Londra, Ukrayna ordusunun ihtiyaçları için yaklaşık 2.5 milyar sterlin, Ottawa da en az 2 milyar dolar harcamayı planlıyor. Hiçbir ülke Kiev'e, söz konusu anlaşmalar imzalanmadan önce bile bundan daha fazlasını vaat etmedi.
2014 Şubat’ta Almanya, Fransa ve Polonya, Ukrayna’nın meşru Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ve muhalefeti arasındaki anlaşmaya garantör olmalarına rağmen hayata geçirilmesi için hiçbir şey yapmadı. Almanya ve Fransa, 2015 Şubat’ta Minsk Anlaşması için garantör oldu. Bu anlaşma BM Güvenlik Konseyi kararıyla onaylandı. Ama bu ülkeler, Kiev’le beraber bu anlaşmayı gömerek niyetlerinin ne kadar samimi olduğu konusunda tüm dünyayı yanılttılar. Bugün Batılılar yine üzerine garantiler ve ağır yükümlülükler alma konusunda acele etmiyor, sadece tek bir amaç güdüyorlar, o da Ukrayna’yı hiçbir hakkı olmayan sömürgeye dönüştürmek ve onu Rusya’ya karşı bir araç olarak kullanmak.
‘Almanya ve Fransa ile ilişkiler dipte’
“Mevcut aşamada bu ilişkileri daha da kötüleştirecek hiçbir şey yok. Zaten emsali görülmemiş şekilde en alt düzeydeler. Eski partnerler, nesiller boyunca biriktirilen büyük ve karşılıklı yarara dayalı ikili işbirliğinin devasa bagajını tarihin avlusuna bıraktı. Bu bizim seçimimiz değil. İki yıldır NATO ülkelerinin, ki aralarında en aktif rolü Almanya ve Fransa oynuyor, Ukrayna’yı modern ölümcül sistemlerle pompaladığını, askerlerini eğittiğini, onlara istihbarat sağladığını, böylece savaşın daha da tırmanmasına yardımcı olduğunu görüyoruz. Tüm bunlar onları Kiev rejiminin doğrudan suç ortağı yapıyor. Bu ülkelerin elitleri, Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratma hayaliyle kendilerini avutuyorlar, Ukrayna krizinin çözümü için tek temelin ültimatom şeklinde olan ve bizim için kabul edilemez olan Vladimir Zelenskiy’in formülünü görüyorlar. Bu bağlamda, imzalanan yeni anlaşmalar, sembolik de olsa Batı’nın Rusya’yla hibrit savaştaki yeni bir hamledir, ülkemizle uzun vadeli çatışmayı amaçladığını ve çatışmaya siyasi ve diplomatik çözüm arama yolundan gitmek istemediklerini doğruluyor.