“Mantolama için bir kalınlık gerekiyor. Bu kalınlığı şöyle özetleyebilirim: Erzurum’a gidip -15 derece soğuğa çıkınca, bir tişörtle ne kadar dayabilirsiniz? Tişört üstüne polarla ne kadar dayanabilirsiniz? Ama böyle onların üstüne termal mont giyerseniz ne kadar dışarıda kalabilirsiniz? Mantolama tarafını bu örnekle açıklayabilirim. Bizim ülke olarak yalıtım kalınlığını artırmak gibi bir mecburiyetimiz söz konusu. Benzer iklim kuşaklarına bakalım. Antalya’da üç santimlik mantolama yapıyoruz, aynı kuşaktaki Atina’da bu kalınlık 7-8 santimi buluyor. İstanbul’da 4-5 santime tamam diyoruz, Madrid’de 12 santim mantolama yapılıyor. Bu kalınlıkları iki misli artırdığımızda, ödeyeceğimiz parayı iki kat artırmıyoruz. Aslında birçok şeyi ödüyoruz. İşçiliği, malzemelerin parasını, ekipmanları ödüyoruz. Kalınlığı iki misli artırınca aynı şekilde enerji tasarrufunu da iki kat arttırmak mümkün. Enerji ithalatını azaltıyoruz bu yolla. Bugün ülke ithalatının dörtte birini enerjiden yapıyoruz. Eneji tüketiminin dörtte üçü ithal ediliyor. Bu rakam, milyarlarca dolara tekabül ediyor. Ve bu kadar büyük bir enerji ithalatına ve tüketimine rağmen hala ısınamıyoruz. TÜİK verilerine göre Türkiye’de insanların üçte biri ısınma problemi yaşıyor ciddi oranda. Bu çok korkunç bir rakam. Bunu önlememiz için almamız gereken en önemli önlemlerin başında mantolama geliyor.”