“Girişimcilik zorlu bir süreç. Ben ve ekibim baktığımızda bugüne kadar kurumsal hayatta başka büyük otoriteler için çalışmıştık. Bir girişim kuruyorsunuz. Bir fintech kurduk. Sıfırdan bir şey yaratıyorsunuz. O aklınızda düşüyor. Peşinize düşüyorsunuz. Bütçesini alıyor, ikna ediyorsunuz. Kimse size ‘yap’ demiyor. İşlerimiz hep böyle oldu. Benim ve ekibim tarafından hayalini kurduğumuz işlerdi. Almanya’da dijital banka kurduk. Kimse bize yapmamızı söylememişti. Biraz böyle yaratıcı enerjinin yüksekliği, böyle ilginç girişimlere sebep oluyor. Bugüne kadar 30 tane fintech kurmuşuz. Bazıları batmış, bazıları efsane rakamlara gitmiş. Yarattığınız o katma değerin sonucunu alamamak ile alakalı bu ülkede bir problem var.
Ben, yönetici olsun olmasın, beyaz yakalı çalışan herkese büyük saygı duyuyorum. Çünkü verilen maaş kesinlikle o hizmetlerin karşılığı değil. Biz bir yerde bunu fark ettik ekip olarak. Madem bunu yapabiliyoruz dedik. Yani burası önemli. Yapabileceğinizi bilmek. Bana Mars’ta banka kurmamı söyleseniz onu da yaparım. Böyle bir know-how. Peki bunu kendi finansal kaynaklarımızla yapabiliyor muyuz? Evet. O zaman ekibi topladım. Bir de biz özgürlüğümüze düşkün insanlarız. Her daim bir arka kapı bulup işi ilerletmekle ilgili motivasyonumuz oldu profesyonel hayatta. Üstünüzde her zaman bir otoritenin olması sizi her zaman baskılıyor. Kurumsal hayat başka bir dinamikte akıyor. Stabil olmak zorunda. Kuralları olmak zorunda. Biz biraz oyunu korsan oynamayı daha çok seven adamlarız. O zaman kurumsal hayata gerek olmadığını fark ettik. Ben bir bankada on yıldır üst düzey yönetici olarak çalışıyordum. Bayağı da iyi bir noktadaydık. Türkiye’de birçok kişi var bu şekilde. Herkesin uğruna çok çalıştığı kurumsal bir rol o. Finansal getirisi çok iyi, stabilizasyon çok iyi. Birazcık eforla inanılmaz işler yaratabiliyorsunuz. Ama dünyayı ve kendinizi değiştiremiyorsunuz.
Bu bir çıkayım, girişim kurayım, büyük para kazanayım meselesi değil sadece. Bu özgür olmakla, yaratıcılıkla alakalı bir mesele. Buraya gelmek kolay değildi. Benim için de ekibim için de çok zordu. Travmatik bir süreç bizim gibi insanların buralara gelebilmesi. Çok ciddi bir hazırlık dönemi ve finansal kaynak gerekiyor. Ve bir noktada yapabiliyor olduğunuzu keşfettiğiniz anda önünüz açılıyor. Beyaz yakalı çalışan herkese çok büyük saygım var ama şu bir gerçek: Maaş dediğiniz konunun afyondan farkı yok. Günün sonunda o bir konfor yaratıyor. İnanılmaz rahat bir konfor yaratıyor. Bir şekilde o kurumsal hayatın saçmalıklarına katlanmanızı sağlayan bir konfor. Öyle mi ama? Değil. Çok girişimde bulundum. Dolayısıyla yapabiliyor olduğunuzu fark ettiğiniz anda işin rengi değişiyor.”