Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Bayraklı, beyin pilinin kimlere uygulandığını ve hangi bulguları iyileştirmede önemli rol oynadığını şu sözlerle anlattı:
“Beyin pili yöntemi daha çok bizim hareket bozukluğu diye bahsettiğimiz, Parkinson gibi hastalıklarda kullanıyoruz. Özellikle Parkinson hastalığı, hareketlerde yavaşlama, sertleşme ve titreme ile gidiyor. Özellikle bu bulguları barındıran hastalarda, hastaların hareketlerindeki yavaşlığı, titremeyi ve katılaşmayı yok ederek semptomların iyileşmesini sağlayan bir yöntem. Beyin pilinin üç tarafı var. Kafa içerisine iki tane elektrot giriyor. Beyin dokusu içerisinde, özellikle bu hastalıktan etkilenen bölgelere, elektrik aktivitesi verecek şekilde iki tane elektrot dediğimiz cihazlar giriyor. Bir tane de sağ köprücük kemiğinin altına bu elektriği sağlayacak bir pil yerleştiriliyor. Bir de bu pil ile elektrotları birleştirecek iki kablo konuluyor. Bunların hepsi cildin altında. Dışarıdan bunların sadece bazı kabarıklıklarını görebiliyorsunuz. Dışarıdan kablolar vs. gözükmüyor. Her şey cildin altında.”
‘Bazı hastalar tamamen eski haline gelebiliyor’
Prof. Dr. Bayraklı, hastalar için bir bardağı tutarak su içmenin dahi önemli olduğunu ve beyin pili sonrası hareket kabiliyetinin ciddi ölçüde tekrar kazanıldığını ifade etti:
“Şimdi seçilen hastalarda, yani iyi seçilen Parkinson hastalarında, bahsettiğim bu üç bulguyu geri çevirebiliyoruz. Yürüme, oturduğu yerden kalkma, bir bardak alıp su içme gibi normalde çok rahat yapılabilen hareketleri yapamaz hale gelen hastalar oluyor. Beyin pilinden sonra hastalar, bu hareketleri tekrardan yapabilir hale geliyor. Bu önemli bir iyileşme halidir. Dolayısıyla hastaların psikolojik durumu da düzeliyor. Yüzde 80-90 iyileşme görüyoruz. Bazı hastalar tamamen eski haline gelebiliyor. Siz bu hareketleri yapamayınca yakınlarınıza bağımlı hale geliyorsunuz. Bunun yarattığı bir psikolojik sıkıntı var. Birey olarak özgürlüğünüz kısıtlanıyor. Dolayısıyla bu özgürlüğü hastaların tekrar kazanıyor olması bir özgüven inşa ediyor ve psikolojiyi düzeltiyor.”
‘Açık beyin ameliyatı söz konusu değil’
Beyin pili ameliyatı ile ilgili en çok merak edilenlerin başında ameliyatın nasıl yapıldığı geliyor. Prof. Dr. Fatih Bayraklı, ameliyatın açık beyin ameliyatı şeklinde yapılmadığını belirtti ve detayları paylaştı:
“Açık beyin ameliyatı söz konusu değil. Çok küçük deliklerden; bir liradan daha küçük deliklerden elektrot yerleştiriyoruz. Hangi hastalık olduğuna bağlı olarak değişir operasyon. Parkinson hastalarını uyanık ameliyat ederiz mesela. Gitmek istediğimiz beynin bölgesine geldiğimizde ölçümler yaparız ve hastaya ameliyat esnasında elektrik uyarıları veririz. Yan etki oluşuyor mu? Ne kadar etkiliyiz? Bunu bizzat ameliyatta muayene ediyor nörologumuz ve görüyor. Hasta için en fazla faydayı sağlıyoruz. Kesinlikle kafatası, klasik beyin cerrahisindeki gibi açılmıyor. İki tane delik açılıyor. Ameliyatın en son aşamasında köprücük kemiğinin altına pil yerleştirmek için hastayı yarım saat uyutuyoruz sadece. Fakat Distoni hastalığında bir fark var. Bu hastalarımız sürekli hareket halinde olduğu için sabit duramıyorlar yerlerinde. Onları genel anestezi ile uyutarak operasyonu yapıyoruz.”
‘Yani taktığımız bu pil, ana hastalığı tedavi etmiyor. Yanlış anlaşılma olmasın’
Parkinson ve distoni gibi hastalıklarda bulguları ortadan kaldırma veya hafifletme amacıyla kullanılan beyin pili, hastalığı tamamen ortadan kaldırmıyor. Türk cerrahlarının bu ameliyatta mahir olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bayraklı, her halükarda hastalarda bulguları azaltmanın ne kadar önemli olduğunu belirtti:
“Parkinson hastalığı için bu tür ameliyat yapılalı dünyada 30 sene oldu. Ülkemizde de 20 senedir yapılıyor. Ortalama 600-700 ameliyat yapılıyor. Cerrahlarımız çok mahirdir bu konuda. Çok komplike bir ameliyat değil. Tabii ki dikkatli olunması gerekiyor ameliyat esnasında. Biz beyin cerrahları olarak başka ameliyatlarda, beynin içindeki çoğu yerde dolaşıyoruz. Bu beyin pili ameliyatı onunla kıyaslandığında, çok rahat bir ameliyat olarak kalıyor. Ameliyattan sonraki erken dönemde yani yaraların iyileşme döneminde denize girmemek gerekiyor. Fakat ameliyattan sonra takip de yapıldıktan sonra, normal insanların yapabileceği her şeyi yapabilirler. Sadece hastaların mekanik olarak pillerini korumaları lazım. Bir kısıtlamaları yok. Fakat bu hastalıklar, ilerleyici dejeneratif hastalıklar. Yani taktığımız bu pil, ana hastalığı tedavi etmiyor. Yanlış anlaşılma olmasın. Sadece biraz önce saydığım üç semptomu iyi hale getiriyor. Hastalık arkada devam ediyor. Hastalık daha sonraki dönemde kısmi olarak geri dönebilir. Fakat yine de hastaların semptomlarının ciddi ölçüde azaltılması, hastalar için çok faydalı oluyor.”