DÜNYA

Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini değerlendiren Putin: O bölgede askerimiz yoktu, artık olacak

Rusya Devlet Başkanı Putin, gazeteci Kiselev ile çarpıcı bir röportaj gerçekleştirdi. Ukrayna krizini değerlendiren Rus lider, "İstanbul'daki müzakerelerde Ukrayna antlaşmaya imza atmıştı, Kiev'i Boris Johnson vazgeçirdi" dedi. Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya girişiyle de ilgili değerlendirmede bulunan Putin'in röportajı Sputnik'in haberinde.
Sitede oku
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gazeteci Dmitriy Kiselev'e verdiği röportajda Rusya'nın iç ve dış siyasetindeki gelişmelere dair açıklamalarda bulundu. Rus lider, Ukrayna krizine ilişkin ise özel askeri harekat başladıktan sonra Batı ülkelerinin Rusya’yı bitireceklerine inandıklarını, ama Rus halkının birliği, Rus finansal ve ekonomik sisteminin gücü ve Rus ordusunun giderek artan potansiyeli karşısında 'aciz' kaldıklarını belirtti.
Putin’in sözlerine göre, Batı elitlerinin bir kısmı Rusya gibi büyük bir ülkeyi komşu görmek istemiyor ve parçalara ayırmanın daha iyi olacağını düşünüyor. Ülke liderinin görüşüne göre Batı ülkeleri; özel askeri harekatın başlamasına sevindi. Çünkü Batılı ülkeler, yaptırımlar, Batı silahı ve Ukraynalı aşırı milliyetçilerin eliyle Rusya’yı bitirebileceklerini düşünmüştü.
Putin sözlerine şöyle devam etti:

'Batılı ülkeler 'her şeye gücü yeten ABD’ye güvenmelerine rağmen aciz kaldı'

“Rusya’yı savaş alanında stratejik yenilgiye uğratma sloganları da buradan kaynaklanıyor. Ama daha sonra bunun bu ihtimalin küçük olduğunu, sonra da tamamen mümkün olmadığını anladılar. Stratejik yenilgi yerine acizlikle karşı karşıya kaldıklarını anladılar. Dahası, her şeye gücü yeten ABD’ye güvenmelerine rağmen aciz kaldılar. Rus halkın birliği, Rus finansal ve ekonomik sistemin temel taşları ve gücü, Rus Silahlı Kuvvetlerinin giderek artan imkanları karşısında aciz kaldılar.”
'Avrupalı ülkelerin Tarihsel olarak yüzleşmek zorunda kaldıkları bu meydan okumada nasıl bir bedel ödemeye hazır oldukları' sorusunu da yanıtlayan Rus lider, Rusya'nın kendini savunamaması halinde kimsenin hesap vermeyeceğine dikkat çekerek, bunun sonuçlarının felaket olabileceğini söyledi.
“Eğer kendimizi savunamazsak kimse bizimle hesaplaşmaz. Ve bunun sonuçları Rus devleti için felaket olur” diyen Putin, Rusya ile ilgili kırmızı çizgileri olmadığını söyleyen ülkelerin, Rusya'nın da böyle bir çizgisi olmayacağını anlamaları gerektiğinin altını çizdi.
Avrupa’daki küçük devletler hakkında konuşan Putin, Rusya'nın ne olursa olsun onlara saygılı davrandığını belirtirken, aynı zamanda, “Rusya'ya yönelik politikanın sertleştirilmesi ve asker gönderilmesi gibi bazı aşırı tedbirlerin alınması” çağrısında bulunan bu küçük devletlerin, provokatif açıklamalarının sonuçlarını hissetmeyecek devletler olduğuna ve bunu anladıklarına dikkat çekti.

Alman subayların Kırım Köprüsü'ne saldırı planları yaptıkları ses kaydına değinen Putin: Fantezi kuruyorlar

Alman subayların Kırım Köprüsü'ne saldırı planları yaptıkları ses kaydına değinen Putin, Bundeswehr askerlerinin böyle bir tehditte bulunarak 'fantezi' kurduklarını ifade etti.

