TÜRKİYE

Çelik: Masum Yahudilere yapılan soykırımın fotoğraflarıyla masum Gazze halkına yapılanın farkı yok

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik "Masum Yahudilere karşı Naziler tarafından gerçekleştirilen soykırımın fotoğraflarıyla, bugün masum Gazze halkına karşı Netanyahu hükümeti tarafından gerçekleştirilen soykırımın birbirinden bir farkı yok" dedi.
Sitede oku
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezindeki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu'nun (MYK) ardından basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili talimatlar verdiğini ve dünyadaki siyasi gelişmeleri değerlendirdiğini belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Türkiye'nin istikrarını, kendi hak ve menfaatlerini koruması, mazlum coğrafyalara yardımcı olmaya devam etmesi açısından gelecek seçimlerin önemine" işaret ettiğini aktardı.
Basın toplantısını 'Yahudi soykırımı ile Gazze'deki katliamların yer aldığı' fotoğrafların önünde yapan Çelik, "Fotoğraflar birbirine çok benziyor. Çünkü benzer bir soykırım yapılıyor. Burada Nazilerin masum Yahudileri öldürerek gerçekleştirdiği soykırıma dair fotoğrafları koyduk. Buradakiler de Netanyahu hükümetinin Gazzelilere karşı yaptığı soykırımın fotoğrafı. Bu fotoğrafları karşılaştırdığınızda aslında hepsi birbirine benziyor" dedi.
Masum Yahudilere yapılan soykırımın fotoğraflarıyla, masum Gazze halkına karşı Netanyahu hükümeti tarafından gerçekleştirilen soykırımın birbirinden farkının olmadığının altını çizen Çelik, şunları kaydetti:
"Filistin'deki insani durumun geldiği noktada 6 bin 150'den fazlası çocuk, 4 binden fazlası kadın yaklaşık 15 bin insan hayatını kaybetti. Bu bir katliam ve soykırım. Ve bunu 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' cümlesinin arkasına saklanarak destekleyen ülkeler maalesef Batı dünyasında halen çoğunlukta. Bu süreç içerisinde Batı Şeria ve Kudüs'te yerleşimciler ve İsrail askerleri tarafından 232 Filistinli öldürüldü ve 66 gazeteci hayatını kaybetti. İlk defa belki de bir meselede Batı toplumlarıyla Batılı yönetimler arasında bu kadar mesafe var."
Batılı yönetimler "İsrail'in kendini savunma hakkı var" diyerek, bütün bu katliamları desteklerken, halkların son derece onurlu, asil, insanlık vicdanından yana protestolar ortaya koyduğunu hatırlatan Çelik, evrensel vicdanın sesinin sokaklarda yankılandığını vurguladı.
Çelik, Batı'da pek çok yönetimin evrensel vicdanın sesine sırtını döndüğünü belirterek, "Gelinen noktada 4 günlük insani ara çerçevesinde 13 İsrailli kadın ve çocuk karşılığında İsrail hapishanelerindeki 39 Filistinli kadın ve çocuk serbest bırakılmış durumda. Bu sayının artmasını diliyoruz. Yaklaşık 200 tırlık bir insani yardım geçişi oldu. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü 'Gazze'de her bir saatte 6 çocuk ölüyor.' demişti. Dolayısıyla bu insani aranın 144 çocuğun hayatını şimdilik kurtardığını düşündüğümüzde, bu bile nefes alma fırsatı verecektir" diye konuştu.

'İnsanlık vicdanında yankılanacak'

Ateşkes çağrılarının yapıldığını hatırlatan Çelik, Netanyahu yönetiminin bunu insani mesele olarak değil, savaşın bir taktik aşaması gibi gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da yaptığı tarihi konuşmanın, insanlık vicdanının bu konuda nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini bütün dünyaya gösterdiğine işaret eden Çelik, bu konuşmanın bütün insanlık vicdanında yankılanmaya devam edeceğini, bir pusula olarak batı siyasetinin önünde olacağını kaydetti.
Çelik, ilk günden itibaren herkes söylenmesi gereken cümlenin bir kısmını dile getirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cümlenin tamamını söyleyerek bu meselede nasıl bir duruş sergilenmesi gerektiğini bütün dünyanın gözü önünde cesur ve kararlı bir şekilde ortaya koyduğuna dikkati çekti.
Doğru olanın, İspanya ve Belçika Başbakanları tarafından da dillendirilmeye başlandığını aktaran Çelik, "İnsani aranın uygulanmasında birtakım sorunlar çıktı. Burada İsrail'in Gazze'nin kuzeyine yardımların gitmesini engellemek gibi bir tutum içerisine girdiğini görüyoruz ama netice itibarıyla o sorun da aşılmış gözüküyor. Umarım 'insani ara' denilen, İsrail tarafından taktik bir mesele olarak görülen bu durum kalıcı bir ateşkese dönüşür" şeklinde konuştu.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in Refah Kapısı'nın önünde yapılan zulme dikkati çekerek, "Avrupa Birliği, Filistin Devleti'ni tanımazsa, İspanya'nın kendi kararını vereceğini" söylediğini hatırlatan Çelik, İspanya'nın Batılı hükümetlerin ikiyüzlülüğünden pozitif şekilde ayrıştığını söyledi.
Belçika Başbakanı Alexander De Croo'nun da "İsrail'in kendini savunma hakkı, masum insanları öldürme anlamına gelmiyor" dediğini anımsatan Çelik, Sanchez ve De Croo'nun açıklamalarının takdire şayan olduğunu dile getirdi.
Bu konuda stratejik aklın önemine vurgu yapan Çelik, "Evet, her devletin kendini savunma hakkı vardır ama 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' deyip, üstelik bunu İsrail katliam yaparken, mazlum çocukları öldürürken söylediğinizde, Nazilerin Yahudilere yaptığına benzer bir şekilde, Netanyahu hükümetinin Gazzelilere yaptığı eylemleri destekler biçimde söylediğinizde, bu 'daha çok insan, çocuk, kadın öldür' anlamına gelir " dedi.

