EKSEN

‘Rusya’nın varlıklarını çalarlarsa aynısı Türkiye’ye yapılmaz mı? Nereden bileceğiz?”

Sabri Öncü’ye göre, Batı’nın Rusya varlıklarını dondurması bile sorunluyken el koyması ‘hırsızlıktan’ başka bir şey değil. AB’nin Rusya varlıklarını çalmasının euro’yu sarsacağını belirten Öncü, “Türkiye’ye yapılmayacağını nereden bileceğiz” diye sordu. Öncü, Batı kurallarıyla ekonominin düzeleceğini söyleyen Türk iktisatçılara güldüğünü belirtti.
Sitede oku
ABD ve AB, Ukrayna’da savaşı sürdürmek için kendi içlerinde kaynak ayırmakta giderek zorlanırken, Rusya Federasyonu’nun özel harekatının başında dondurdukları Rus varlıklarına el koyarak Kiev’e aktarmanın peşine düştü. ABD Kongresi’nde bu konuda bir yasa çıkarma süreci başlasa da varlıkların çok az kısmının dolarda olması sorun yaratırken yine Batı kapitalizminin bütün temel kurallarına aykırı eylemler için AB’yi sevk ediyorlar.
AB'ye üye ülkelerin daimi temsilcileri, Avrupa Komisyonu'nun dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirlerin kullanımına ilişkin önerisi üzerinde ocak sonunda ön mutabakata varmış durumda. Kiev için ‘özel hesaplar’ yaratılması, G7 ülkelerinin Rus varlıklarını Kiev için banka kredilerinde teminat olarak kullanmayı ve Rusya’nın tazminat ödemeyi reddetmesi halinde bunlara el koymayı planladığı belirtiliyor. Çatışma koşullarında tazminat yenilgi sonrası ortaya çıkan bir olguyken, G7 girişimi hiçbir hukuki temele de dayanmıyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde ile özellikle Almanya’nın varlıklara el konması girişimlerinin sakıncalarına, Avro açısından yaratacağı risklere dikkat çektiği belirtiliyor.
Son olarak Avrupa Komisyonu Başkanı Charles Michel, Rus varlıklarının alenen çalınması anlamına gelecek bu girişimler için, "Yasal ve uluslararası kaygılar olduğundan bu kolay bir görev değil, ancak üzerinde çalışılması gerekiyor” dedi.
Rusya Federasyonu ise Batı’nın bu yasadışı girişimlerine karşı koyacağı ve yasal girişimlerde bulunacağı belirtiliyor. Son olarak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova'da düzenlenen İş Konseyi toplantısında “ABD ve müttefiklerinin yeni sömürgeci uygulamalara başvurması, Amerikan tarzı küreselleşmeye olan güveni sarstı” vurgusu yaptı. Lavrov, pek çok ülkenin dış ticarette alternatif para birimleri ve ödeme platformlarına yöneldiğini belirtti.
Gelişmeleri ekonomist Sabri Öncü ile konuştuk:

‘Rusya varlıklarının dondurulması bile baştan sorun’

Sabri Öncü’ye göre, Batı’nın Rusya’nın varlıklarını dondurması bile sorunlu. Bugünkü dünya düzeninde ülkelerin ödemeler için kullandığı rezerv para birimlerine işaret eden Öncü, tartışmalı dondurma sonrasında Rusya’nın piyasalara yaptığı müdahaleye atıfta bulundu. Öncü, Türkiye’de AB ve Batı kurallarına uyarak ekonominin düzeleceğini söyleyenlere şaşırdığını dile getirdi:

“Avrupa Birliği ve Batı’nın kurallarına uyarsak ekonominin düzeleceği söylenince gülmekten başka bir şey yapamıyorum. Maalesef öyle diyorlar. Zaten Rus malvarlıklarını dondurmaları bile baştan bir sorun. İçinde yaşadığımız uluslararası sistemde, ülkeler birbirlerine ödeme yaparken birkaç para birimini kullanıyorlar. Bugünkü dünya düzeninde bunların başında ABD doları geliyor. Arkasından Euro vb… Ödemeler bunlarla yapılıyor. Dolayısıyla ülkeler döviz varlıklarını bu paralar cinsinden tutuyor. Ülkelerin döviz varlıklarını tuttukları aşağı yukarı 6-7 tane rezerv var. En büyüğü ABD doları, yüzde 59’luk bir payı var. İkinci, yanılmıyorsam yüzde 20 ile Euro. Ve İngiliz Sterlini, Japon Yeni gibi para birimleri de var ama onlar daha küçük meblağlarda.

Bu arkadaşlar şimdi Rusya’nın elindeki döviz rezervlerine bu Ukrayna işgali sonrasında el koydular. Pardon, öyle demiyorlardı. ‘Dondurdular’. O da biraz kuşkulu değil mi? O tarihlerde Rusya, Ruble değer kaybedince piyasaya birçok müdahale yaptı. Neyle yaptı bunları? O dondurulduğu iddia edilen rezervleri kullanabiliyordu anlaşıldığı kadarıyla. Başka türlü nasıl satabilecek? Ruble yukarı çıktı. Demek ki dondurulduğu söylenen malvarlıklarının tamamını donduramamışlar.”

‘Rusya’ya bu yapılırsa, Türkiye’ye yapılmaz mı? Nereden bileceğiz?’

Rusya’nın dolara karşı yapılacak hamleleri önceden tahmin ettiği için malvarlıklarının büyük kısmını Euro rezervi olarak tuttuğunu belirten Öncü, bu varlıklara alenen el konması halinde Avrupa’ya ve Euro’ya güvenin ciddi şekilde azalacağını vurguladı:

“Şimdi malvarlığını dondurmak başka şey, el koymak bambaşka bir şey. Ukrayna’ya da bir 50-60 milyar dolar bir yardım sağlamak istiyorlar. Bunun yaklaşık üçte ikisini borç olarak verecekler, kalanı da hibe olacak. Bunu yaparken de Rusya’nın dondurulmuş varlıklarına el koymak niyetlerini dile getirdiler. Bu bizim ülkemizde ‘Aman biz de kurallara uyarsak para gelir’ diyen arkadaşların dediğinin tersi, değil mi? Yapılmaması gereken bir hamle. Bir kere böyle bir şey yapmak için uluslararası bir yasal düzen yok. O zaman ne olacak? Bu rezervlerin olduğu mesela G-7 ülkeleri var. Anlaşıldığı kadarıyla 210 milyar dolarlık bir kısım Avrupa’da duruyor. 190 milyarlık kısmı Brüksel’de. Euroclear diye bir takas kurumu var, orada. Başka bir şey daha görüyoruz. Ruslar aptal değil. Ellerinde tuttukları rezerv varlıkların önemli kısmı dolar olmayan varlıklardaydı. Başta euro geliyor.

Şimdi bir zamanlar euro için doların rezerv paralığını tehdit edecek deniyordu. Şimdi bu kadar büyük meblağda rezervlere el koyar ve çalarsanız, dünyanın gerisi sizin paranızı rezerv olarak tutmayı ne kadar sürdürür? Bir takım kuşkular uyanmaz mı? Rusya’ya bu yapılırsa, Türkiye’ye yapılmaz mı? Nereden bileceğiz?”