Rusya lideri, "Birincisi, fantezi kuruyorlar, kendilerini cesaretlendiriyorlar. İkincisi, bizi korkutmaya çalışıyorlar. Almanya'ya gelince, orada anayasal sorunlar var. Doğru söylüyorlar; eğer Taurus füzeleri onlara göre Kırım Köprüsü'nün Rus toprağı olan kısmına düşerse, bu Federal Almanya Cumhuriyeti anayasasının ihlali olur" dedi.

Almanya'da muhalefetin çok daha agresif davrandığına dikkat çeken Putin, "Nasıl bir anlaşmaya varacaklarına bakalım, biz zaten bunu dikkatle takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.

‘ABD ordusu Ukrayna’ya girerse onları müdahaleci olarak göreceğiz’

Batı ülkelerinin Ukrayna’ya ordu birliklerini gönderme olasılığını değerlendiren Putin, “ABD, asker göndermeyeceğini duyurdu. Amerikan birliklerinin Rus topraklarında ne anlama geldiğini biliyoruz, bunlar müdahaleciler. Ukrayna topraklarında olsalar bile onlara bu şekilde bakacağız. Bunu biliyorlar” dedi.

Nükleer savaşa hazır olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Putin: Ülkelerin savaşa doğru gittiğini sanmıyorum, ama yine de buna hazırız

Putin, Rusya’nın gerçekten nükleer savaşa hazır olup olmadığı sorusuna, “Askeri ve teknik açıdan elbette hazırız. Nükleer güçlerimiz sürekli savaşa hazır durumda bulunuyor” dedi.
Lakin ABD Başkanı Joe Biden’in, geleneksel siyasi okulu temsil ettiğini ve Ukrayna’ya asker göndermeyi reddetmesinin bunu doğruladığını kaydeden Putin, “Orada, Biden dışında da Rus-Amerikan ilişkileri alanında ve stratejik caydırma alanında yeterince uzman var. Bu yüzden ülkelerin savaşa doğru gittiğini sanmıyorum, ama yine de buna hazırız” dedi ve ekledi:

‘Rusya’nın nükleer üçlüsü dünyanın en moderni’

“Nükleer üçlümüz, diğer tüm ülkelerin sahip olduğundan daha modern. Aslında nükleer üçlü sadece bizde ve Amerikalılarda var. Biz bu alanda çok daha ilerideyiz. Tüm nükleer güçlerimiz çok daha modern. Füze ve başlık sayısında genel olarak eşit durumdayız, ama bizimkiler daha modern. Bunu herkes biliyor, uzmanlar biliyor.”

'Tüm nükleer unsurları geliştiriyorlar ama ABD, nükleer savaş başlatmaya hazır değil’

ABD’nin de nükleer güçlerini modernize etmeye çalıştığını belirten Putin, “Bununla ilgili planları hazır. Bunu biliyoruz. Tüm nükleer unsurları geliştiriyorlar. Biz de. Ama bence bu, onların yarın nükleer savaş başlatmaya hazır olduğu anlamına gelmiyor. Ama istiyorlarsa ne yapabiliriz? Biz hazırız" diye konuştu.

‘ABD nükleer test yaparsa biz de yaparız’

Rusya lideri, nükleer silah testleriyle ilgili bir soru üzerine şunu değerlendirmede bulundu:
“Onlar böyle bir test yaparsa biz de aynısını yapabiliriz. Bu mutlak değil. Daha buna ihtiyaç olup olmadığını düşünmek lazım. Ama bu mümkün. Bu tür testleri yasaklayan anlaşma var. ABD bu Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması’nı onaylamadı. Rusya da pariteyi korumak için onayını geri çekti. Anlaşma zaten yürürlüğe girmedi, çünkü ABD tarafından onaylanmadı, yeterli sayıda onay almadı. Yine de biz bu anlaşmaya uyuyoruz. Lakin ABD, böyle test olasılığını değerlendiriyor. Bunu nedeni şu ki, uzmanların görüşüne göre, yeni başlıklar üretilince onları sadece bilgisayarda test etmek yeterli değil, doğal haliyle de test etmek lazım. Bu yüzden ABD’nin belli çevrelerinde böyle fikirler dolaşıyor. Bunu biliyoruz. Biz de bakıyoruz.”

