Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Cumhurbaşkanı'mızın liderliğiyle yeni dönemi iletişimin ve dijitalin yüzyılı olarak tanımlıyor, yapay zeka teknolojilerinde de onların medyada hakça, hakikat namına kullanımı için çalışıyoruz." dedi.
Altun, Anadolu Ajansı (AA) ile Bilişim Vadisi işbirliğinde ve Turkcell ana sponsorluğunda AAtölye'de düzenlenen "Medyada Yapay Zekayı Yönetmek" başlıklı forumda yaptığı konuşmada, forumda, medyada yapay zekayı "kullanmak" ya da "engellemek" yerine "yapay zekayı yönetmek"ten bahsettiklerini söyledi.
Bir yanıyla bünyesinde ciddi meydan okumalar barındıran, bir yanıyla da ciddi imkanlar ihtiva eden yapay zekanın, bütün boyutlarıyla ele alınması gereken bir teknoloji olduğunu vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz yapay zeka teknolojisinin artık medya dünyamızın önemli bir gerçekliği olduğunu biliyoruz. Sorumuz şu, biz bu gerçekliği nasıl yöneteceğiz? Bu imkandan nasıl faydalanacağız, bu meydan okumayı nasıl yöneteceğiz? Madem yönetmekten bahsediyoruz, o takdirde güçlü bir liderliğe, planlamaya ve denetime ihtiyacımız olduğu çok açık. Bunlardan biri eksik olursa yönetme sürecinden bahsedemeyiz. Medyada yapay zekayla birlikte gelen meydan okumaları aşmak, yapay zekanın sağladığı imkanlardan faydalanmak için her şeyden önce insan aklına, insani yönetime, insani liderliğe, planlamaya ve denetime ihtiyacımız var. Çok açık ifade etmemiz gerekirse burada iyimserliğe ya da kötümserliğe ihtiyacımız yok, gerçekçiliğe ihtiyacımız var. Yapay zekayı tartışırken bizim teknolojik determinizm ve teknofobiye de ihtiyacımız yok."
'Yapay zeka medyada cazibe unsuruna dönüştü'
Altun, yapay zeka denildiğinde bilgisayar sistemlerinin insani zekaya benzer bir zekayla donanmasından bahsedildiğinin altını çizerek, yapay zekanın en temel özelliğinin öğrenebilmesi, veri analiz edebilmesi, problem çözebilmesi, yeni gelişme ve meydan okumalara adapte olabilmesi olduğunu dile getirdi.
Yapay zekanın medyadaki kullanım biçimlerine bakıldığında ilk olarak haber üretme pratiklerinin karşılarına çıktığını belirten Altun, şöyle konuştu:
"Yapay zekanın büyük veri analizi ve dil işleme yetenekleriyle hızlı haber üretme kabiliyeti olduğu da yine hepimizin malumu. Bu nedenle medyada çok önemli bir cazibe unsuruna dönüştüğünü biliyoruz. Yine yapay zeka, bünyesindeki algoritmalarla medya tüketicisine kişiselleştirilmiş içerik sunabilir. Yapay zekanın medyadaki kullanım biçimlerinden bir diğeri de medya içeriğindeki görsellerin çözümlenmesi, tasnif edilmesi ve etiketlenmesidir. Bunlarla birlikte, yapay zekanın ses analiz kabiliyeti de bugün medyada onu işlevsel kılan unsurdur. Yine yapay zekanın duygu analizi yapabilme özelliği de onun medyadaki araçsallaştırılma yollarından bir diğeri. Bunların yanında yapay zeka sayesinde medyada gerçek zamanlı haber güncelleme, içerik moderasyonu, hızlı doğrulama, büyük veri analizi, çok dilli tercüme ve maliyet azaltma imkanlarına kavuşulabilmekte. O zaman, bu faydaları saydığımızda yapay zekanın bu imkanlarına bakıp, arkamıza yaslanmalı ve keyfimize mi bakmalıyız? Elbette hayır, böyle bir lüksümüz yok. Madem ki yönetmekten bahsediyoruz, o zaman yapay zeka kullanımıyla birlikte medyada ne tür meydan okumalarla karşı karşıya kaldığımıza ve onları nasıl aşabileceğimize de bakmalıyız."
'Yapay zekanın medyada kullanımında cesur olmalıyız'
Yapay zekanın medyadaki kullanımı bağlamında kültürsüzleşme ve insansızlaşmanın mutlak surette yönetilmesi gereken bir mesele olduğunu vurgulayan Altun, şu ifadeleri kullandı:
"Bu meseleyi yöneterek işe başlamalıyız. İnsanı, kültürü ve tarihi merkezde tutarsak yapay zekanın medyadaki kullanımı sağlıklı ve öz güvenli bir hal alabilir. Aksi takdirde referans noktasını kaybeder, sonsuz modellerin birbirini referans aldığı adeta bir anarşiye, kaosa mahkum oluruz. Tarihsel, kültürel ve entelektüel birikimlerimizden damıtılacak bir kurumsal yönetişim kabiliyetine ihtiyacımız var. Bu da yapay zekayı yönetmek açısından olmazsa olmaz unsurlardan bir tanesidir. Yapay zeka karşısında, yapay zekanın medyada kullanımı konusunda cesur olmalıyız. Cesur olmaktan başka bir şansımız yok. Tarihe, kültüre, insani kabiliyetlerimize ve birbirimize güveneceğiz. Bununla birlikte bu cesaret ve güvene, mutlak surette stratejik bir ihtiyat da eşlik etmelidir. Buna da mecburuz. Zira insanlık olarak önümüzde çözüm bekleyen devasa bir mesele var. Bu küresel adaletsizlik meselesidir."