Asgari ücretin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun görüşmeleri başladı. Asgari ücrete ne kadar zam geleceği tartışılırken bir yandan da medyada ‘bölgesel asgari ücret’ tartışmaları gündeme geldi. Çünkü TÜİK verilerine göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kasım ayında aylık bazda yüzde 3,28 arttı. Yıllık enflasyon ise yüzde 61.36’dan yüzde 61.98’e yükseldi. İTO’nun açıkladığı kasım ayı verilerine göre ise İstanbul’da yıllık enflasyon yüzde 3.79 artarak yüzde 73.89 seviyesine ulaştı. Böylece İstanbul ve Türkiye enflasyonu arasındaki fark, yaklaşık 12 puan oldu. Peki ‘bölgesel asgari ücret’ neden gündeme geldi?
TÜSİAD'ın 'Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Girerken' başlıklı çalıştayının sonuçlarında, Milliyet'ten Mithat Yurdakul'un aktardığına göre, 'bölgesel asgari ücret' de tartışıldı. Bölgesel asgari ücreti savunan kesimin gerekçesi çalışanlara yaşadıkları bölgede iş bulma olanağı sağlaması oldu.
Önceden asgari ücret bölgeseldi
Asgari ücretin uygulandığı ilk dönem olan 1951-1967 yılları arasında, yerel düzeyde ekonomik ve sosyal farklılıklar dikkate alınarak komisyonlar aracılığıyla yapıldı. 1967 yılında 931 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle ikinci dönem olarak ayrılabilecek olan 1967-1974 yılları arasında asgari ücret bölgesel gelişmişlik düzeylerine göre belirlendi. Bölgesel bazlı ilk asgari ücret uygulaması 01.07.1969 tarihinden itibaren 6 bölge ve 26 il bazında oldu. 31.10.1972'den itibaren kapsam 57’ye çıkartılmış, bölge sayısı 4’e düşürüldü.
1969-1973 yılları arasında yalnızca sanayi sektörü için belirlenen bölgesel asgari ücret, 1973 yılında tarım ve orman kesimi için de ayrı belirlendi. 30.06.1974 tarihinden itibaren ulusal sisteme geçilmiştir. 2013 yılı sonuna kadar da 16 yaş altı ve 16 yaş üstü için olan ayrım bu tarihten sonra değişti.
'Sosyoekonomik gelişmişlik endeksine göre birinci bölge ile altıncı bölgede çalışanlar aynı ücreti alıyor'
Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren KOSAM da 6 Aralık’ta bölgesel ve sektörel asgari ücret konularıyla ilgili raporunu paylaştı. KOSAM Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Can Başaran, yayımladığı yazılı açıklamada “Mevcut asgari ücret sisteminde tüm Türkiye’de tek tip uygulama bulunuyor. Sosyoekonomik gelişmişlik endeksine göre birinci bölge ile altıncı bölgede çalışanlar aynı ücreti aldığı gibi, farklı yetkinliklerde iş yapan çalışanların aynı ücreti almasını da sürdürülebilirlik açısından sağlıklı bulmuyoruz” dedi.
Raporda ayrıca bölgesel asgari ücrete yönelik eleştiriler de yer aldı. Uygulamanın, anayasanın eşitlik ve adaletli ücret uygulamasına karşı olduğu, işçilerin asgari ücretin düşük olduğu bölgelerden daha yüksek olan bölgelere taşınmasına sebep olabileceği vurgulandı.
'Birikim modelindeki tıkanmayla ilgili'
Doç. Dr. Ümit Akçay ise bölgesel asgari ücret tartışmasının yeniden alevlenmesinin sebebini, Türkiye’nin büyüme modelinin tıkanmasına bağlıyor. Akçay “2002-2013 arasında sermaye girişlerine, değerli TL’ye dayanan ve iç talep çekişli bir büyüme modeli vardı. Bu model, 2013 sonrası tıkandı çünkü ABD’deki faiz artışları nedeniyle küresel sermaye hareketleri eskisi kadar canlı bir şekilde Türkiye gibi ülkelere gitmemeye başladı. Özellikle 2018’deki döviz krizi sonrası Türkiye ekonomisi tamamen ücretlerin baskılanmasına dayanan bir uluslararası rekabetçilik stratejisi izliyor. Dolayısıyla, bölgesel asgari ücret önerisinin yeniden gündeme getirilmesi, birikim modelindeki bu tıkanmayla ilgili" dedi.
'Asgari ücretin bölgesel olarak belirlenmesi bölgeler arası gelir uçurumunu daha da artıracak'
Ayrıca Akçay, bölgeler arasında gelir uçurumunun daha da artma ihtimalinden bahsetti:
“Türkiye’de gelir dağılımının adaletli bir şekilde yapıldığından söz edemiyoruz. Benzer şekilde gelir bölgeler arasında da adil bir şekilde dağılmıyor, hatta büyük uçurumlar var. Asgari ücretin bölgesel olarak belirlenmesi bu bölgeler arası gelir uçurumunu daha da artıracak. Bu önerinin mevcut herhangi bir soruna çözüm olacağını sanmıyorum. Aksine, emeğin çok daha örgütsüz olduğu ve patronların yerel iktidar odaklarıyla bütünleşerek oligarşik yapılar kurduğu bölgelerde ücretin çok daha gerilemesiyle sonuçlanabilir. Bu ise Türkiye’de zaten mevcut olan otoriter emek rejiminin daha da koyulaşması demek. Temel ilke şu olmalı; yurttaşların refahı firmaların karlılığına bağlanmamalı. Bu ilkeden uzaklaşıldıkça firmaların karlılık stratejileri yurttaşların refahlarını aşındıracak şekilde işliyor.”
'Yapısal sorunu görmezden gelerek ülke genelinde asgari ücret belirliyoruz'
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel bölgesel asgari ücret uygulamasına çok uzun yıllardır sıcak baktığını çünkü Türkiye’de bölgeler arasında çok büyük farklar bulunduğunu söyledi.
Bölgesel işsizlik istatistiklerinde her yıl Güneydoğu’dan bir şehrin ilk sırada yer aldığına değinen Gürsel, “Ortalama gelirlerin düşük olduğu ama işsizliğin yüksek olduğu bölgeler de büyük ölçüde örtüşüyor. Biz 2005’ten beri bölge istatistiklerine hakimiz, 18 yıldır hiçbir değişim eğilimi gözükmüyor. Demek ki burada çok ciddi bir yapısal sorun var, biz bu yapısal sorunu görmezden gelerek ülke genelinde asgari ücret belirliyoruz” dedi.
'İstanbul'da asgari ücretle sürünürsün'
Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalında yaptığı yayınlarda asgari ücretin bölgesel düzenlemeye girmesi gerektiğini söyledi. Temel ihtiyaç olan gıda, barınma, giyim gibi harcamalar üzerinden hesaplanan asgari ücretin Anadolu'da iyi bir yaşam sunarken, İstanbul'da yetmediğini belirtti.
Fatih Altaylı, "İstanbul'da asgari ücretle sürünürsün, Anadolu'da ise o para iyi bir paradır. Bu asgari ücrette bölgesel bir uygulama yapmak lazım" dedi.