‘Avrupalılar böyle bir şey yaparsa, kendi bacaklarına kurşun sıkmış olurlar’

Rusya’nın rezerv para birimlerinin bir kısmının da İngiliz sterlini şeklinde tutulduğunun anlaşıldığını belirten Öncü, Avrupa’nın dünyadaki ikinci rezerv olan Euro’ya güveni sarsacak adımlar atmasının kendi bacağına kurşun sıkma olacağını söyledi. Ancak Öncü, bir paranın rezerv olmaktan çıkma halinin uzun zamana yayıldığına dikkat çekti:

“Bu gibi olaylar, herhangi bir paranın dünya rezerv parası olmaktan çıkmasını birkaç günde gerçekleştirecek olaylar değil. Çok daha uzun vadelere yayılıyor. Tarihe bakalım... Bundan önce mesela Hollanda parası, arkasından Fransız parası, ardından İngiliz parası sonra Amerika parası. Ama bunlar 80 ile 100 yıllık dönemlerde rezerv parası olmuş birimler. Sonunda rezerv parası olmaktan çıkıyorlar ama hangi anlamda çıkıyorlar? Hep baskın rezerv parası olmaktan çıkıyorlar. Mesela 1920’lerde, ABD doları, İngiliz sterlininin önüne geçti. Ama bu, sterlini rezerv para olmaktan çıkartmadı. Hala bugün bile önemli bir yeri var. Anladığım kadarıyla Rusların döviz rezervlerinin ciddi bir kısmı da sterlin; 30-40 milyar civarında.

Yani dolayısıyla yarın, öbür gün, bir ay sonra uluslararası para sisteminde büyük bir değişiklik beklemiyorum. Ancak zaman içerisinde dünya, kendisine bir başka çözüm bulacaktır. Bugünkü dünya parasal sistemi gidecek, yerine başka bir sistem gelecek. Belki birkaç sistem bir arada olacak. Ama henüz oraya gelmedik. Fakat öte yandan Avrupalılar böyle bir şey yaparsa, Euro’nun geleceğini karatmış oluyorlar. Kendi bacaklarına kurşun sıkmış olurlar. Bir de bizim arkadaşlarımızın iddia ettiği yasalara uyulmamış olacak.”

‘Bizim iktisatçılarımız bu duruma ne diyecek? Merakla bekliyorum’

Sabri Öncü’ye göre Avrupa’nın Rus varlıklarına yahut faizlerine el koyması, kendi iktisadi düzenlerinin temel mantığını yok saymak anlamına geliyor. Bu kanunsuzluğu açıkça ‘hırsızlır’ diye niteleyen Öncü Türkiye’de sürekli olarak Batı’yı öven iktisatçıların bu senaryoda nasıl bir yorum yapacağını merak ettiğini de ekledi:

“Böyle bir şey yapılırsa ülkemizdeki iktisatçıların neler diyeceğini hep beraber göreceğiz. Ama Avrupalılar böyle bir şey yapacak gibi duruyor. Bir takım ülkelere parayı karşılıksız veriyorlar. Avrupa’nın Ukrayna’ya söz verdiği 50 milyar Euro’nun üçte ikisini, aşağı yukarı 32 milyarını düşük faizli kredi olacak verecekler. Kalanı da hibe olacak. Bu hibe kısmında anladığım kadarıyla Ruslardan alınan varlıklarının en azından faiz gelirlerinin kullanılması gibi iddialar var. O hesaplardan anladığım kadarıyla üç milyar Euro faiz elde etmişler.

Bu geliri başkasına vermek hırsızlık demek olur. Tamam dondurdun, o bile ayrıca tartışılır ama el koymak başka bir şey. Sen başkasına ait bir geliri alıp Ukrayna’ya verirsen bu sistemin mantığına aykırı olur. Bu sistemin özel mülkiyete saygı göstermesi icap ediyor. Senin mi bu dondurduğun malvarlıkları? Değil. Bir başkasının. Hani sen mülkiyete saygılıydın? Olur mu öyle? Hem sistemin mantığına aykırı bu hem de yasal değil. Bunu uluslararası mahkemede görüşmek de mümkün değil. Bunu yaptıklarında Rusya gidip nerede dava açacak? Var mı öyle bir mahkeme? Sonuçta gidip teker teker ülkelerin kendi sistemler içinde dava açması gerekir. O vakit bu işleri yapan ülkeleri de bağlamaya başlar bu kriz. Sisteme ters.

