Sevtap Çapan, yaralar iyileşmese de kalplerin kırık kalmaması gerektiğini söyledi:
“Bazen kendim yazmış olmama rağmen öyle şeyler yaşıyoruz ki insanlar anlayamadığımız şekilde değişiyor. Bazen kırıldığımızı söylüyoruz, biz kırdıysak affedersin diyoruz ama iyileşmeyebiliyor ilişkiler. Hatta bazen iyileşmesin de. Ama kalp yine kırgın kalmamalı.”
Şehir Tiyatroları’ndan emekli olduktan sonra P.A.S tiyatronun genel sanat yönetmenliğini yapan Çapan, son dönemlerde gündem olan tartışmalar hakkında konuştu. Çapan, “Türkiye tiyatrosu değil, Türk tiyatrosu” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Kendi tiyatro serimizi yaptık. Başka ülkelerin kahramanlarını seyretmekten, dinlemekten, okumaktan yoruldum. Yabancı bir bilim kadınının hayatı… Kim oynuyor? Bizim Türk oyuncularımız oynuyor. Bizim kahramanlarımız var! Çıkış noktamız bu oldu. Fark ettik ki Kurtuluş Savaşı’nın 100. yılı geliyor. Cumhuriyetimizin 100. yılı gelmiş bile. Biz de Kurtuluş serisi yaptık. Tiyatro P.A.S’ta özgün işler yapmaya çalışıyoruz çünkü üreten insanlarız. Vizyon sahibi olmak ve o vizyonu yaymak istiyoruz. Türk tiyatrosunun gidişatında bundan sorumluyuz. Şu anda insanlar Türk tiyatrosu demeye bile çekiniyor, Türkiye tiyatrosu diyor. Hayır, Türk tiyatrosu! Türkiye Türkçesi değil! Biri bana bunu izah etsin: Türkçe, Türkçedir! gibi dertlerim var.”
Oyunculuğun kendisi için önemini vurgulayan Sevtap Çapan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oyunculuk ve yazarlık; tüm yaşamım, yaşama nedenim, şerefim ve onurum. Hayatı anlama ve anlamlandırma çabamdaki en iyi kılavuzlarım. Ben bir oyuncuyum, ben bir yazarım. İnsanın görünen ve görünmeyen taraflarının bir yansımasıyım, bir sözcüyüm.”