‘Varoluşumuz tehlikeye girerse nükleer silah kullanırız’

Putin, Ukrayna’daki çatışma bağlamında nükleer silah kullanmaya hazır olup olmadığı sorusuna şunu dedi:
“Silah, onu kullanmak için var. Kendi ilkelerimiz var. Söz konusu olan Rusya devletinin varoluşu, egemenliğimize ve bağımsızlığımıza zarar vermek ise nükleer dahil silahımızı kullanmaya hazırız. Stratejimizde her şey yazıyor, onu değiştirmedik.”

‘ABD’nin hava savunması yatırımlarını geçersiz kıldık’

Putin, Sputnik haber ajansını da çatısı altında toplayan Rus medya grubu Rossiya Segodnya’nın Genel Müdürü Kiselev'e verdiği röportajın devamında, kıtalararası hipersonik 'Avangard' füze sistemi geliştirilmesinin Rusya'yı ABD'nin füze savunma sistemine yaptığı yatırımları boşa çıkarmaya yönelttiğini vurgularken, “Burada ünlü füze savunma sistemlerinin onlara ne kadara mal olduğunu hesaplarsanız, bizim tarafımızdan geliştirilen ve hava savunmasının üstesinden gelmenin ana bileşenlerinden biri olan Avangard, kıtalararası ve menzilini planlama kabiliyetine sahip bir füze ile karşılaştırılamaz bile. Biz onların yaptığı her şeyi, yani tam anlamıyla füze savunma sistemine yaptıkların yatırımların tamamını sıfırlayarak geçersiz kıldık” ifadelerini kullandı.
ABD'nin savunma bütçesindeki en büyük deliğin yabancı ülkelerdeki askeri üslerin bakım maliyeti olduğuna dikkat çeken Rus lider, bu nedenle de ABD'nin rekor savunma bütçesine rağmen hipersonik füze teknolojisini geliştiremediğini belirtti.
Putin, ABD ile Rusya’nın savunma harcamalarıyla ilgili değerlendirmesinin devamında, “Mesele şu ki, orada (ABD ordusu) sadece maaşlar için değil, dünyanın dört bir yanındaki üslerin bakımı için de çok büyük miktarda para harcanıyor. Ve her şey orada bir kara deliğe gidiyor, sayamıyorsunuz bile. Asıl delik orada. ABD'nin savunma bütçesi 860-870 milyar dolar. Bizim harcamalarımızla kesinlikle kıyaslanamaz” diye konuştu.

Putin, Trump ile arasında geçen bir konuşmayı anlattı: Biden mı? Trump mı?

Daha önce ABD başkanlık seçimlerindeki tercihi ile ilgili sorulara ‘Biden’ yanıtını veren Putin, Kiselev ile yaptığı röportajında tercihiyle ilgili Trump ile arasında geçen bir konuşmayı paylaştı.
Donald Trump'ın ABD başkanı olduğu dönemde kendisine ‘Uykucu Joe'nun kazanmasını istiyor musun?’ diye sorduğunu hatırlatan Putin, Trump’ın o zamanki aday Joe Biden'a sempati duyduğu için kendisini azarladığını anlatan Rus lider, “Ama ilginç olan şu ki, başkanlığının son yılında, bugünün başkan adayı olan Bay Trump beni tam da Biden sempatizanı olduğum için azarladı. Bu dört yıldan daha uzun bir süre önceydi. Bir konuşmamızda bana şöyle demişti: Uyuyan Joe'nun kazanmasını mı istiyorsun? Trump, bu soruyu alışılan tarzıyla doğrudan bana yönlendirdiğinde henüz başkandı” şeklinde konuştu.
Putin, Trump’ın bu sözlerine rağmen daha sonra sürpriz bir şekilde aday olarak onu desteklediği iddiasıyla ülkesinde zulüm görmeye başladığını anımsatırken, “Bu tamamen saçmalık” diye ekledi.
Kiselev, söyleşide, Washington’un Moskova’nın ABD’deki başkanlık seçimlerine müdahale ettiği ile ilgili asılsız suçlamalarına rağmen Biden'ın 2011 yılında başkent Moskova'ya gelerek Putin'i başkanlığa adaylığını koymaması için ikna etmesini hatırlatırken, Rus lider, o dönemde yaşananları, “İşte bu tam da müdahalenin işaretidir” diye yorumladı.

