Carlson, televizyon sunucusu Chris Cuomo ile yaptığı röportajda, Kırım’da yapılan referandumu anımsatırken, “Bu referandumda, Kırım'ın Rusça konuşan nüfusunun yüzde 90 gibi büyük bir çoğunluğuna 2014 darbesinden sonra Ukrayna 'nın bir parçası mı yoksa Rusya'nın bir parçası mı olmak istedikleri soruldu. Ve onlar ‘Rusya’ yanıtını verdi. Bunun demokratik bir süreç olduğunu söyleyebilirim” dedi.
‘ABD'nin Rusya karşıtı yaptırımları dünya düzeninin kuralları ile çelişiyor’
Tucker Carlson, ABD'nin Rusya karşıtı yaptırımlarının ‘kurallara dayalı dünya düzeni’ kavramıyla da çeliştiğine vurgu yaparken, “Bu, kurallara dayalı bir düzen değil, ABD hükümetinin dolar ve yaptırım rejimlerini kullanarak izlediği en sert politika” ifadesini kullandı.
ABD’li gazeteci, Rusya 'nın SWIFT sisteminden dışlanmasına ve Rus iş insanlarının mal varlıklarına el konulmasına karşı çıktığını belirtirken, Washington 'un Rusya'ya karşı aldığı önlemlerin, diğerlerinin varlıklarını ABD'de tutma ve doları kullanma konusunda iki kez düşünmesine neden olacağının altını çizdi.
Kırım, Ukrayna'daki darbenin ardından Mart 2014'te yapılan referandumla Rusya'ya bağlı bir bölge haline gelmiş, yapılan referandumda bölgedeki seçmenlerin yüzde 96.77'si ve Sivastopol 'daki seçmenlerin yüzde 95.6'sı Rusya'nın bir parçası olmak istediklerini dile getirmişti.
Ukrayna Kırım'ı hala geçici olarak işgal edilmiş toprakları olarak görürken, birçok Batılı ülke bu konuda Kiev 'i destekliyor.
Rus yönetimi ise Kırım halkının uluslararası hukuka ve BM Şartı'na tamamen uygun olarak demokratik bir şekilde Rusya ile yeniden birleşme lehinde oy kullandığını defalarca ifade ederken, tartışmalara yanıt veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım meselesinin “kesin olarak kapandığını” söylemişti.