'Avrupa, dünyanın tamamından soyutlanmış bir gül bahçesi değildir'

Stratejik meselenin sebeplerine odaklanmadan, meselenin sonuçlarını yönetmeye kalkmanın "stratejik akılsızlık" olduğunu ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi de aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar ve sadece bunun sonucunda 'nasıl radikalleşme ortaya çıkar, herhangi güvenlik riskiyle karşı karşıya kalır mıyız' diye düşünüyorlar. Avrupa, dünyanın tamamından soyutlanmış bir gül bahçesi değildir, Avrupa'nın koruması gereken değerler sadece Avrupa'nın çıkarları söz konusu olduğunda korunması gereken değerler değildir. Avrupa'nın göbeğinde Naziler bu katliamlara imza attılar, şimdi de bütün dünyanın gözü önünde Avrupa hükümetlerinin suskunluğu ve desteğiyle Netanyahu hükümeti bu katliamlara imza atıyor. Dolayısıyla susmakla geçiştirilecek mesele değildir ve burada verilecek en yanlış tepkiyi şimdi görüyoruz bazı yerlerde. Müslümanlara yıkılmaya çalışılan birtakım terör eylemleriyle Avrupalı vatandaşlar İslamofobik bir çizgiye ötelenmek isteniyor ya da yanlış tepki verilerek Müslüman topluluklara karşı, Müslüman toplulukları iç tehdit algısının parçası haline getirmeye çalışıyorlar. Bu, Avrupa'nın vereceği en yanlış tepkidir ve hiçbir şekilde çalışmayacaktır. Eğer böyle bir tepki verirlerse bu tepkiler aşırı sağcılıkla, ırkçılıkla ve İslamofobik yaklaşımlarla beslenerek Avrupa demokrasilerini zehirleyecektir. Avrupa'nın iç barışını tehdit edecektir."
Bir siyasetçinin en azından ne söylendiğini doğru anlaması, siyasi olarak doğru konumlandırması ve cevabını da buna göre inşa etmesi gerektiğini savunan Çelik, "CHP yöneticilerinin ve CHP sözcüsünün çıkıp da Cumhurbaşkanımızın, İsrail-Filistin meselesini uluslararası mesele olmaktan çıkarıp haçlı-hilal savaşına dönüştürmeye çalıştığı gibisinden bir iddia, siyasi cahillikten başka bir şey değildir ya da bu bir siyasi iki yüzlülüktür" değerlendirmesinde bulundu.

'Netanyahu yaptığı katliamları meşrulaştırmak, kendisini kurtarmak için gerekçe olarak Tevrat'tan örnek verdi'

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın haçlı-hilal meselesine değinirken, dünyayı meselenin haçlı-hilal kavgasına dönüştürülmemesi konusunda uyardığını hatırlattı.
Erdoğan'ın, bu uyarıyı İsrail'i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın, "Bir Yahudi olarak da buradayım" ifadesine yönelik yaptığını aktaran Çelik, dış politikaya dini kimlik sokulduğunda, din savaşlarını tetiklemek isteyenlerin eline büyük bir koz verileceğini vurguladı.
İsrail'in katliamlarının, Batılılar tarafından koşulsuz desteklenmesinin ve bunun birtakım kişiler tarafından dini argümanlarla yapılmasının söz konusu olduğunu söyleyen Çelik, "Netanyahu çıktı, yaptığı bütün bu katliamlarla ilgili olarak kendisinin Tevrat'a dayandığını, Tevrat'tan referans verdiğini söyledi. Bütün bunlar ortaya çıkınca Cumhurbaşkanımız insani, vicdani ve siyasi uyarısını yaparak 'Bütün dünyayı ateşin içine atacak şekilde bunu haçlı-hilal kavgasına çevirmeyin' dedi. Bu uyarıyı yapmasının arkasından da birtakım açıklamalar yapıldı. Netanyahu bütün yaptığı katliamları meşrulaştırmak, kendisini kurtarmak için gerekçe olarak Tevrat'tan örnek verdi" diye konuştu.

'Netanyahu'nun soykırım siyaseti vardır'

AK Parti Sözcüsü Çelik, büyük düşünürlerden bu katliamlar karşısında bir ses gelmediğini, Almanya'da Nazilerin yaptığı katliamın benzerinin Gazze'de yaşandığını ve en parlak düşünceleri söyleyenlerin bugün İsrail'in katliam siyasetini savunur hale geldiğini dile getirdi.
Soykırım niyetiyle bir grubu yok etmenin, doğum hakkından uzak tutmanın, bulundukları bölgeden sürmenin, suç kapsamları içerisine girdiğini söyleyen Çelik, İsrail'in, yabancıların Gazze'den çıkmasına müsaade ettiğini ama Filistinlileri öldürmek için orada tuttuklarını ifade etti.
"Filistinli çocukları 'Niçin öldürdün' dediğinde diyor ki 'İleride büyüyecek ve İsrail karşıtı olarak önümüze gelecek', dolayısıyla bir kişiyi sadece Filistinli olduğu için öldürmek kastıyla hareket eden Netanyahu'nun soykırım siyaseti vardır ve bütün insanlığın vicdanı önünde yargılanması gerekir" ifadesini kullanan Çelik, bunun soykırım olduğunu ve bu soykırımın muhakkak surette soruşturulması ve cezalandırılması gerektiğini vurguladı.
Yorum yaz