'Ukrayna, seçim sürecini etkilemek için Rus bölgelerine saldırmaya çalışıyor'

Ukrayna'nın başta İHA'lar olmak üzere çeşitli araçlarla Rusya'nın bölgelerine saldırı girişimlerinde bulunmasını değerlendiren Putin, Kiev'in ana amacının Rusya'daki devlet başkanlığı seçimlerini bozmak olmasa da, seçmenlerin iradelerini sandığa normal bir şekilde yansıtmalarını engellemek olduğunu vurguladı.

Rus bölgelerine saldırıların Ukrayna'nın cephe hattındaki başarısızlıklarının gölgesinde gerçekleştiğine dikkat çeken Putin, Kiev'in bir şeyler gösterme çabası içinde olduğunu kaydetti.

'Sınır bölgelerine saldırılarda yabancı paralı askerler de vardı'

Bu bağlamda Ukrayna ordusunun dün Rusya sınırını delme girişimini anımsatan Putin, Kiev'in sınırdaki Rus bölgelerine yönelik saldırı girişimlerine yabancı paralı askerlerin de katıldığını söyledi.

Putin, dünkü girişimle ilgili olarak "Düşman, devlet sınırı hattında saldırı girişiminde bulundu, en başta da sabotaj gruplarıyla. Genelkurmay'ın son raporuna göre yabancı paralı askerler de dahil yaklaşık 300 kişilik bir gruptu" dedi.

'Ukrayna yönetimi, askerlerini resmen ölüme gönderdi'

Geçen ay özgürleştirilen Herson Bölgesi'nin Krınki köyündeki çatışma sürecini anlatan Rusya lideri, Ukrayna yönetiminin askerlerini resmen ölüme gönderdiğinin altını çizdi.

Putin, "Kendi insanlarını oraya adeta bir kıyma makinesine atar gibi atıp bıraktılar. Son zamanlarda orada kelimenin tam anlamıyla yalınayak koşuyorlardı. Oraya sürat tekneleri ve İHA'larla mühimmat atmaya çalıştılar. Peki bu nedir? Ne bu böyle? Resmen ölüme gönderdiler" diye konuştu.
Kiev'in bunu Dinyeper'in sol kıyısında bir köprübaşına sahip olduğu görüntüsü vermek ve ek maddi yardım alma şansı elde etmek için yapmış olabileceğini kaydeden Rus lider, teslim olan Ukraynalı askerlerin nasıl bir duruma düştüklerinden bihaber olduklarını anlattıklarını aktardı.

"Örneğin yeni birlikleri oraya atıyorlar ve 'sağlam bir savunmamız var, haydi devam edin, yardım edin' diyorlar. ancak sol kıyıya geçemediler bile" diye devam eden Putin, bunun kesinlikle bir trajedi olduğunu belirtti.

Putin, Macron'un çıkışı hakkında ne düşünüyor?