Bizim ‘Özel mülkiyete saygı gösterelim, hukuk kurallarına uyalım, yapısal reform yapalım’ diyen iktisatçılarımız bu duruma ne diyecek, merakla bekliyorum.”

‘Hindistan’ı BRICS’e çomak sokmak için kullanıyorlar’

Sabri Öncü diğer yandan BRICS örgütlerinin oluşma aşamasının yeni olduğunu belirtirken, bu yapılanma içinde Hindistan üzerinden oynanan mali oyunlara da dikkat çekti. BRICS içinde ortak para birimi için hareketlenmenin zaman alacağını söyleyen Öncü, Batı mali yapısının Hindistan’ı yatırımlar ve döviz rezervleri ile kıskaca almaya çalıştığını söyledi:

“BRICS hikayesi var. Kendi paralarını yaratabilmeleri için BRICS ülkelerinin ortak hareket etmesi icab eder. En büyükleri de Rusya ve Çin. Diğer önemli üye de Hindistan. Hindistan dünyanın sanıyorum dördüncü, belki beşinci en büyük ekonomisi. 2027’de üçüncü olacağı iddiaları var. Dolayısıyla Batı, Hindistan’ı kendi tarafına çekip, rezerv paralarına bağımlı kılmak için adımlar atıyor. Mesela geçen eylül ayında J.P. Morgan, Hindistan tahvillerini küresel tahvil endeksine almaya karar verdi. Rusları çıkarmışlardı. Önümüzdeki hazirana kadar da bu iş gerçekleşecek. Hindistan tahvilleri o endeksin yüzde 10’u olacak. Bir sürü yatırımcı da o endekslere pahalı yatırımlar yaptığından, Hindistan endeksleri yüzde 10’a çıkınca, portföylerindeki yatırım tahminleri de artacak. ABD’den Avrupa’dan yüklü miktarda para gelecek. O paralar da Hindistan’ın merkez bankasında rezerv olarak birikecek.

Yani bir şekilde Hindistan’ı kendi taraflarına çekip, dolara ve euro’ya bağımlı kılmak gibi bir strateji güdüyorlar. Yalnızca J.P. Morgan değil. 8 Ocak’ta Bloomberg de katıldı. Hindistan tahvillerini indekse alacaklarını söyledi. Sırada bir tek FTSE Russell kaldı. O da İngilizlerin. O endekse de girerler. Zaten FTSE Russell da Hindistan tahvilleri ile ilgilendiklerini söylemişti, Hindistan tahvilleri ve takas konuları Hint yasalarına tabi olduğu için değiştirilmesini istemişti. Hindistan olmaz demişti. Ama FTSE Russell da gelirse, dünyanın en büyük üç tahvil endeksine Hindistan’ı sokuyorlar. Hindistan’a bir sürü döviz gelecek. Batı paralarına bağımlı hale gelirse Hindistan, o zaman BRICS içerisinde aykırı hareketlere nasıl ortak olacak?”

‘Bu durum ne zaman değişir onu söylemek mümkün değil’

Dünyada küresel rezerv para birimlerinin 80 ile 100 yıl arası ömrü olduğunu ve Amerikan dolarının çoktan bu süreyi geçtiğini belirten Öncü, doların başlıca rezerv para işlevini ne zaman yitireceğini tahmin etmenin ise mümkün olmadığını belirtti:
“Dünyanın bir kısmı, küresel olmasa bile bölgesel bir para sistemi için adımlar atmaya başladı. Ama dediğim gibi bunlar birkaç yılda yapılacak şeyler değil. On yıllar alır. Yani biz görür müyüz bilemiyorum. Ben yaşım gereği göremeyebilirim. Mesela rezerv paraları 80 ile 100 yıl arasında statüsünü koruyabiliyor. ABD’ninki 100 yılı geçti. Yani bu durum ne zaman değişir onu söylemek mümkün değil. Yaşayarak göreceğiz anladığım kadarıyla.”
Yorum yaz