Uluslararası haber ajansı Bloomberg tarafından yapılan bir tahmine göre, Tayvan'la ilgili olası bir askeri çatışma dünya ekonomisine yaklaşık 10 trilyon dolara mal olacak.
Tayvan’daki çatışmaların Ukrayna'da süren gerilimle birlikte pandeminin tetiklediği küresel mali krizden de büyük olacağına değinilen haberde, “Tayvan için yapılacak bir savaşın maddi bedeli o kadar büyük olacaktır ki, statükodan en memnun olmayanların bile bu riski almamak için nedenleri olacak” ifadelerine yer verildi.
Bloomberg Economics, çatışmanın maliyetini yaklaşık 10 trilyon dolar olarak tahmin ederken, bu da küresel gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yaklaşık yüzde 10'una denk geliyor.
Pekin'in bölge çevresinde artan ekonomik ve askeri etkisi, Tayvan'da büyüyen ulusal kimlik duygusu ve Çin ile ABD arasındaki huzursuz ilişkiler göz önüne alındığında olası bir krizin koşullarının çoktan yaratıldığına da dikkat çeken Bloomberg, aynı zamanda Tayvan'da 13 Ocak'ta yapılacak olan seçimleri çatışmalara yakınlaştıracak potansiyel bir ‘patlayıcı faktör’ olarak nitelendiriyor.
Tayvan sorununun küresel ekonomiye etkisine ilişkin iki olası senaryoyu modelleyen Bloomberg Economics, GSYH üzerindeki etkiyi değerlendirmek için yarı iletken tedariki, lojistikteki aksamalar, ticari yaptırımlar ve gümrük tarifelerinin yanı sıra mali piyasalardaki durumu da dikkate alan bir dizi model kullanırken, Çin'in Tayvan'a operasyon düzenleyeceği ve ABD'nin de bu çatışmanın içine çekileceği varsayımına dayanan ilk senaryoya göre, dünya ekonomisi ilk yıl GSYH'sinin yüzde 10.2'sini kaybedebilir.
İlk senaryoya göre, savaş halinde Tayvan’nın GSYH'sinin yüzde 40'ını, Çin anakarasının yüzde 16.7'sini ve ABD’nin ise yüzde 6.7'sini kaybedeceği, Güney Kore, Japonya ve diğer Doğu Asya ülkelerinin de bu durumdan en çok etkilenen ülkeler olacağı vurgulanıyor.
İkinci senaryoya göre, adanın dünya ticaretinden koparılacağı bir Tayvan ablukası öngörülürken, bu sonucun dünya ekonomisinin ilk yılda GSYH'nin yaklaşık yüzde 5’ini kaybetmesine neden olacağı, çatışmaların adanın kendisine GSYH'nin yüzde 12.2'sine, Çin anakarası için yüzde 8.9'una ve ABD için ise yüzde 3.3'üne mal olacak.
Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Çan Kay-şek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (KMT/Koumintag) güçleri ile Mao Zıdong önderliğindeki Çin Komünist Partisi (ÇKP) güçleri arasında yaşanan iç savaşta galip gelen Komünistler, 1 Ekim 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmişti.
İç savaşı kaybeden Koumintag üyeleri ise Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan ‘Çin Cumhuriyeti’ iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek burada geçici hükümet kurmuştu.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kendi topraklarının parçası olduğu kabul edilen Tayvan, 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasındaki ayrılık hala sürüyor.
Pekin yönetimi Ada'nın ana kara ile yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanımını dışlamayacağını vurguluyor.
ABD ile Çin arasında sıcak çatışmaya dönüşebilecek ‘stratejik rekabet sahası’ niteliğine bürünen Tayvan, petrol rezervleri ve balıkçılık açısından oldukça zengin olması nedeniyle ABD’nin bölgeye olan ilgisini daha fazla çekiyor.
ABD’nin Tayvan’ı askeri ve mali açıdan desteklemesi ve egemenliğinin koruyucu olduğu sözü vermesi, Çin’in ‘Tek Çin’ politikasının uygulanmasını engelleyerek cumhuriyetin egemenliğine ‘tehdit’ olarak değerlendiriliyor.
Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, yakın zamanda yaptığı açıklamasında, ABD'nin Tayvan yönetimine silah tedariki ve Washington'un Çinli işletme ve bireylere yönelik kısıtlamalarıyla bağlantılı olarak 5 ABD şirketine misilleme yaptırımları uygulanacağını duyurmuştu.