İstanbul Sözleşmesi, 24 Kasım 2011’de TBMM tarafından onaylandı. Kanunla kabul edilen sözleşme cumhurbaşkanı kararıyla, 19 Mart 2021 gecesi tek imzayla feshedildi, fesih kararı 20 Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlandı.
Güçlü Özgan, Yeri ve Zamanı yayınında, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının yıl dönümü olduğuna değindi. Özgan, “20 Mart 2021 gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanunla kabul edilen ve uygulanan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığını belirten bir kararnameye imza attı” dedi.
Özgan şöyle devam etti:
“Aradan 3 yıl geçti ve neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor. Resmi rakamlar bu yönde. 917 kadın bu aradan geçen 3 yıllık süreç içerisinde öldürüldü. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ne ihtiyacı olmadığı yönünde yapılan açıklamalara da bakılırsa bunların uygulamaya girmediğini belirtebiliriz. Bu sözleşmenin geleneksel aile yapısını bozmayı amaçladığı söylenmişti, Türkiye’deki bir kentin adını taşıyan bu sözleşmeden çıkıldığı söylenmişti. Ama biz biliyoruz ki bu sözleşmeden çıkılmasının en önemli nedeni, siyasi pazarlıklardı.”
İstanbul Sözleşmesi nedir, maddeleri neler?
Sözleşme İstanbul'da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 121. toplantısında kabul edildi. 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca 'İstanbul Sözleşmesi' olarak biliniyor ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye 11 Mayıs 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011'de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu. Onay belgesi 14 Mart 2012 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine iletildi. Temmuz 2020 itibarıyla 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı, imzacı ülkelerin 34'ünde onaylandı.
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesi.
Sözleşme Avrupa Konseyi tarafından destekleniyor ve taraf devletleri hukuki olarak bağlıyor. Sözleşmenin dört temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili iş birliği içeren politikaların hayata geçirildi. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenleme. Tarafların sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu GREVIO tarafından izleniyor.
İstanbul Sözleşmesi, imzacı devletlerden toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde kapsayıcı hüviyette politikalar üretip uygulaması, bunu sağlamak adına daha fazla ekonomik kaynak tesis edilmesi, kadına yönelik şiddetin boyutu hakkında istatistik verilerinin toplanması ve kamuoyu ile paylaşılması, şiddeti önleyecek toplumsal zihniyet değişikliğinin yaratılması sorumluluğunu yüklüyor. Bu yükümlülükteki temel beklenti ve koşul bunun hiçbir şekilde ayrım yapılmadan tesis edilmesi yönünde. Bu kapsamda taraf devletler şiddeti önlemek için farkındalık yaratmalı, Sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarla iş birliği yapmalı (Madde 13-8). Ayrıca eğitim (Madde 14), uzman kadroların kurulması (Madde 15), önleyici müdahale ve tedavi süreçleri (Madde 16), özel sektör ve medyanın dahli (Madde 17), mağdur kişilerin hukuki yardım alma hakkı (Madde 57) ve izleme kurulu (Madde 66) mekanizmalarının sağlanması taraf devletlerin sorumluluğu altında.
Sözleşme ağırlıkla kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütse de Madde 2'de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsıyor. Buna göre sözleşme sadece kadınlara yönelik değil çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlıyor. 26. Madde bu kapsamda belirlendi ve maddeye göre taraf devletler şiddet mağduru olan çocukların haklarını korumalı ve yaşanan menfi duruma karşı yasal düzenlemeler ile psiko-sosyal danışmanlık hizmetleri sağlamalı, önleyici ve koruyucu tedbirler almalı. 37. Madde ise çocuk yaşta evliliği ve zorla evlendirilmelerin suç sayılması için yasal dayanaklar oluşturulması yükümlülüğünü belirtiyor.
12 bölüme ayrılmış 80 maddeden oluşan Sözleşme genel olarak Önleme, Koruma, Yargılama/Kovuşturma ve Bütüncül Politikalar/Destek Politikaları ilkelerini savunuyor.