2013 yılında dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç’in AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmesinin ardından Kiev'de meydana gelen protestoların 2014 yılında Maydan Darbesi'ne dönüşmesine giden süreçte yaşanan olayları konu alan Russia Today imzalı "Maydan: Savaşa Doğru" adlı belgesel Rusya İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen özel etkinlikte gösterildi.
Ukrayna'daki Maydan darbesinin 10. yıldönümü nedeniyle tekrar yayınlanan belgesel, Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti bölgelerinin Ukrayna tarafından bombardımana tutulduğu 2014 yılından 2022'ye kadar olan süreci kapsıyor.
Yönetmenliği ve yapımcılığını Roman Toloknov'u üstlendiği belgesel, 2014 yılında Ukrayna'daki yaşanan krizin perde arkasını derinlemesine inceliyor ve 2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'daki Özel Askeri Operasyonu'na gitmesine yol açan duruma ışık tutuyor.
Belgeselde, sakin bir şekilde başlayan protestoların bir süre sonra Ukraynalı aşırı milliyetçi gruplar, Nazi sempatizanlarının ve politikacıların provokatif eylemlerle Kiev'i şiddetli sokak isyanlarına sürüklediklerini itiraf ediyor.
'Batı'da 'Ya bizimlesin ya Ruslarla' tavrı çok uzun süredir hakim'
Belgesel gösteriminin ardından Rusya Federasyonu'nun İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya başlattığı özel operasyonun ikinci, 2013'te başlayan Maydan olaylarının onuncu yılı dolayısıyla özel açıklamalarda bulundu. Buravov özel oturumdaki sözlerine şöyle başladı:
''2013 yılında dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç’in AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmesi ardından Kiev'de meydana gelen protestoların Batı'nın nazizim ve Rusya düşmanlığını körükleyen teşvikiyle ortaya çıkan, ardından Şubat 2014'te yaşanan ve kan dökülmesiyle kalmayıp aynı zamanda bu ülkede kanlı bir iç savaşın başlatılmasına da sebep olan devlet darbesinden bahsediyoruz.''
'Bunun sonuçları da hepimiz görüyoruz. Yine iki yıl önce şubat ayında Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı özel askeri operasyondan bahsediyorum. Maydan, başlangıçta eski Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç yönetiminin Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzalamasını askıya almasıyla bağlantılı olarak Aralık 2013'te ülkede protestolar başladı. O zaman bile Brüksel konuya şöyle bakıyor. 'Ya bizimlesiniz, ya Ruslarla.' Ukrayna ile ülkemiz arasındaki yakın ekonomik bağlar bağlamında Ukraynalı yetkililere bu sürecin tüm artıları ve eksilerini tartmaya karar verdiler. Ancak daha sonra hükümet karşıtı ayaklanmalarına dönüşen protestolar Batı'nın teşvikiyle milliyetçi ulus karşıtı söylemlerin hükmünde baskı aracı talep edildi. En hareketli dönem ise, çatışmaların en kanlı olduğu 18-20 Şubat 2014'te yaşandı. Bu konuda Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç aslında taviz verdi. 3 Batılı ülke Almanya, Polonya ve Fransa'nın arabuluculuğuyla muhalefetle erken başkanlık seçimiyle parlamenter cumhuriyet yönetim biçimine girmiş ve diğer anlaşmaların da adım atılmasını öngören bir anlaşmayı imzalamayı kabul etti.''
Ancak bu milliyetçi muhalefet için artık yeterli olmadı. Ardından ABD'nin onayıyla muhalefet mevcut hükümeti, fiilen yönetimi ve başkanı ülkeyi terk etmeye zorladı. Meydana gelen darbe yeni hükümetin eylemlerinin doğasını kökten değiştirdi.''
