TÜRKİYE

Mardin'de bulunan Boncuklu Tarla'da 'piercing' keşfi: 'Sosyal statü göstergesiydi'

Arkeologlar, Mardin'in Dargeçit ilçesinin Ilısu Mahallesi'ndeki Boncuklu Tarla'da tarih öncesi yüz piercingleri ile bunları takan insanların bedenleri arasında bağlantı kuran kanıtlar ortaya çıkardı.
Sitede oku
Piercing olarak da takıldığı düşünülen küpe benzeri nesneler de dahil olmak üzere kişisel süslemeler, Güneybatı Asya'da birçok yerde Neolitik veya Geç Taş Devri insanları arasında 12 bin yıl öncesine kadar uzanan kanıtlarla belgelenmişti.
Ancak doğrudan piercing veya labret olarak yorumlanan nesnelerin hiçbiri daha önce takılmış olabilecekleri vücut kısımlarıyla doğrudan ilişkilendirilmemişti.
Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan ve arkeolojik sit alanı olan Boncuklu Tarla'da yapılan kazılarda, labret süslemelerinin mezar sakinlerinin kulaklarının ve ağızlarının yakınında bulunduğu mezarları ortaya çıkarıldı.
Araştırmacıların Antiquity dergisinde yayımladıkları raporda, Güneybatı Asya'daki Neolitik insanlarda yüz piercingleri ilk kez doğrudan deldikleri vücut parçalarıyla ilişkilendirilerek bu uygulamanın erken Neolitik dönemde de yaygın olduğu doğrulandı.
Boncuklu Tarla'da yeni tanımlanan süs eşyaları sadece yetişkinlerin kalıntılarının yakınında ortaya çıkarılırken araştırmada, bu tür süslemelerin çocuklar tarafından takılmadığını ve bu piercinglerin edinilmesinin sosyal gruplar içinde reşit olma ritüellerine işaret etmiş olabileceğini ortaya kondu.
İtalya'daki Roma Sapienza Üniversitesi'nde Doçent olan fakat çalışmada yer almayan Arkeolog Dusan Boric, Neolitik Çağ'da reşit olma ritüellerine dair başka tür kanıtlar da bulunduğunu, örneğin cesedin belirli eserlerle birlikte gömüldüğünü ya da ölünün belirli bir yaş grubu için öngörülen belirli yerlere yerleştirildiğini söyleyerek, "Ancak bunun kadar ikna edici başka bir örnek düşünemiyorum" dedi.

'Bulunan eşya sayısı çok yüksek'

Avcı-toplayıcılar, Boncuklu Tarla'da MÖ 10 bin 300'den MÖ 7 bin 100'e kadar yaşamış, insanlar göçebe yaşam tarzından uzaklaşmaya ve yerleşim yerleri kurmaya başlamışlardı.
Çalışmanın yazarlarından ve Ankara Üniversitesi'nde görev yapan Arkeolog Doçent Emma Louise Baysal, ilk kez 2012 yılında kazılan alanda Neolitik döneme ait çok sayıda süs eşyası bulunduğunu ve bugüne kadar yaklaşık 100 bin dekoratif eserin ortaya çıkarıldığını ifade etti.
Baysal açıklamasında, "Süs eşyası miktarı inanılmaz boyutlarda. Burası süslenmeye bayılan insanların bulunduğu bir alan, diğer tüm alanlardan daha fazla. Yığınla boncukları vardı ve boncuklardan kolyeler, bilezikler, hayvan şekilli kolyeler ve giysilere dikilebilecek süslemeler de dahil olmak üzere karmaşık şeyler yapıyorlardı" dedi.
Ayrıca kulak ve dudak piercingleri için de süs eşyaları yapıldığı belirtilen araştırmada, Amazon ve Afrika'daki bazı kültürlerde hala takılan labretlerin yuvarlak, dikdörtgen ve disk şeklinde olmak üzere çeşitli biçimlerde olduğu ifade edildi.
Bilim insanları Boncuklu Tarla mezarlarında bulunan 85 nesneyi çakmaktaşı, kireçtaşı, bakır ve obsidyen gibi malzemelerden yapılmış; piercinglere takılan süs eşyaları olarak tanımladı.
Labretlerin bazılarının, muhtemelen kemirgenler tarafından mezarlardaki orijinal yerlerinden çıkarıldığı ancak yine de insan kalıntılarının baş ve boyun bölgesine yakın olduğu belirtilirken, çalışmanın yazarları, diğer parçaların hala 'kafatasının üst veya alt yüzeyinde ya da alt çenenin altında yer aldığını' tespit ettiklerini vurguladı.
Arkeolog Boric, bilim insanlarının uzun zamandır labret adı verilen Neolitik nesnelerin 'özellikle ağız veya kulakla ilişkili olarak' piercing olarak kullanıldığını düşündüklerini dile getirerek, "Ancak şimdi elimizde Boncuklu Tarla'dan, burada ve büyük olasılıkla geniş ölçüde eşzamanlı diğer alanlarda bu tür nesnelerin gerçekten de gömülerde bulundukları ve muhtemelen yaşamda da aynı şekilde takıldıkları için vücudun bu kısımlarıyla ilişkili olduğuna dair inkar edilemez ve sağlam bağlamsal kanıtlar var" dedi.

