür olaylar pek yazılamıyor, çizilemiyor. Düşününce çok tuhaf. Neden PKK’yı destekliyorsunuz? ‘Orada aşırı İslamcılar var’ diyorlar. Peki bu 2,5 milyon kişi nasıl yaşıyor? Horosan’dakiler nasıl yaşıyor?”

‘Rusya Devlet Başkanını aşırı ve yanlış bir harekete sevk etmek için…’

Tacikistanlı teröristlerin ustalıkla tespit edilip Moskova’da kullanıldığını belirten Prof. Köni, Batı istihbaratının 2014’te Meydan için kiraladığı keskin nişancıları da anımsattı:

“Tacikler nasıl bu olaya karışıyor? Orada dolaşıyor, bir yerlerde çalışıyor, Türkiye’ye girip çıkıyor, Moskova’ya gidebiliyor. Saldırı öncesi bölgeyi ziyaret ediyor. Böyle işte kimin parayı kime vereceğini, kaç paraya bu işi yapacaklarını, silah kullanıp kullanmayacaklarını biliyorlar. Bana makineli tüfek verseler ben kullanamam mesela. Öğretmeleri gerekir. Kolay kolay tabanca da atılamaz. Atış yapan arkadaşlarımız vardı ellerini sakatladılar. Bunları bulup getirip bu operasyonu yaptılar. Niye? Ukrayna’da morali artırmak için. Veya başka bir açıdan, Rusya Devlet Başkanı’nı aşırı ve yanlış bir harekete sevk etmek için.

Ancak Rusya, Çeçen savaşlarından beri bu tarz saldırılara alışkın. Kimler destekliyor, nereden geliyor, turuncu ayaklanmalar vs. En son Ukrayna’daki 2014’teki ayaklanma. Orada da silah kullananlar oldu ülkeye girip. Dışarıdan gelenler oldu.”

‘Batı medyası ne veriyorsa onu alıyorlar’

Batı’nın Rusya’ya karşı yürüttüğü hibrit savaşta psikolojik harp maksatlı imaj yaratma operasyonlarına değinen Köni, Türk televizyonlarına çıkan analistlerin bütün haberleri Batı medyasından alarak bu imaj çalışmasına ister istemez dahil oldukları görüünde:

“Şimdi Rusya’da büyük bir muhalefet olduğuna yönelik imaj yaratmak istiyor da olabilirler. Psikolojik savaşın boyutlarından biri de devamlı imaj yaratmak. Öyle yorumlar var ki... Bu saldırıyı aslında Rusya’nın yaptırdığını, içerideki yapıyı Putin etrafında birleştirmek istediği iddia edildi. Yahu, zaten birleşmiş durumdalar. Bizde de havalimanına bombalama oldu. Bizdeki taksi şoförleri insanları 100 dolara taşıdı. Rusya’daki taksiciler bedava taşıdılar. Bizden daha milliyetçi bir tavır ortaya koymuşlar ki bizdekiler milliyetçilikte bir numaraymış gibi bir tavır ortaya koyuyorlar.

Bizim gazeteciler gözlem yapmadan, Batı medyası ne veriyorsa onu alıyorlar. Çünkü dil bilmek lazım, konuları dört-beş yerden izlemek lazım. Devlet ajansına birini çıkarmışlar. Analizci diye birini almışlar. ABD basınındaki haberleri sıralıyor. ‘İnşallah Türk istihbaratında analistler vardır, eğer böyle analizler yapılıyorsa çuvalladık’ dedim kendi kendime.

Biz kendi aramızdaki konuşmalarda görüyoruz, Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı yok, fakat Doğu Avrupa ülkelerindeki ABD destekli algı sebebiyle bu imaj hakim. Neden saldırsın? Kendi halkını geçindirmeye çalışıyor. Amerika, teröre karşı harekatı başlattığında Rusya onların yanında kaldı. Geçmişi bilmeden televizyonlarda Batı’daki haberleri söyleyerek analiz yapıyorlar. Dikkat edilmesi lazım. Türkiye’nin de durumunu riske atıyorlar. Türkiye büyük bir operasyona giriştiği zaman, Rusya bakıyor ki bu yuvalar İdlib’te. İdlib’e operasyona giriyor. Türkiye orada ÖSO’yu besliyor.”

‘Niye Amerika’ya yaklaşıldı tekrar? Mecbur kalındı demek.’

Alman hükümetinin olan biteni gördüğünü fakat ülkesindeki Amerikan üsleri ve ABD’ye olan ekonomik bağlılık sebebiyle dış politikasını ABD’nin istediği rotaya doğru kırdığını kaydeden Köni, Türkiye’nin de aynı ekonomik baskıları yaşadığına dikkat çekti:
“Batı basını çok Amerika’ya bağlı. Eskiden Doğu Avrupa için ‘Rusya’nın uydusu’ diyorlardı. Meğerse Avrupa, Amerika’nın uydusu durumundaymış. Benim en çok şaşırdığım Almanya. Sol bir yönetim var. Tamamen aklı başında analiz yapıyorlardır herhalde. Koskoca Alman istihbaratının bunları görmemesi mümkün değil. Ama demek ki mecburlar. Yedi tane ABD üssü olan bir ülke, ekonomisi tepe aşağı gitse bile bu tür kararlar almaya mecbur kalıyor... Ekonomiden bağlanmış bir ülkenin çok serbest hareket edemeyeceği boyutu kitaplarda yazmıyor. Pratikte görüyoruz. Uluslararası ilişkilerin ekonomik boyutu çok önemliymiş. O siyasi görüşmeler, konuşmalar, analizler vs. meğerse palavraymış. Bu ortaya çıktı. İstihbarat servislerinden daha güçlü yapılarmış. NATO’ya girince mecbur ortak NATO silahı kullanacaksınız. Uçak yapıyorsun, ortak NATO silahını kullanıyorsun. F-16 alıyorsun. O zaman F-16’ları bırakıp kendi uçağına mı döneceksin? Avrupa Birliği yapamıyor. Bir sürü karışık boyutlar içinde gidiyor ilişkiler.”

