EKSEN

‘Bölgesel bir savaş başlatma ve genişletme yönünde ABD-İsrail siyasi iradesi var’

Ünal Atabay’a göre, İsrail uzun sürse de ABD’nin güçlü desteğiyle Gazze’yi kontrol altına alacak gibi görünüyor. ABD ve İsrail’in savaşı genişletme iradesi olduğunu ancak bunu zamana yayarak örtmeye çalıştıklarını söyleyen Atabay, bu durumda Suriye’yi parçalama projesinin yeniden devreye sokulacağını söyledi.
Sitede oku
Hamas’ın 7 Ekim’deki baskınına bir aydan fazla süredir ağır sivil kayıplarına aldırmadan sert bir misilleme ile yanıt veren İsrail yönetimi, Gazze Şeridi’ni kuzey-güney hattında ikiye bölmeyi başarmış görünüyor. ABD’nin ortaya çıkan sivil kayıpların dünyada yarattığı infial nedeniyle ateşkes yerine ‘insani aradan’ söz ettiği bir ortamda kuzeydeki Gazze Şehri’nde şehir savaşları henüz yeni başlamış durumda. Ve şimdiden İsrail’in askeri hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağı, siyasi hedeflerinin ne olduğu ve ABD’nin büyük askeri yığınağı eşliğinde savaşın bölgede yayılıp yayılmayacağı tartışılıyor.
Ortadoğu’daki krizin durumunu, İsrail’in kara harekatının hedeflerini, ABD’nin askeri yığınağı ile artan bölgesel çatışma ihtimalini ve Türkiye’nin pozisyonunu Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay ile konuştuk.

‘İsrail, siyasi hedeflerine ulaşmak için askeri hedefler ortaya koydu’

Ünal Atabay’a göre, İsrail’in nihai hedefi Gazze Şeridi’nde kendisi ile işbirliği içinde olacak bir otorite kurmak. İsrail’in bunun için Hamas’ı ortadan kaldırmak üzere orantısız bir misillemeye giriştiğini belirten Atabay, İsrail’in ABD’yi de arkasına alarak bu yönde askeri adımlar attığını vurguladı:
“Askeri hedef gerçekleşir mi, tahakkuk eder mi, hedeflerine ulaşabilir mi? Önemli bir soru ama hatırlayalım: İsrail hükümeti, ortaya siyasi bir hedef koydu. Bu siyasi hedefin gerçekleşmesi için bir askeri hedef belirlenmiş oldu. Siyasi hedef ne? Hamas’ın ortadan kaldırılması, Gazze’deki idari ve siyasi yapısının tasfiye edilmesi ve Hamas’ın askeri gücü olan İzzettin El Kassam Tugaylarının da etkisiz hale getirilmesi. Ve nihai olarak Gazze’de de İsrail kendisine müzahir olacak veya diyalog içinde olabileceği bir otoriteyi hakim kılmak. Siyasi hedefin ana çerçevesini bu şekilde ortaya koydular. Peki askeri hedef olarak bunun gerçekleşmesi için başlattığı operasyona bakınca, çok orantısız bir operasyon olduğunu görüyoruz. Bir şekilde İsrail’in konvansiyonel gücü, teknolojik kabiliyeti ve kapasitesi, hele hele ABD gibi bir küresel gücü arkasına alarak daha da cesaretlenmesi gibi bir durum var. Hem cesaretlenmiş, hem de ekipman ve finans desteği alıyor. Böyle bir İsrail gücünden ve ordusundan bahsediyoruz.”

‘Belki zaman alacak ama ABD’den güçlü destekle İsrail bir şekilde Gazze’yi kontrol altına alacak gibi görünüyor’

Hamas’ın yıllardır tüneller, tahkimatlar ve planlar ile bir meskun mahal çatışmasına hazırlandığını hatırlatan Atabay, İsrail ordusunun sahada aleyhine yaşanacak büyük gelişmeler olmadığı takdirde, hedefine ulaşabilecek güce sahip olduğunu vurguladı. Atabay, İsrail’in ancak büyük kayıp vermesi halinde ortaya çıkacak infial nedeniyle geri çekilebileceği görüşünde:

