Ve bunun en belirgin olduğu alan da dış politikadır. On yıllardır bu alanda iki partili bir uzlaşı olsa da ne yazık ki bu uzlaşı neredeyse her zaman yanlış yönlendirilmiştir. İster Vietnam, Afganistan ve Irak savaşları, ister dünyanın dört bir yanında demokratik hükümetlerin devrilmesi, ister Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) ve Çin ile kalıcı ticari ilişkiler gibi ekonomik önlemler olsun, bunların hepsi nihayetinde ABD'nin dünyadaki konumuna zarar vermiş, ilan ettiği değerlerin altını oymuş ve işçi sınıfı için feci sonuçlar doğurmuştur. Bugün gördüğümüz de aynı politikadır. Amerika Birleşik Devletleri İsrail ordusunu desteklemek için milyarlarca dolar harcıyor. Dünyada Filistin halkına karşı topyekûn bir savaş ve yıkım yürüten, bunun sonucunda Gazze Şeridi'nde binlerce çocuk dahil on binlerce insanın öldürülmesi ve yüz binlercesinin de açlıktan yaşamını yitirmesine yol açan Başbakan Benyamin Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetini savunan neredeyse sadece onlar var. Bu arada 'sözde Çin tehdidi' ve savunma sanayi konusundaki panik, Cumhuriyetçi ve Demokrat parti liderlerinin genellikle demokrasi ve insan haklarına saygıdan ziyade militarizm, tek bir grubun düşüncesi, açgözlülük ve şirket çıkarlarının gücü tarafından yönlendirildiği gerçeğiyle kolayca izlenebilir. Sonuç olarak, ABD sadece yoksul ülkelerden değil, sanayileşmiş dünyadaki birçok müttefikinden de giderek daha fazla izole hale geliyor.
Utanç verici hata listesi
ABD dış politikası elitlerin kontrolünde
Başkan George W. Bush Jr. yaklaşık iki milyon Amerikan askerini ve sekiz trilyon dolardan fazla parayı ‘terörizme karşı küresel mücadele’ ve Afganistan ile Irak'taki felaket savaşlarına gönderdi. Vietnam Savaşı gibi bu son savaş da düpedüz yalanlar üzerine inşa edilmişti.
‘Ukrayna’ya verilen destek savunma şirketlerinin cebini dolduruyor’
Eski adı Raytheon olan RTX Corporation, 1991'den bu yana Stinger füzelerinin fiyatını üç kat arttırdı. Bugün, Ukrayna'ya gönderildikten sonra her bir füzeyi yenilemek ABD'ye 400 bin dolara mal oluyor. Enflasyon, artan üretim maliyetleri ya da iyileştirilmiş kalite ile uzaktan yakından açıklanamayacak kadar fahiş bir fiyat artışı. Bu açgözlülük sadece ABD’li vergi mükelleflerine pahalıya mal olmakla kalmıyor, aynı zamanda Ukraynalıların da hayatlarına mal oluyor. Şirket sahipleri karlarını artırdıklarında cepheye daha az silah ulaşır. Kongre, sözleşmeleri daha yakından inceleyerek, aşırı olduğu ortaya çıkan ödemeleri iade ederek ve talih kuşu kar vergisi uygulayarak bu tür askeri spekülasyonları engellemeli. Washington, eylemleri kısa vadeli siyasi çıkarlarıyla örtüşmemesi nedeniyle Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere uluslararası örgütleri sabote etmeyi bırakmalı. Dünya için farklılıkları tartışmak ve müzakere etmek, bombalamaktan ve silahlı çatışmaya girmekten çok daha iyidir. ABD BM'yi desteklemeli, reformuna doğrudan katılmalı ve İnsan Hakları Konseyi gibi organları desteklemelidir. ABD ayrıca Washington'un uygunsuz bulduğu kararlarını eleştirmek yerine nihayet Uluslararası Ceza Mahkemesine katılmalıdır. Başkan Joe Biden ülkenin Dünya Sağlık Örgütü üyeliğini yeniden başlatarak doğru bir seçim yapmıştır. Şimdi DSÖ'ye yatırım yapmalı, salgın hastalıklara hızlı bir şekilde müdahale etme kabiliyetini güçlendirmeli ve ilaç devlerinin karları yerine dünyadaki yoksulların ve işçilerin yaşamlarına öncelik vererek uygun müdahaleler konusunda uluslararası işbirliği için çalışmalıdır.