Sputnik’e konuşan Sanders-Zakre, Geçtiğimiz iki yıl boyunca uluslararası toplumun geniş çapta kınanan nükleer tırmanışla ilgili retorik ve tehlikeli davranışlarda bir artışa tanık olduğunu vurgularken, “Bu tür tırmanışlar kazara ya da kasıtlı nükleer çatışma riskini arttırmaktadır. Nükleer silaha sahip tüm ülkeler ve müttefikleri, kısa vadeli söylem ve eylemlerinde dikkatli davranmalı ve nükleer cephaneliklerini ortadan kaldırmalı. Bu, nükleer gerilimi önlemenin tek güvenilir yolu” ifadelerini kullandı.
Günümüzde, nükleer silaha sahip tüm ülkelerin yeni ve daha tehlikeli nükleer silahlar geliştirdiği ve bazılarının etkin çatışmalara dahil olduğu için nükleer savaş riskinin çok yüksek olduğunu dile getiren Sanders-Zakre, sözlerini şöyle sürdürdü:
Nükleer gerilimi kalıcı olarak durdurmanın ve nükleer savaşı önlemenin tek garantili yolu nükleer silahları ortadan kaldırmaktır. Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması, nükleer silahların ortadan kaldırılmasına yönelik doğrulanabilir bir yol sağlayan ve Birleşmiş Milletler üyelerinin neredeyse yarısının kabul ettiği tek çok taraflı belge. Nükleer silahların ortadan kaldırılması için tüm ülkeler bu anlaşmaya katılmalı.
Daha önce Rusya’nın BM Cenevre Ofisi Daimi Temsilcisi Gatilov, günümüzde en büyük nükleer riskinin ABD ve NATO’nun Ukrayna krizini tırmandırma stratejisinden kaynaklandığını dile getirmişti. Gatilov, Ukrayna krizinin nükleer güçler arasında doğrudan askeri çatışma tetikleyebileceğini kaydetmişti.
Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması, 2017’de kabul edilmişti. 122 ülke anlaşmaya ‘evet’ derken tek karşı çıkan ülke Hollanda olmuştu, Singapur da çekimser oy kullanmıştı.
Rusya ve ABD dahil birçok ülke anlaşmanın kabul edildiği konferansa katılmamıştı. Katılmayan ülkeler, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması varken yenisine gerek olmadığını savunmuştu.
Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması şu ana kadar 93 ülke tarafından imzalandı. Anlaşma, 70 ülkede onaylanmıştı. Belge, 22 Ocak 2021’de yürürlüğe girmişti.