Avrupalı uzman ve eski NATO kıdemli nükleer topçu subayı Henrot, Sputnik’e demecinde UCM’nin Türk avukatların İsrail Başbakanı Netanyahu'ya yönelik suç duyurusunu değerlendirmekten kaçınamayacağını belirtti.
“Türkiye ciddi konuşuyor. UCM bunu görmezden gelemez. (Birleşmiş Milletler’de) daha fazla kararlar muhtemelen büyük bir çoğunluğun, belki de BM Genel Kurulu’nun üçte ikisinin desteğiyle karşılanacak, bu nedenle UCM'nin bundan (davaya bakmaktan) nasıl kaçınabileceğini anlamıyorum” diyen Henrot, UCM’nin halihazırda Batı'nın, örneğin Putin'e (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) kıyasla özellikle de ABD'nin dostu olarak görülen Netanyahu'nun suçlandığı durumlarda farklı kriterler kullandığından dolayı giderek artan baskı ve suçlamalarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekti.
Gazze Şeridi'nde sadece bir ay içinde on binlerce sivil ölmüşken, Moskova'ya yönelik suçlamaların en başından beri yanlış olduğunu vurgulayan Henrot, Batılı ülkelerin, özellikle de yargı yetkisini bile tanımayan Washington'un UCM'nin eylemlerine karşı çıkamayacağını, aksi takdirde bunun hem İsrail hem de Batı'nın itibarı ve mahkemenin otoritesi açısından bir ‘felaket’ olacağını ifade etti.
Avrupalı uzman, Netanyahu aleyhine dava açılması durumunda risklerin kendisi için kişisel nitelikte olacağı ve UCM'yi tanıyan ülkelere seyahat yasağı anlamına geleceği görüşünü dile getirdi. Ancak Tel Aviv'e yönelik siyasi risklerin çok daha ciddi olacağına inandığını vurgulayan Henrot, bu durumda sadece İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarını terk etmesi yönündeki çağrıların değil, aynı zamanda Suriye'ye Golan Tepeleri'nin ya da Lübnan'a topraklarının küçük bir kısmının iade edilmesi yönündeki taleplerin de artmasının beklenebileceğine dikkat çekti.
Aynı zamanda ABD'nin herhangi bir müzakerede lider olarak itibar kaybına uğrayacağını ve İsrail'in ciddi bir biçimde tecrit edilmiş olacağını vurgulayan Henrot, şu anda anlaşmazlığın çözümüne yönelik bir sonraki adımın, Çin'in teklifi üzerine uluslararası bir barış konferansının düzenlenmesi olabileceğinin, bu girişimin halihazırda Türkiye ve bazı Arap ülkeleri tarafından destek gördüğünün altını çizdi.