Filipinler'in önde gelen ulusal gazetelerinden The Manila Times, Çin’in Tayvan uyarılarına rağmen ABD ordusunun Hawaii'deki bir askeri üsten Filipinler'e büyük bir yakıt stoku gönderdiğini yazarken, bu hamle, yakın zamanda seçimlerin gerçekleşeceği Tayvan konusunda Çin ile olası bir savaş hazırlığı şüphelerini artırdı.
ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamaya atıfta bulunan gazete, ‘Yosemite Trader’ adlı ticari tankerin, ABD ordusunun Hawaii'deki Pearl Harbor askeri üssünde bulunan Red Hill tesisinden ayrıldığını, şu anda Filipinler'deki Subic Körfezi'nde bulunduğunu vurguladı.
Daha önce Filipin Parlamentosu Senatörü Maria Josefa Aymi Marcos, Abd ordusuna ait 39 milyon varil (yaklaşık 148 milyon litre) yakıtının Sambales bölgesindeki Subic'te depolandığını belirtirken endişelerini dile getirmişti.
Senatör, Filipinler Savunma Bakanlığı ve silahlı kuvvetlerden, yakıt tankerinin ülkeye 9 Ocak'ta geldiğine dair kanıt sunarak açıklama talep etmişti.
Aymi Marcos, açıklamasında, “Subic, ABD ile Geliştirilmiş Savunma İşbirliği Anlaşması kapsamında değil, o halde milyonlarca varil yakıt tam olarak neden ve nerede depolanacak?” diye sorarken, Filipinli Senatör Marcos'a göre bu durum artık bir dış politika meselesi değil, Filipinler’in egemenliği ve hatta bölgenin egemenliği meselesi’ niteliği taşıyor.
Marcos, ABD ve Filipinli yetkililerin sessizliğini “Çin ile ABD arasında Tayvan yüzünden olası bir savaş tahminlerinin yapıldığı bir dönemde ülkede askeri yığınak yapıldığına dair şüpheleri arttırıyor” diye yorumladı.
Tayvan'da seçimlerin 13 Ocak'ta yapılması planlanırken, Çin Dışişleri Bakanlığı ABD'ye Tayvan seçimlerine müdahale etmekten vazgeçme çağrısında bulundu.
Seçimlere Tayvan Halk Partisi, Demokratik İlerici Parti ve Kuomintang olmak üzere üç siyasi partinin seçime katılacağı belirtildi.
Olası savaşın maliyeti büyük
Çin ve ABD gibi ik dev ülke arasındaki ilişkilerin gelişiminde en büyük engel olarak görülen Tayvan sorununun çatışmaya dönüşmesi halinde dünya ekonomisine maliyetinin Ukrayna krizi ve COVID-19 salgınının etkisini geride bırakacağı tahmin ediliyor.
Uluslararası haber ajansı Bloomberg tarafından yapılan bir tahmine göre, Tayvan'la ilgili olası bir askeri çatışma dünya ekonomisine yaklaşık 10 trilyon dolara mal olacak.
Tayvan’daki çatışmaların Ukrayna'da süren gerilimle birlikte pandeminin tetiklediği küresel mali krizden de büyük olacağına değinilen haberde, “Tayvan için yapılacak bir savaşın maddi bedeli o kadar büyük olacaktır ki, statükodan en memnun olmayanların bile bu riski almamak için nedenleri olacak” ifadelerine yer verildi.
Bloomberg Economics, çatışmanın maliyetini yaklaşık 10 trilyon dolar olarak tahmin ederken, bu da küresel gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yaklaşık yüzde 10'una denk geliyor.
Pekin'in bölge çevresinde artan ekonomik ve askeri etkisi, Tayvan'da büyüyen ulusal kimlik duygusu ve Çin ile ABD arasındaki huzursuz ilişkiler göz önüne alındığında olası bir krizin koşullarının çoktan yaratıldığına da dikkat çeken Bloomberg, aynı zamanda Tayvan'da 13 Ocak'ta yapılacak olan seçimleri çatışmalara yakınlaştıracak potansiyel bir ‘patlayıcı faktör’ olarak nitelendiriyor.
Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Çan Kay-şek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (KMT/Koumintag) güçleri ile Mao Zıdong önderliğindeki Çin Komünist Partisi (ÇKP) güçleri arasında yaşanan iç savaşta galip gelen Komünistler, 1 Ekim 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmişti.
İç savaşı kaybeden Koumintag üyeleri ise Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan ‘Çin Cumhuriyeti’ iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek burada geçici hükümet kurmuştu.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kendi topraklarının parçası olduğu kabul edilen Tayvan, 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasındaki ayrılık hala sürüyor.
Pekin yönetimi Ada'nın ana kara ile yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanımını dışlamayacağını vurguluyor.
ABD ile Çin arasında sıcak çatışmaya dönüşebilecek ‘stratejik rekabet sahası’ niteliğine bürünen Tayvan, petrol rezervleri ve balıkçılık açısından oldukça zengin olması nedeniyle ABD’nin bölgeye olan ilgisini daha fazla çekiyor.
ABD’nin Tayvan’ı askeri ve mali açıdan desteklemesi ve egemenliğinin koruyucu olduğu sözü vermesi, Çin’in ‘Tek Çin’ politikasının uygulanmasını engelleyerek cumhuriyetin egemenliğine ‘tehdit’ olarak değerlendiriliyor.
Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, yakın zamanda yaptığı açıklamasında, ABD'nin Tayvan yönetimine silah tedariki ve Washington'un Çinli işletme ve bireylere yönelik kısıtlamalarıyla bağlantılı olarak 5 ABD şirketine misilleme yaptırımları uygulanacağını duyurmuştu.