Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) ve Öz Şefkat alanlarına uzmanlaşan Sinem Demirel’e göre, yaşam kozmik bir yolculuk:
“Yaşam denen bu büyük kozmik yolculuğun en önemli parçası, içsel bir keşfe cesaret edebilmek ve kendini tanımaya doğru yol almaya başlayabilmek değil mi? Yaşamın anlamını bulma serüveni, insanın kendi yanıtlarının peşine düştüğü upuzun bir yolculuk... Bu yolculuğa çıkabilmek için, her ‘an’ bir şans var. Çünkü ‘yolculuk’, her insanın kendine sorduğu sorular ve bulduğu yanıtlardan ibaret... Yolculuk sonsuz çeşitlilikte. Ona, sınır koyansa benim! Sınırları olan benim çünkü. Etrafına sınırlarla bakmayı öğrenen de öğreten de benim. Ve bu sınırlar içinde koca evreni sorgulayan da benim. O yüzden, bazı sorularımın henüz yanıtı yok. Yanıtlar, sınırlarımın ardında...”
‘Bu aslında kendi içimize bir yolculuk’
Kişisel gelişim uzmanı Demirel, içimizdeki bilge sesin, bizim aslında en bilge halimiz olduğu yorumunda bulundu:
“Hepimiz günün birinde bir yolculuğa çıkıyoruz, bu aslında kendi içimize bir yolculuk oluyor. Kendimize doğru bir yolculuğa çıktığımızda aslında derinliklerimizde, bilge bir ses var. Kendi içimizdeki o bilge ses, kendimizin en bilge tarafı ve en bilge versiyonu.”
‘Oysa acı çekmek de zorlanmak da insan olmanın ortak bir noktası’
Acının insan olmanın ortak bir noktası olduğunu vurgulayan Demirel, kimi zaman kendimizi başkasının yerine koyamadığımızı belirtti:
“Bazen başımıza gelen özellikle kötü şeyleri sadece bizim başımıza gelmiş gibi düşünebiliyoruz. Bu dünyada hiç kimse bu kadar kötü bir şey yaşamamış gibi bir algıya kapılabiliyoruz. Oysa acı çekmek de zorlanmak da insan olmanın ortak bir noktası. Kalıcı olan hiçbir şey yok. Her şey geliyor ve geçiyor. Bunlara tutunmadan yaşamayı becerebilirsek zorlanmadan yaşamayı da makul seviyeye çekebiliriz.”
Sinem Demirel, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Bazen öyle bir nokta gelir ki her şeyi denemişsinizdir, her şeyi söylemişsinizdir artık siz çok yorulmaya başlamışsınızdır. Bittim, tükendim, takatim kalmadı diyorsanız ve ilişkide bütün depolarınızın tükendiğini hissediyorsanız yani alma - verme dengeniz yoksa; sadece veriyorsanız ve karşılığında hiçbir şey alamıyorsanız bir süre sonra çok yorucu olacaktır. Ve bir bakacaksınız bir süre sonra kendinizi iki kişilik bir yalnızlığın içinde bulacaksınız. Bütün depolarınız boşalmış; yani sevgi, şefkat, anlayış hiçbiri yok. Alma- verme dengesinin olmadığı ilişkilere dönüp bakmamız gerektiğini düşünüyorum.”