Son dönemde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Rusya karşıtı sert açıklamaları ve Doğu Avrupa ülkeleriyle olası ittifak kurarak Ukrayna'ya asker gönderme ihtimaliyle ilgili sözlerini de değerlendiren Putin, Macron'un Moskova'ya karşı sert tepkisinin Afrika'daki eylemlerle bağlantılı olabileceğine dikkat çekti.
Kiselev’in, 'Paris'ten gelen Rusya karşıtı açıklamaların, Rusya'nın ‘Afrika'nın kaderine müdahale etmesinin’ intikamı olup olmadığı' ile ilgili sorusunu yanıtlayan Rus lider, “Evet, bu konuda bazı kırgınlıklar olduğunu düşünüyorum. Ancak kendisi (Macron) ve ben doğrudan temas halindeyken bu konuda yeterince açık konuştuk" derken, Rusya'nın Fransa'yı oradan çıkarmadığını, Afrikalı liderlerin kendilerinin Rusya ile çalışmak istediklerini vurguladı.

‘Vampirlerin balosu sona erdi’

Putin, ‘karınlarını insan etiyle doyurmaya’ alışmış Batılı elitlerin uluslararası ilişkilerdeki adaletsiz durumu sürdürmeye çalıştıklarını ancak ‘vampirlerin balosunun' sona erdiğini anlamaları gerektiğini söyledi.
Batı’nın dünyayı köleleştirme projesi olarak adlandırılan Altın Milyar Teorisi ile hareket edenlerin yüzyıllardır Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki ülkeleri ve halkları sömürerek pratikte ‘diğer ulusları parazitleştirdiğini’ hatırlatan Rus lider, “Batılı elitlerde statükoyu, uluslararası ilişkilerdeki adaletsiz durumu sürdürmek için çok güçlü bir arzu var. Yüzyıllardır karınlarını insan etiyle, ceplerini de parayla doldurmaya alışkınlar. Ancak bu vampirlerin balosunun sona ermekte olduğunun farkına varmalılar” dedi.

Macron'un Ukrayna'ya asker gönderme ihtimaliyle ilgili sert çıkışını değerlendiren Putin: Oldukça duygusal olan bu keskin tepkisi, bazı Afrika ülkelerinde yaşananlarla da bağlantılı

Söyleşide yeniden Macron’a ve Fransa’nın Afrika’da yaşadığı nüfuz kaybına dönen Rus lider, Rusya’nın ne Afrika'ya zorla girdiğini, ne de Fransa'yı zorla oradan çıkardığını tekrarlarken, özel askeri şirket olan Wagner grubunun oradaki faaliyetlerini hatırlatarak şöyle konuştu:
“Orada sorun farklı. Wagner grubu önce Suriye'de bir dizi ekonomik proje yürüttü, ardından Afrika'daki diğer ülkelere geçti. Rusya Savunma Bakanlığı onları destekledi, ama sadece bir Rus grubu olduğu gerekçesiyle, o kadar. Biz kimseyi dışarıda bırakmadık. Sadece bazı ülkelerin Afrikalı liderleri Rus müteşebbislerle anlaştı, onlarla çalışmak istediler. Bazı açılardan Fransızlarla çalışmak istemediler. Bu bizim inisiyatifimiz bile değildi, Afrikalı dostlarımızın inisiyatifiydi. Ancak bu konuda neden rahatsız olmamız gerektiği açık değil. Eğer bağımsız bir devlet Rusya da dahil olmak üzere diğer ülkelerdeki ortaklarıyla ilişkilerini geliştirmek istiyorsa, bu anlaşılır bir tercih. Kendi sorunlarınızı görmeden birilerine kızmak muhtemelen daha kolay. Belki de Fransa Cumhurbaşkanı'nın oldukça duygusal olan bu keskin tepkisi, bazı Afrika ülkelerinde yaşananlarla da bağlantılı. Biz kimseyi Fransa'ya karşı kışkırtmıyoruz. Biz kendimize böyle görevler biçmiyoruz. Dürüst olmak gerekirse Rus devletinin böyle bir ulusal veya dış politika planı da yok. Biz onlarla sadece dostuz, hepsi bu. Bizimle ilişkilerini geliştirmek istiyorlarsa herkese kapımız açık. Bunda gücenecek bir şey de yok.”

