Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türkiye'nin, savaş gemilerinin boğazlara girmesini önlemek amacıyla 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi'ni uygulama konusunda ‘kararlı’ olduğunu ifade etti.
Türkiye, Rusya Federasyonu'nun Ukrayna'da yürüttüğü özel askeri operasyonunun başlangıcından itibaren Montrö Sözleşmesi'nin verdiği yetkiye dayanarak Batı'nın baskılarına rağmen savaş gemilerinin boğazlardan geçişine izin vermedi.
Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Türkiye Bölümü’nün kıdemli araştırma görevlisi, Tarihçi Doç. Dr. Andrey Boldırev, Sputnik’e demecinde Montrö Sözleşmesi hükümlerinin ‘kararlılıkla uygulanması’ sayesinde Karadeniz'deki provokasyonların önüne geçildiğini söyledi.
Boldırev, “Türkiye'nin Ukrayna çatışması bağlamında istikrar sağlayıcı bir rol oynadığı açık. Ankara'nın Karadeniz'den savaş gemilerinin geçişini yasaklama kararı sonucunda öngörülemeyen sonuçları olan provokasyonların büyük ölçüde önüne geçildi. Batılı ülkeler, Karadeniz'de kuru yük gemilerine eşlik etme bahanesiyle bölgeye savaş gemileri göndermek istedi. Açıkçası bu, NATO gemileri ile Rus Donanması gemileri arasında doğrudan bir çatışmayayol açabilirdi” dedi.
Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi maddelerinin uygulanmasında kararlı tutumunu sürdüreceğini belirten uzman, “Türkiye'nin 2008 Gürcistan krizi sırasındaki politikası ve 2014-15 Kırım Baharı sonrası Boğazlar konusundaki politikası göz önüne alındığında, NATO baskısına boyun eğmeyeceğini düşünüyorum. Üstelik düşürülen savaş uçağının yol açtığı kriz bile boğazlardaki Rus-Türk ilişkilerini etkilemedi. Dolayısıyla gelecekte de Batı'nın baskılarına rağmen Türkiye'nin Karadeniz'de istikrarın korunmasında yapıcı bir rol oynayacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin boğazlara yaklaşımının bölgesel merkez olma konumunu güçlendirdiğine vurgu yapan Rus uzman, “Türkiye'nin Karadeniz boğazlarına yönelik yaklaşımı, Ankara'nın tahıl anlaşmasında kilit arabulucu konumunun güçlenmesinde belirli bir rol oynadı. Karadeniz bölgesinde istikrar ve güvenliğin sağlanması konusundaki politikası, ülkenin bölgesel gaz merkezi haline gelmesinde önemli bir faktördür” ifadelerini kullandı.