İsrail, Güney Kıbrıs ve Batılı ülkelerin Gazze Şeridi'ndeki halka yönelik denizden insani koridor açma planını 3 aşamadan oluşuyor. İlk aşama, askeri çıkarma gemilerinin kullanımını içeriyor, orta vadede yüzer platform oluşturulmasına yönelik bir çözüm, uzun vadede ise kapalı bir liman inşa edilmesi düşünülüyor.
İsrail ve Batılı devletlerin bu iyi niyetli ve insani gibi görünen eylemleri, Gazze'deki gerçeklerle ne derece örtüşüyor?
Rus askeri uzman, emekli Albay Oleg Faliçev, Sputnik’e demecinde Batılı ülkelerin Gazze Şeridi halkına sözde insani yardım organize etmeye yönelik eylemlerinin Batılı ikiyüzlülüğün açık bir tezahürü olduğunu söyledi.
Faliçev, “Batılı ülkeler kötü oyun oynarken, sevimlilik sergiliyor. Bir yandan Gazze'deki mağdurlara insani yardım göndererek ‘barışçıl’ olduklarını sergiler gibi görünüyorlar. Diğer yandan ise sivillere yönelik saldırılar sürüyor. Bana göre Batılı ülkelerin uyguladığı insani koridor dikkat dağıtıcı bir manevradır. Gazze'ye birçok ülkeden insani yardım geliyor. Gazze'ye insani yardımın çok büyük bölümü, Filistin meselesinde insani yardım sağlanmasına büyük önem atfeden Rusya ve Türkiye'den geliyor. Ancak Batı için asıl mesele insani yardım sağlamak değil. Onun için asıl mesele, İsrail'i Gazze'ye yönelik ateş ve saldırganlığını sürdürmeye teşvik etmektir. Batılı ülkeler, önceden de olduğu gibi İsrail'e teçhizat, silah ve mühimmat sağlamaya devam ediyor, hem de giderek artan miktarlarda. İsrail'e finansal destek sağlıyorlar. Batı'nın İsrail'e verdiği destek, Gazze Şeridi adlı rezervasyonda yaşlıların, kadınların ve çocukların öldürülmesinin devam etmesinin temel nedenidir” diye konuştu.
İnsani koridorunun amacının aslında insani yardım sağlamak değil İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını sürdürmesini sağlamak olduğuna dikkat çeken Faliçev, şunları söyledi:
“Batılı ülkeler Filistin sorununun azami ölçüde uzaması için koşullar yaratıyor. Birleşmiş Milletler’de (BM) ateşkes ve anlaşmayı amaçlayan tüm barış girişimlerini veto etme eylemleri de bunu kanıtlıyor. Bu koşullar altında Filistin-İsrail çözümüne dair umutlar son derece belirsiz görünüyor. Bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının ana muhaliflerinin Batılı devletler olduğunu görüyoruz. Ancak bu noktada yıkıcı yaklaşımların çözüm olmadığı anlaşılmalıdır. Bu yaklaşımları insani eylemlerle örtmeye çalışmak ise yangının üzerine körükle gitmektir. Bana göre burada açıkça ortaya çıkan tek sonuç, Batılı insani koridorunun amacının insani yardım değil, İsrail'in Gazze'deki saldırganlığının uzatılmasıdır.”