'Kiev, Rusya düşmanlığını teşvik eden sıçrama tahtası olarak görüldü'
Ağırlıklı olarak Rus ve Rusça konuşan nüfusun yaşadığı Ukrayna'nın güneydoğusunda ve Kırım'da Kiev yönetimi bu bölgelerin zorla alınması politikasını uyguladığına işaret eden Başkonsolos Buravov "Bunun sonucu Kiev milliyetçilerinin başlattığı sözde teröre karşı operasyon oldu. Bu operasyonda ülkenin doğu bölgelerinde kendi halkına karşı yönetilen bir iç savaş ve sonraki 8 yıl boyunca dilini, kültürünü ve tarih değerlerini ve hayatlarını savunmak için ayağa kalkan bölge halkına anlatılmaz acı ve ızdırap yaşattı. 10 yıl önce yaşananları özetlemek gerekirse ülkelerin birbirine düşürmek isteyen denizler arası çalışmaları kışkırtan böl ve yönet politikasının bir başka sonucudur. Bağımsızlığı kazandığı andan itibaren Ukrayna'nın Batı tarafından Kiev yetkililerinin Nazizm ve Rusya düşmanlığını teşvik eden Rusya karşıtı bir sıçrama tahtası olarak görüldü. Rusya'nın Minsk müzakereleri çerçevesinde ülkenin birbirleri arasında uzlaşması olarak Ukrayna'daki duruma barışçıl bir siyasi çözüm bulmaya yönelik sonraki tüm girişimleri Kiev ve Batı patronlarının isteksizliği nedeniyle sonuç vermedi" dedi.
Başkonsolos Buravov: Özel askeri operasyon amacına ulaşana kadar devam edecek
Rusya'nın gerçekleştirdiği özel askeri operasyona ilişkin güncel duruma dair bilgi veren Başkonsolos Buravov, ''Rusya'nın amacı, Ukrayna'yı Nazilerden arındırmak, o bölgelerde yaşayan ve Rusça konuşan insanların kendi dilini ve kültürünü kullanılmasına konulan çeşitli engellerin ortadan kaldırılması. Bu istikamette özel operasyonlar amacına ulaşana kadar devam edecek.'' ifadelerini kullandı.
'Sorunun çözümü bağımsız Filistin devletinin kurulmasında yatıyor'
Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu sonrası bölgede şiddet eylemlerinin tırmanarak İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarla karşılık vermesi yeni bir İsrail-Filistin çatışmasına neden oldu. Rusya'nın Gazze konusunda tavrını dile getiren Başkonsolos Buravov, İsrail-Filistin çatışmasına yol açan sorunun temelinde Filistin devleti konusundaki çözümsüzlüğün yattığını belirtti.
Sözlerine devam eden Buravov, Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde çözüm konusunda birçok kez adım attığını ve ABD'nin tutumu sebebiyle ülkesinin başta yardımların Gazze'ye ulaştırılması olmak üzere çözüm tekliflerinin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını ekledi.
İsrail-Filistin çatışmasının sonlanması için Rusya'nın girişimlerde bulunduğunu ifade eden Buravov, "Bu sorunun çözümü bağımsız Filistin devletinin kurulmasında yatıyor. Bunu gerçekleştirmek için Rusya, çeşitli seviyelerde girişimlerde bulunuyor, elinden geleni yapmaya çalışıyor" dedi.
'Montrö Sözleşmesi'nin hükümlerinin yerine getirilmesi çok önemli'
Montrö Sözleşmesi'nin 1936'de imzalanmasına karşın bugün de sükunetin sağlanması açısından güncelliğini ve önemini aynen koruduğunu belirten Başkonsolos Buravov, Türkiye ile Rusya'nın bu konuda aynı fikirde olduğunun altını çizerek, "Montrö Sözleşmesi'nin hükümlerinin yerine getirilmesi çok önemli ve bunun devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Ek olarak, Karadeniz'deki duruma dikkat çeken Buravov "Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin askeri güçlerinin, mayın arama faaliyeti kisvesi altında Karadeniz'e girmeye çalışmasını güçlü şekilde reddediyoruz. Bunun çok ciddi sonuçlarının olacağını düşünüyorum" ifadelerini yer verdi.