'Sosyal statü göstergesi'

Araştırmacılar, çocukların kolye ve boncuklarla gömülmesine rağmen hiçbirinin baş, boyun veya göğüslerinin yakınında kulak süsleri veya labretleri olmadığını, bunun da yüz piercinglerinin yetişkinlere ayrıldığını gösterdiği sonucuna vardıklarını ortaya koydu.
Baysal, bulguların önemi ise şu cümlelerle dile getirdi:
Bugün yaptığımız şeylerin, yani vücut piercingleri kullanmanın, binlerce yıl önce ilk köylere yerleşmeye başladıkları bir dönemde tarih öncesi atalarımızdan bazılarına kadar izlenebilmesidir.
Baysal, "Bu muhtemelen yetişkin olmakla ilişkili bir şey. Belki de yaşla ilişkili bir tür sosyal statü ya da toplumdaki belirli bir rol" açıklamasında bulunarak, tarih öncesi insanların kendilerini birbirlerine ve dış gruplara nasıl sunduklarını bir araya getirmeye çalışan arkeologlar için piercing ve diğer vücut süsleme türlerinin, 'yazı icat edilene ve insanlar kendilerini doğrudan ifade edene kadar, bu dönemlerin insanları hakkında sahip olduğumuz en iyi bilgi kaynağı olduğunu' vurguladı.
"Küpe taktığınızda, taktığınız küpeleri göremezsiniz. Bunu kendiniz için yapmıyorsunuz, çünkü onları göremiyorsunuz. Kendinizi diğer insanlara nasıl yansıttığınız için yapıyorsunuz. Ve bunun binlerce yıldır değiştiğini sanmıyorum" diyen Baysal, bu hususun geçmişteki insanlarla özdeşleşebilmemizin ve 'Aslında onlar da bizim gibi' diye düşünebilmemizin bir yolu olduğunu dile getirdi.
Baysal bir açıklamasında "Neolitik dönemde küpe benzeri eserler olduğunu biliyorduk, bunlar pek çok yerleşimde bulundu. Ancak geç Neolitik dönemden önce bunların insan vücudunda kullanıldığını doğrulayan yerinde buluntular yoktu" diyerek "Bunları kullanan insanların iskeletleri üzerinde orijinal bağlamlarında kaydedilen en eski örnekler olduğunu düşünüyoruz. Labret kullanımına dair daha önce başka yerleşimlerden dolaylı kanıtlarımız var; ancak bunlar doğrudan iskeletlerdeki süslemelerden değil, dişlerdeki aşınmadan kaynaklanıyor" sözlerini kaydetti.
MULTİMEDYA
Alper Gezeravcı uzaydan çektiği Kuzey Kıbrıs fotoğraflarını paylaştı
Yorum yaz