‘IŞİD kullanışlı. Amerika’nın dost olmadığı ülkelere karşı operasyonlar yapıyor’

Prof. Köni, IŞİD markasının asimetrik müdahalelerde kullanışlı olduğunu dile getirirken, özellikle ABD’nin dost olmadığı ülkelerdeki operasyonlara dikkat çekti.
“Ancak şöyle gözüküyor ki bu asimetrik müdahalelerde IŞİD örgütü kullanışlı. Amerika’nın dost olmadığı ülkelere karşı operasyonlar yapıyor. Sebebi bilinmiyor. Çünkü İdlib’te Amerika’ya ve PKK’ya karşı savaşıyor. Amerika’ya karşı operasyon yapacaksın normal olarak. Ama tersine İran’a yapıyor. Peşinden Rusya’ya yapıyor. Sonra birdenbire PKK kışın ortasında dağlara çıkıp hareketler yapıyor. Ertesi gün Türkiye, İsveç’in NATO’ya girmesini kabul ediyor. Normal anlatımla anlatmak mümkün değil. Zeitgeist diyorlar. Niye Amerika’ya yaklaşıldı tekrar? Zamanın ruhu bunu gerektiriyor. Mecbur kalındı demek. Ekonomik boyutlar, sistemin içine bu kadar girmiş bulunuyor. Belki de Trump gelmeden savaş çıkartmak istiyorlar.”

‘BM Güvenlik Konseyi kararları bağlayıcıdır. Fakat uygulayıcı güç olması lazım’

Prof. Hasan Köni, nihayet altı ay kadar sonra BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze için onayladığı ve ‘ramazan ayında ateşkes çağrısı’ içeren kararını da değerlendirdi. Köni, kararın kesin olduğu ve uyulması gerektiğini belirtirken, ancak bunu uygulayacak gücün bulunmadığına dikkat çekti:

“İsrail’e karşı BMGK karar aldı. Karar kesindir, uyulması lazım. Karara uyulmasını sağlamak için ikinci bir karar almak lazım. Oraya güç ile müdahale edilmesi yahut BM barış gücü yerleştirilmesi gerektiğine dair ikinci bir karar gerekiyor. İkinci kısım yok. Uluslararası hukuku bilmedikleri için o tarafı söyleyemiyorlar. Bunun uygulama gücü yok ortada. Yani bir kanunda yasak koyup yaptırım koymamak gibi bir durum.

Güvenlik Konseyi’nin kararı bağlayıcıdır. Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı bağlayıcıdır. Ondan sonra kabul etmeme durumu yok. Karşı tarafın size uygulamada bulunma hakkı var. Yani BMGK’de karara evet diyen 14 ülkenin tamamının İsrail’e ekonomik yaptırımlar uygulaması, mal alımını durdurması, vatandaşlarını dışarı çıkarması, ilişkileri kesmesi lazım. Bunu yapmayıp da karar alırsanız edebiyat olarak kalır. O kısım olmadığı için bağlayıcılığı yoktur. Amerika ‘bağlayıcılık yok’ dedi. Hangi kısım yok? Karara uyulmazsa güç kullanılması gerekiyor. Hakim karar verse polis olmasa o karar edebiyat olur. Burada da aynı durum v ar. Bu bağlayıcılık Ortadoğu ülkeleri için var. Ben anayasayı ihlal edebilir miyim? Edemem. Ama güce sahip sistem ihlal edebilir. Çünkü ona karşı icra gücü yok. ABD’ye karşı icra gücü yok. Trump bütün hatalarına rağmen açıkça söylüyordu. ‘Uluslararası ekonomik örgütler aleyhimize çalışıyor. Paralarını ödemeyeceğim’ diyordu. Halbuki IMF’yi, Dünya Bankası’nı kuran Amerika. Ama çok dikkatli alınması gereken kararlar. Türkiye’nin koyduğu herhangi bir uluslararası hukuk kuralı hatırlıyor musunuz? Yok. O yüzden ders kitapları İngilizce. Sebebi de şu:

Kuralları kendileri koyuyor, sonra kendileri rahatsız oluyor. Çünkü onlar da uymak zorunda. Ondan sonra ne yapıyor? Doğru dürüst savaşamıyor, asimetrik savaş yapıyor. İki ülke savaşırken adamlarını göndermek, paralı özel askerlerini göndermek, silah cephane vs. vermek şöyle bir yorum oluyor: Ortak savaş yapıyorsunuz ve savaşa girmişsiniz demektir.”

Yorum yaz