İsviçre, 31 Ocak'ta 2024-2027 dönemini kapsayan Dış Politika Konseptini kabul etmiş ve Zelenskiy'in sözde 'barış formülünün' ele alınacağı konferansa ev sahipliği yapma niyetini resmen ilan etmişti.
Bern'de kabul edilen dış politika konseptine tepki gösteren Zaharova, açıklamasında şu cümleleri kaydetti:
Strateji metninde Konfederasyon'un Zelenskiy'in 'barış formülünün' uygulanmasına ilişkin üst düzey konferans düzenlemeye hazır olduğuna dair pasajların bulunmasına anlam veremiyoruz. Bu tür girişimlerin gerçeklikten tamamen kopuk olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz, zira bizzat Zelenskiy'in aldığı kararla Rusya'yla barışçıl çözüme yönelik her türlü temas yasaklanmıştı.
"Kabul edilen strateji, Bern'in ABD ve AB'nin yönergelerine körü körüne bağlılığını doğruluyor. Bu arka plana karşı, İsviçre tarafının sözde tarafsızlık taahhüdüne dair güvenceleri kulağa alaycı geliyor" diye devam eden Zaharova, İsviçre'nin uluslararası arenada büyük bir şevkle oynamaya çalıştığı 'çatışmaların çözümünde adil arabuluculuk rolünün' potansiyelinin yitirildiğini vurguladı.
Zaharova, strateji belgesinin açık bir şekilde Rusya karşıtı olduğunu ve tüm hasmane ifadeleri içerdiğini sözlerine ekledi.
İsviçre'nin Davos kentinde daha önce Zelenskiy'in sunduğu 'barış formülünün' masaya yatırıldığı 4 uluslararası zirve düzenlenmişti.
Zirvede konuşan İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, Rusya'nın da Ukrayna'daki barış sürecine dahil edilmesi gerektiğinin altını çizmişti. İsviçre Dışişleri Bakanı, ‘Rusya olmadan’ herhangi bir barış konferansı düzenlemenin mümkün olmadığına değindiği konuşmasında, “Öyle ya da böyle Rusya'yı bu sürece dahil etmenin bir yolunu bulmalıyız. Rusya sözünü söylemezse barış olmaz” ifadesini kullanmıştı.
Zelenskiy'in barış formülü
Zelenskiy, Kasım 2022 ortasında G20 Zirvesi katılımcılarına video konferans bağlantısı aracılığıyla yaptığı konuşmada, Moskova'nın pozisyonunu dikkate almayan sözde 10 maddelik bir barış planı ortaya koymuş, Rus Silahlı Kuvvetlerinin Kırım dahil olmak üzere 1991 sınırlarından tamamen çekilmesini ileri sürmüştü.
Zelenskiy, önerisinde, radyasyon ve nükleer güvenliği, gıda güvenliği, enerji güvenliği, tüm mahkumların ve sürgün edilenlerin serbest bırakılması, BM Şartı'nın uygulanması, toprak bütünlüğü ve dünya düzeninin sağlanması, Rus birliklerinin geri çekilmesi ve çatışmaların sona erdirilmesi, adaletin iadesi, ekolojik sorunların önlenmesi, gerginliğin engellenmesi ve tarafların savaşın sona erdiğini teyit eden bir belge imzalaması gibi başlıklar kullanmıştı.
Zelenskiy’in önerdiği plana göre referandum sonrası Rusya’ya ait olan Donetsk, Lugansk, Zaporojye, Herson ve Kırım’ın Ukrayna topraklarına yeniden geri kazandırılması teklif ediliyor.
Zelenskiy, aynı zamanda ülkesinin NATO’ya üyeliği hedeflediğinin altını çiziyor.
Zirvede bulunan liderlere seslenen Zelenskiy, G20'yi birkaç kez ‘G19’ olarak adlandırdı ve Rusya'nın bundan dışlanması gerektiğini ima etmişti.
Barış formülüne göre Rusya’nın Karadeniz ve Azak Denizi'ndeki münhasır ekonomik bölgenin kontrolünün Ukrayna'ya iade edilmesi de istenirken, Zelenskiy’in planını değerlendiren Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Kiev'in barışçıl çözüme ilişkin açıklamalarının mevcut gerçekler dikkate alınmadan yapıldığının altını çizmişti.
Lavrov, Zelenskiy’nin barış formülünün neden tehlikeli olduğunu açıklamıştı
Geçtiğimiz ağustos ayında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, diplomatik temalı 'Uluslararası Hayat' dergisine verdiği röportajda, Batı’nın kabul etmesi için herkese baskı uyguladığı ‘Zelenskiy formülünün’ Kiev’in yok etmeyi vaat ettiği milyonlarca Rus’un kaderini tehlike altına atacağını söylemişti.
Zelenskiy formülünü zorlamak için Batı tarafından kur yapılan herkesin, Kiev rejiminin Ukrayna’nın doğusunda açıkça yok etmeyi vaat ettiği halkın kaderinin tehlikede olduğunun farkında olması gerektiğini vurgulayan Lavrov, Anglo-Saksonlar ve müttefiklerinin insan haklarını ve ulusal azınlıkların haklarını ihlal eden, terör eylemlerini de haklı çıkaran Kiev’deki Nazileri savunduğunun altını çizmişti.