YENİ ŞEYLER REHBERİ

Alper Gezeravcı'nın uzayda aldığı kan örneklerinin son durumu

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğr. Üyesi, Transgenik Hücre Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (TRGENMER) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, ilk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın yaptığı 13 deneyden biri olan MESSAGE hakkındaki detayları paylaştı.
Sitede oku
Mikroyerçekimi İlişkili Genetik Bilim Misyonu (MESSAGE) deneyinin sorumlusu Dr. Öğretim Üyesi Cihan Taştan, projeye Azerbaycan’ın ve Alper Gezeravcı’ya eşlik eden diğer iki astronotun da katıldığını belirtti:

“Uzaya gitmeden önce başlayan deneylerimizin ilk kısmı, uzaydaki örneklerimizle birlikte tamamlanmış oldu. Geçtiğimiz hafta, NASA’dan bize tüm örneklerimiz geldi. Tabii bu örnekleri toplayabilmek için NASA’da çeşitli değerlendirmelerden ve kurullardan geçtikten sonra, hem Azerbaycan hem de diğer iki astronot çalışmalarımıza katılma beyanında bulundu. Toplamda üç astronotla aslında Türkiye’nin uluslararası uzay misyonuna dönmüş oldu. Böylelikle üç farklı astronotumuzun farklı zamanlarda, farklı şartlar altında kan örneklerini topladık. Tabii örneklerin buraya kadar gelebilmesi için hem Uluslararası Uzay İstasyonu’nda, hem Houston NASA’da hem de Transatlantik transferinde özel koşullar altında saklanması, bozulmadan taşınması gerekiyordu. Alper Bey dünyaya gelmesiyle beraber iki gün içinde Türkiye’ye döndü ama örneklerin bize ulaşması iki hafta sürdü. Tüm şartlar göz önüne alınarak iki hafta içerisinde uygun şartlarda örneklerimizi teslim aldık ve analizlerimize başladık.”

Dr. Taştan, ikinci Türk astronot Tuva Cihangir Atasver’den de örnekler alınacağını açıkladı:
“Özellikle uzayın etkilerini anlayabilmemiz için önce dünyadaki ilgili kişilerden ve kendi belirlediğimiz sağlıklı donörlerden analizler yaptık. Böylelikle uzaydaki örneklerle arasındaki farkı tespit edebilecektik. Tabii bir de Alper Bey’in uzaya çıkış anına kadar, özellikle Dragon mekiğinin de etkisi olacaktı. Aslında Alper Gezeravcı’nın uzay istasyonu çalışmasına bakarsak, toplamda dört gün boyunca Dragon kapsülü ile Uluslararası Uzay İstasyonu’na gitti. İstasyonda 18 gün kaldı. Toplam 22 gün geçirdi. Bu etkileri birbirinden arındırabilmemiz gerekiyor. Gelecek haziran ayı gibi ikinci astronotumuz Tuva Cihangir Bey de yörüngealtı uçuşu yapacak. Dolayısıyla toparlayacağımız bütün canlı örneklerin analizlerinden; hem dünyada, hem uzaya çıkış anında hem de uzayda olmak üzere aslında dünyada hiç yapılamayan bir çalışmanın sonuçlarını ortaya çıkarmış olacağız.”
Deneyin sonucunun uzay misyonları yanı sıra kanser tedavisi araştırmalarında da kullanılacağını vurgulayan Dr. Cihan Taştan, şunları söyledi:

“Evet aslında ilk hedefimiz kanserdi. Biz, kanser-imunoterapi alanında Türk tıp tarihindeki ilk genetik tedavileri başlatan ekiplerden biriyiz. Bu kapsamda uzayın etkisini araştırabilmek için oradan alacağımız genetik mesajları keşfedip, Nobel ödülü kazanmış bir CRISPR gen mühendisliği sistemimizde inceleyeceğiz. Bu sistemle beraber ‘asker hücreleri’ olarak bilinen T hücrelere, yani hastalıkları yenmemizi sağlayan hücrelere uzaydaki bu mesajları yükleyerek, kanseri uzay ortamında daha iyi yenip yenemeyeceğimizi araştırmış olacağız. Bu hem dünyadaki yeni kanser tedavilerinin anlaşılmasında hem de gelecekteki uzay misyonlarında astronotların genetik faktörlere göre seçilip seçilemeyeceği konusunda rehber niteliğinde olacak bu çalışma.”

Diğer astronotların katılımıyla projenin gen havuzunun genişlediğinin altını çizen Dr. Taştan, sadece kanser araştırmalarında değil, tıptaki diğer önemli alanlarda da çalışmalar yapılabileceğini kaydetti:
“Bilim misyonumuzu geliştirirken bize yapılan ilk eleştirilerden birisi sadece Türk genetik havuzunu kullanacak olmamızdı. Fakat diğer iki astronotun da katılımıyla toplam üç ülkeden genetik havuzla birlikte uluslararası bir çalışmaya dönüştü. Nisan ayının sonu gibi öncül raporumuzu yayınlayacağız. Sadece kanser özelinde bakmıyoruz. Yirmiye yakın ekip çalışıyor. Anksiyete, major depresif bozukluk, yaşlanma, anti aging, uyku düzeni vb. astronotlarımızın kanından elde edeceğimiz psikolojik, nörolojik vs. dalda bulguyu araştırma ihtimalimiz var. Dolayısıyla birçok genetik faktörün sırlarını anlamaya çalışacağız.”
Yorum yaz