Putin'in Türkiye ziyareti için hazırlık süreci devam ediyor
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'ye ziyaretine ilişkin soruyu yanıtlayan Buravov, "Devlet başkanımızın Türkiye'ye ziyaret tarihi henüz belirlenmedi, hazırlık süreci devam ediyor. Ziyaret konusunda mutabık kalındı. Her iki ülke için de uygun bir tarih olacaktır. Tarih kesinleştiğinde temsilcilerimiz duyuracaktır. Ziyaretin gündem maddelerinde, ikili ilişkilerin gelişmesi, güncel, bölgesel ve uluslararası konular ele alınacak" dedi.
Putin'in Şubat ayı içerisinde Türkiye'yi ziyaret edeceği açıklanmış ancak Kremlin tarafından Rusya ve Türkiye liderleri Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeler için hazırlıkların devam ettiği ve şartlar üzerinde anlaşmaya varılacağı açıklanmıştı.
Maydan Darbesi nedir?
21 Kasım 2013 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmesi ardından 2 bin kadar kişinin Kiev merkezinde toplanmasıyla protestolar başladı. Başta slogan atılarak başlayan protestolar kısa süre sonra Ukraynalı politikacılardan ve Ukraynalı aşırı milliyetçi, Nazi grupların şiddet eylemlerine başvurmasıyla kanlı bir iç savaşa dönüştü.
Maydan olaylarının ardından süreç nasıl devam etti?
1 Mart 2014 tarihinde Donetsk’te Lenin Meydanı’nda düzenlenen mitingde 10 binden fazla kişi bir araya geldi. Göstericiler büyük Rus bayrakları taşıdı, 'Donbass-Rusya ile!' ve 'Kırım-Donbass-Rusya birliktedir' sloganları atmaya başlamıştı.
Devamında ise, protestocular Donetsk Bölgesel Devlet İdaresi'nin bayrak direğine Rus bayrağı çekti. Binanın merdivenlerinde yeni seçilen Halk Valisi Pavel Gubarev, Donbass halkının gayrimeşru Kiev rejimini tanımayacağını, bir referandum ve seçim talep edeceğini açıklamıştı.
7 Nisan 2014 tarihinde yeni kurulan Donetsk Halk Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmişti.
Kiev rejimi, kendi halkına savaş ilan etti
Ukrayna'nın güneydoğusundaki bölgeler Maydan darbesini kabul etmedi ve protesto hareketleri başlattı. Kırım Mart 2014'te özerklik kazanmak ve Rusya'ya yeniden katılmak için referanduma gitti. Kharkov, Donetsk, Lugansk, Kherson, Nikolaev, Dnepropetrovsk, Zaporozhye, Odessa, Gorlovka, Mariupol ve diğer şehirlerde on binlerce kişi sokaklara döküldü.
Ukrayna cuntası, Rusya yanlısı protestoculara karşı acımasız saldırılar ve askeri harekatla karşılık verdi. 14 Nisan 2014'te Ukrayna'nın geçici Cumhurbaşkanı Oleksandr Turchynov'un bir kararnamesi yayımlanarak Ukrayna'nın güneydoğusunda 'Anti-Terör Operasyonu' başlatıldı. Darbeyi kabul etmeyen Donbass sakinleri 'düşman' ve 'terörist' ilan edildi.
2 Mayıs 2014 tarihinde, yaklaşık 50 kişinin sopalarla öldürüldüğü ve diri diri yakıldığı korkunç Odessa Sendikalar Evi katliamı gerçekleşti. 9 Mayıs 2014'te Ukraynalı Milliyetçiler ve ordu Mariupol'deki Zafer Günü Geçit Töreni'ne katılanları öldürdü. Ukrayna rejimi ayrıca Donbass'ı bombalamaya başladı.