YAŞAM

Depremin üzerinden 13 ay geçti: Hatay’da hayat normale dönüyor mu?

Depremin üzerinde geçen süreçte Hatay, eski günlerinden çok uzakta. Hatay’da yıkıntıların arasında yaşam devam ediyor. Eskiyi özleyen Hataylılar ise o günlere dönmek için çaba sarf ediyor.
Sitede oku
Hatay'da Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre 89 bin 25 bina kullanılamaz hale geldi, 13 bin 517 bina yıkıldı. Resmi rakamlara göre 23 bin 65 kişi yaşamını yitirdi. Deprem öncesinde yoğun insan kalabalıklarının olduğu şehir merkezi karanlığa gömüldü. Hatay'ın simgesi meclis binası yıkıldı. Şehrin en kalabalık noktası olan Köprübaşı’na kimse uğramaz oldu. Şehre dışarıdan gelenlerin alışveriş yapmak için uğradığı Uzun Çarşı’da da eski hareketli günlerden eser kalmadı. Şehirde kalanlar o eski günlerin özlemi ile yaralarını sarmaya çalışıyor.

‘Şehre ışık olmak istedik’

Köprübaşı bölgesinde karanlığın içinde yana bir ateş görünüyor. Hatay'ın eski günlerinde burada kurulan salep tezgahı yeniden kurulmuş. 10 yıldır bu bölgede tezgah açan Mustafa Babacan’ın depremde yaşamını yitirmesi üzerine yeğeni Hayrettin Ünsaldı dört ay önce tezgahı yeniden kurarak salep satmaya başladı. Ünsaldı deprem sonrasındaki bölgedeki değişimi şöyle anlattı:
“Deprem resmen miladımız oldu. Hayat bizim için depremden önce, depremden sonra. Depremden sonra insanların gelip, gittiği bir bölge kalmadı. Buralarda bir ışık yoktu. Biz en azından bir ışık olalım diye geldik, depremden sonra yeniden tezgah açtık. 10 yıldan beri burada salep satıyorduk. Allah rahmet eylesin dayım Mustafa Babacan burada duruyordu. Onu depremde kaybettik. Biz tekrardan insanlara ışık olmak için burayı açtık. Ama ne eski hevesler var, ne eski insanlar var, ne de eski ortam var.”
Eski günleri tekrar hatırlamak isteyen Hataylılar aileleri ile buraya gelerek salep içiyor. Tezgahın yanı başında yakılan sobalarda deprem öncesindeki güzel güzel günler hatırlanıyor. Ateş başında söylenen şarkılar ise hep hüzünlü.

‘Biz Hatay’dan başka yerde yaşayamıyoruz’

Şehrin simgelerinde Uzun Çarşı’da simit tezgahı açan Fatma Kaymakçı ise depremden sonra Muğla’ya gitmiş. Kaymakçı Muğla’dan depremden önceki Hatay'ın özlemi ile geri dönmüş. ‘Hatay’dan başka bir yerde yaşayamayız’ diyen Kaymakçı depremden sonra geçen 13 ayda yaşananları şöyle anlattı:
“Depremden sonra her şey altüst oldu. Bizim çok güzel bir hayatımız varmış. Biz bunun sonradan farkına vardık. Çok güzel bir memleketimiz vardı. Şu anda her şey sarpa sardı. İstediğin hiçbir şeyi bulamıyorsun. Hayat şartları çok zor. Bütün insanlarımız perişan. Evsizlik var, işsizlik var. Çarşıda insanlar yaşamaya çalışıyor. Buradaki herkes kendi imkanları ile dükkanlarını açıp ekmeklerini kazanmaya bakıyorlar. Herkes memleketimize sahip çıkıp bu Hatay’ı kalkındırmaya çalışıyor. Biz başka yerde yaşayamıyoruz. Başka memlekette olmuyor. Buranın atmosferi çok farklı. Bunu gidince anladık biz”

‘Yıkımları gördükçe moralimizi bozuluyor’

Uzun Çarşı'nın en eski esnaflarından ve zanaatkârlarından biri olan 78 yaşındaki Mustafa Gürler depremde oğlunu, gelini ve torunlarını kaybetti. Gürler her gün dükkanını açarak hayata tutunmaya çalışıyor. Gürler şehirdeki yıkımların sonra ermesini istiyor.
“Ben bu mesleğin son temsilcisiyim. Tenekeden 130 parça ürün yapıyorum. Bu meslekte 68 senemi tamamladım. Depremde oğlum, torunum, gelinim hepsi gitti. Benim evim tek katlı olduğu için eşimle ben kurtulduk. Depremde bir afet yaşadık. Antakya hala kalkınamadı. İstiyoruz ki şu yıkımları görmeyelim. Gördükçe insanın morali bozuluyor. Yapıl olsa oh dersin.”
Yorum yaz