Torunlarına nasıl bir Rusya bırakmak istiyor?

Rusya Devlet Başkanı, torunlarına nasıl bir Rusya bırakmak istediğinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
"Rusya bugün eski neslin insanları sayesinde oldukça güçlü, istikrarlı bir devlet yapısına ve ekonomiye sahip. Ruslar, onların değerlerini unutmamalı. Fakat gelecek, çocukların ve bu nedenle annelik ve çocukluk alanındaki programlardan da bahsettim. Ama bunların hepsi sadece ekonomi temelinde yapılıyor. Ekonomimizin daha teknolojik, daha modern olacağını, modern bilimsel kazanımlar, teknoloji, bilgi teknolojisi, yapay zeka, robotik, genetik gibi temeller üzerine oturacağını umuyorum. Ülkemizde tarım gelişiyor, orada da modern teknolojilere ihtiyaç var. Bunlar aktif olarak kullanılıyor ve kullanılmaya da devam edecek. Tabii ki ülkemiz, kendi güvenliğini ve savunmasını sağlama alanında da kendi kendine yetmelidir. Bütün bunları birlikte katbekat çoğaltmamız ve geleceğimizi güvence altına almamız gerekecek."

'Dünyanın kaderini ben tayin etmiyorum'

Putin'in sadece Rusya'da değil, dünyada da kilit rol oynadığını, zira milyarlarca insanın uluslararası adalet için, insan haysiyetinin, geleneksel değerlerin korunması için Rus lidere umut bağladığını belirten Kiselev, "Bu kadar büyük bir sorumluluğu hissetmek nasıl bir duygu?" sorusunu yöneltti.

Putin, "Ben sadece Rusya'nın çıkarları için, halkımızın çıkarları için çalışıyorum. Kendimi bir şekilde dünyanın kaderini tayin eden bir karar verici gibi hissetmiyorum, böyle bir şey yok. İnanın, yakınından bile geçmiyorum. Ben sadece Rusya'ya karşı ve Rusya'yı anavatanı olarak gören halkımıza karşı görevimi yerine getiriyorum" yanıtını verdi.

'Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya neden girdiğini anlamıyorum'

Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya girişinin anlamsız bir adım olduğunu söyleyen Rusya lideri, iki ülkenin İttifak'a katılımını şu sözlerle yorumladı:
"Bunu neden yaptılar? Bence tamamen siyasi nedenlere dayanarak, muhtemelen gerçekten bir Batı kulübüne üye olmak, bir tür şemsiye altında yer almak istediler. Buna neden ihtiyaçları var? Açıkçası anlamıyorum. Bu, kendi ulusal çıkarlarının güvence altına alınması açısından kesinlikle anlamsız bir adım."

'Artık o bölgelerde birliklerimiz ve imha silahlarımız olacak'

Bununla beraber kararın söz konusu iki ülkeye ait olduğunu belirten Putin, "Fakat o bölgelerde askerlerimiz yoktu, artık olacak. İmha sistemlerimiz yoktu, artık olacak. Neden yani neden? Ekonomik ilişkilerimiz çok iyiydi. Bizim pazarımızı kullanıyorlardı, biz onlardan birçok şey alıyorduk. Bunda ne kötülük var? Şimdiyse durum değişiyor. Onlara ve birçok ürünlerine diğer pazarlarda ihtiyaç duyulmuyor. Bizimkiler yeterli miktarda ürün alamıyor. Anlamıyorum" ifadelerini kullandı.

İstanbul'daki müzakere süreci devam eder mi?

