Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Bakan Hakan Fidan’ın ABD ziyareti sırasında Türkiye’nin terörle mücadelesine ilişkin Washington’a net sinyaller verildiğini belirterek, “Müttefikimizin Türkiye’nin güvenliğini tehdit edenlerle işbirliği yapması bizim açımızdan kabul edilemez” açıklamasında bulundu.
Moskova Devlet Üniversitesi Küresel Politika Fakültesi’nden Doç. Dr. Aleksey Fenenko, Sputnik’e açıklamasında ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişimini yorumladı.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın bu tür açıklamalarının Ankara’nın, ABD’nin yaptıklarının bir müttefikin eylemlerine benzemediğinin bilincine varmasından kaynaklandığını söyleyen Fenenko, “Türkiye’nin, Amerikalıların kendisine karşı müttefik gibi davranmadığını fark etmemesi imkansız. Türkiye ile ABD arasındaki çelişkiler büyüyor, aslında 2003’te Amerika’nın Irak’ı işgalinden sonra büyümeye başladı. ABD o zamandan beri Kürt hareketlerine giderek daha fazla destek veriyor. Sözde ‘Irak Kürdistanı’nı’ yaratan, ona geniş özerklik veren, para ve silah pompalayanlar Amerikalılardı. Türkiye’nin Irak Kürdistanı topraklarında operasyon yapmasını engelleyen yine ABD’ydi” diye konuştu.
NATO Türkiye’nin sınırlarını korumaya yönelik operasyonları yapmasını engellerken, ABD’nin de Türkiye karşıtlarına yardım ettiğini anlatan Fenenko, “NATO kelimenin tam anlamıyla tüm cephelerde etkindi. Bir yandan Almanya, 2019’da Suriye’nin kuzeydoğusundaki Barış Pınarı Harekatı sırasında Türkiye’ye askeri teçhizat tedarikini durdurmuştu. Diğer yandan ABD eş zamanlı olarak Kürt güçlerini silah desteği vermeye devam etti. Bir yandan da Türkiye’de bölücülüğü her yola başvurarak kışkırttı” vurgusunu yaptı.
Washington ve Ankara’nın çıkarlarının yalnızca Kürt sorunu bağlamında değil, diğer alanlarda da uzaklaştığına dikkat çeken Fenenko, ABD’nin Kıbrıs konusundaki politikalarının da bunların arasında olduğunu kaydetti:
Amerika, Kıbrıs’ta da gerilimi tırmandırıyor. ABD, Kıbrıs’a silah tedarikine yönelik 30 yılı aşkın süredir uyguladığı ambargoyu kaldırmıştı. Türkiye o zamanlar bu adımı ‘müttefik ilişkilerinin ruhuna aykırı’ olarak nitelendirmişti. Yani Türkiye hem ‘Kürdistan’ hem de Kıbrıs bağlamında ABD için artık kilit bir müttefik olmadığının bilincinde.