Kiselev’in “Amerikalılar müzakerelerden, stratejik istikrardan bahsediyor gibi görünüyorlar ama aynı zamanda Rusya'yı stratejik bir yenilgiye uğratmaları gerektiğini beyan ediyorlar. Bizim pozisyonumuz müzakerelere açık olduğumuz yönünde olsa da aynı zamanda nazik jestlerin zamanı geçti. Yani müzakere olmayacak mı?” sorusunu yanıtlayan Putin, “Biz hiçbir zaman müzakereyi reddetmedik” ifadelerini kullanırken, bu tutumunu şu şekilde açıkladı:

“Açıklamaya çalışacağım. İstanbul'daki müzakerelerde Ukrayna tarafı ile bir antlaşma taslağı ortaya çıkardık. Ve bu antlaşmanın özeti karşı tarafın müzakere grubunun başkanı Sayın Arahamiya (Ukraynalı politikacı David Arahamiya) tarafından imzalandı. Bunu o yaptı, altında onun imzası var. Burada, Kremlin arşivlerinde var. Ancak daha sonra, Sayın Arahamiya'nın kendisinin de dünyaya açıkça söylediği gibi, gazetecilerle, hatta yabancı gazetecilerle yapılan bir toplantıda, eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın gelip onları bu anlaşmayı imzalamaktan vazgeçirdiği biliniyor. Amaç ise Rusya'nın savaş alanında mağlup edilmesi gerektiğiydi. Müzakereler için hazır mıyız? Evet, hazırız ama sadece müzakerelere hazırız, sahada gelişen gerçeklere dayalı müzakerelere. Bu ilk husus. İkincisi, bize birçok kez söz verildi, NATO'nun Doğu'ya genişletilmeyeceği sözü verildi. Gelin bu tarihi bir kenara bırakalım. Ukrayna'daki iç çatışmanın barışçıl bir şekilde, siyasi olarak çözüleceğine dair de söz verdiler. Hatırladığımız üzere Polonya, Almanya ve Fransa'dan üç dışişleri bakanı Kiev'e gelmişti. Bu anlaşmaların garantörü olacaklarına dair söz verdiler. Bir gün sonra darbe oldu. Minsk anlaşmalarını yerine getireceklerine dair söz verdiler ve daha sonra bu sözleri yerine getirmeyeceklerini, sadece Kiev’deki rejimi silahlandırmak için ara verdiklerini kamuoyuna açıkladılar. Bize pek çok şey vaat edildi, dolayısıyla artık vaatler tek başına yeterli değil. Sadece cephaneleri tükeniyor diye şimdi müzakere etmek bizim açımızdan gülünç. Bununla birlikte, ciddi bir görüşmeye hazırız ve tüm çatışmaları ve hatta bu çatışmayı barışçıl yollarla çözmek istiyoruz."

Putin, olası müzakerelerin düşmanın yeniden silahlanmak için istediği bir duraklama değil, Rusya’nın güvenliğini garanti altına alan ciddi bir görüşme olduğunu anlamaları gerektiğinin altını çizerken, “Tartışılmakta olan çeşitli seçenekleri biliyoruz. Bize, zamanın geldiğine ikna etmek için gösterilecek havuçları da biliyoruz. Ancak tüm anlaşmazlıkları ve bu anlaşmazlığı, bu çatışmayı barışçıl yollarla çözmek istiyoruz. Buna hazırız. Bunu yapmak istiyoruz. Ancak bu, karşı taraf için güvenlik içeren ciddi bir görüşme olmalı. Bu durumda biz öncelikle Rusya'nın güvenliği ile ilgileniyoruz. Bu doğrultuda hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Batı'yla garantiler içeren anlaşma imzalama olasılığı hakkında: 'Boş vaatlere artık kesinlikle inanmayacağız'

Kiselev, ABD'lilerin 90'lı yıllarda 'Soğuk Savaş zaferini' kendilerine madalya takarak kutladıklarını ve müteakip yılların 'büyük yalanla dolu' yıllar olduğunu anımsatarak "Sonunda bizimle dürüst bir anlaşmaya imzalayacaklarını, bunu yerine getireceklerini ve hatta bizim için garantiler vereceklerini nasıl umabiliriz? Onlarla nasıl bir arada olacağız? Bunun mümkün olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?" diye sordu.

Rusya lideri, "Bunu söylemek istemem ancak kimseye güvenmiyorum. Fakat garantilere ihtiyacımız var ve garantiler ayrıntılı olarak tanımlanmalı, bize uygun, inanacağımız garantiler olmalıdır. Bahsettiğimiz şey bu. Ancak şimdi bunun ne olabileceği hakkında kamuoyu önünde konuşmak için muhtemelen erken. Lakin boş vaatlere artık kesinlikle inanmayacağız" yanıtını verdi.

'Rusya yolundan dönmeyecek'

Devlet Başkanı Putin, Rusya'nın stratejik kalkınma yolunda olduğunun da çizerek bu yoldan dönmeyeceklerini vurguladı.

Rus toplumuna kendilerini ifade etme fırsatı vermelerinin çok iyi olduğunu söyleyen Putin, "İnsanların bunu uzun süredir beklediği hissiyatına sahibim. Yani sıradan insanlara ülkenin, devletin ihtiyacı var ve ülkenin kaderi onların ellerinde. Mevcut durumda güvenlik alanındaki temel sorunların çözümünde Anavatana içten bağlı olma hissi, kendini önemli görme hissi. Rusların ve Rusya'nın diğer halklarının bu gücünü yüzeye çıkaran şey de bu" diye ekledi.

‘Ukrayna’da kitle imha silahı kullanmaya ihtiyacımız bile yok’

Kiselev’in, “Geçen yıl Harkov ve Herson ile bağlantılı olarak cephedeki zor anlarda taktik nükleer silah kullanımı hakkında herhangi bir düşünceniz oldu mu?” sorusunu da yanıtlayan Rus lider, oradaki durumun Ukrayna ordusu için trajedi olduğunu söylerken, Rusya’nın kitle imha silahlarını kullanmasına gerek bile olmadığını vurguladı.
Putin, geçtiğimiz yıl komutanlarının önerisi üzerine Rus birliklerini Herson'dan çekmeye karar verdiklerini hatırlatırken, bu hamlenin cephenin dağıldığı anlamına gelmediğini, sadece gereksiz kayıplara yol açmamak için yapıldığını söyledi.
Muharebe operasyonları koşullarında, Dinyeper Nehri’nin sağ yakasında bulunan birliklerin sol yakaya taşınmasına karar verildiğini kaydeden Rus lider, Kiev rejiminin Rus ordusunun savunma hattını geçemeyeceğini bilmesine rağmen kendi halkını ateşe atarak kesin ölüme gönderdiğini aktardı.
Putin, “Kiev’deki yöneticiler, Ukrayna askerlerini ölüme gönderme kararını muhtemelen siyasi mülahazalara dayanarak, savunmamızı aşmak için bir şansları olduğunu, sol yakada bir köprübaşına sahip oldukları gerçeğine atıfta bulunarak ek para alma şansları olduğunu düşünerek alıyor” ifadesini kullanırken, geçilmesi imkansız savunma hatlarına gerçeklikten uzak kararlarla ölüme gönderilen Ukraynalı askerlerin durumunun trajedi olduğunu, Rusya’nın kitle imha silahları kullanmasına gerek olmadığını söyledi.
Öte yandan silahların kullanılmak için var olduğunu dışlamayan Rus lider, ifadesini, “Bizim kendi prensiplerimiz var. Bu ilkelere göre Rus devletinin varlığı söz konusu olduğunda, egemenliğimize ve bağımsızlığımıza zarar verilmesi söz konusu olduğunda, bahsettiğiniz silahlar da dahil olmak üzere her türlü silahı kullanmaya hazırız. Stratejimizde herşey açıklanmıştır. Bunu değiştirmedik” sözleriyle sonlandırdı.
DÜNYA
Putin: Rusya’nın düşmandan çok dostu var
Yorum yaz