“Gazze’nin coğrafi yapısına baktığımızda burası bir şerit. Batı’sı Akdeniz’e yaslanmış, kuzeyi ve doğusu İsrail tarafından kuşatılmış, güneyi de Mısır tarafından kapalı bir coğrafya. Askeri operasyonla daha da kuşatılmış hale geldi. Bugün 34 gün oldu. Bir ayı aşan bu süreç içindeki bombardımanı, İsrail’in askeri gücünü kullanması, sivillerin de oradaki silahlı güçlerle bir arada bulunması, ciddi kayıplara sebep oluyor. Çoluk çocuk ölüyor, bir dram yaşanıyor. İsrail, kuzeyden başlattığı operasyonla Gazze Şeridi’nin merkezine girmek istiyor. Batı kapısında bir girişleri ve tutunma sahaları var. Kuzey’de Şati bölgesindeler. Öte yandan Gazze Vadisi’ne paralel Kuzey-Batı ekseninde girdikleri bir bölge var. Gazze şehrinin güney eteklerine veya şehrin kuşaklarına ulaşmaya çalışıyor. Ama bu çok kolay olmayacak gibi görünüyor.

Hamas’ın silahlı kanadı uzun zamandır hazırlık yapıyor, tahkimat yapıyor, tüneller kazıyor. O tüneller, tahkimatlar ile entegrasyon içinde. Binaları çok rahat kullanabilme kabiliyetleri var zira orada yaşıyorlar ve sahayı daha iyi biliyorlar. Bu direniş kapasitesi, İsrail’in gücünü zorlayacak gibi görünse de, belki zaman alacak ama ABD’den gelen güçlü destekle İsrail bir şekilde Gazze’yi kontrol altına alacak gibi görünüyor. Ama askeri operasyon bazen öngörülemeyen değişmelerden etkilenebilir. İsrail ordusu çok büyük zaiyat yaşarsa geri çekilebilir, böyle bir ihtimal var. Çünkü iç kamuoyunun tepkisini çeker. Tabii İsrail ordusunun kaybı arttıkça Gazze’deki sivil kayıplar da artacak. Bu bir infiale neden olacak. İsrail üstünde daha fazla baskı oluşacak. Bu sebeplerle İsrail’in geri çekilme ihtimali az da olsa var.”

‘Çatışmanın Suriye sahasına aktarılması yönünde adımlar atılabilir’

Bölgesel savaş ihtimalinden ziyade böyle bir savaş başlatma ve genişletme yönünde bir Amerikan-İsrail siyasi iradesi bulunduğuna dikkat çeken Emekli Kurmay Albay Atabay, bunun çok açık vermeden yürütülmeye çalışıldığı ve üzerinin örtüldüğü görüşünde. Atabay, böyle bir senaryoda asıl hedefin Suriye olacağını ve bu ülkenin parçalanması yolunda yarım kalan projenin uygulanmaya çalışılacağını ifade etti:

“Ben şöyle görüyorum: Bölgesel çatışma riski mi var yoksa bölgesel çatışmayı genişletme iradesi mi? Şimdi bir irade görüyorum. Yani İsrail ve Amerika’nın örtülü olarak yapmaya çalıştığı, biraz da gizlemeye çalıştığı, çok da açık vermeden yürütmeye çalıştığı, bölgesel çatışmayı genişletme iradesi var gibi görünüyor. Belki de bunu biraz zamana yaymak suretiyle, küresel diğer güçlerin, yani Rusya, Çin ve İran gibi güçlerin, tepkisi, gelişmelere karşı duruşları vs. de test edilmeye çalışılıyor gibi. Çünkü az sayıda bir donanma yığınağı yapmadı. Tüm Körfez bölgesine, Kızıldeniz’e ve Doğu Akdeniz’e büyük bir kapasite intikal ettirdi. Savaş gemileri, uçak gemileri, savaş uçakları vs. Hizbullah’ın devreye girmesini istemedi Amerika. Onu baskıladı. İsrail’in elini rahatlatmak adına bunu yaptığını düşünüyorum. Ama Gazze operasyonundan sonra İsrail muhtemelen Lübnan’da Hizbullah odaklanacaktır. Bu ne demektir? İşte o zaman çatışma riskinin yayılma ihtimali yükselecek.

Çünkü bu Golan Tepeleri’ne sıçrayacak. Orada İran destekli milisler dahil olacak. Suriye sahası dahil olacak demektir. ABD’nin Irak üsleri daha çok saldırıya maruz kalacak. Bu çatışma bu defa Suriye sahasına yayılacaktır. Yani çatışmanın İsrail coğrafyasından çıkarılıp Suriye sahasına aktarılması ve burada Suriye’nin parçalanması için baştan beri var olan projenin hayata geçirilmesi için adımlar atılacak demektir. Yani Suriye’nin parçalanması demek Irak’ın da iyice parçalanması demek. Zaten buralar tarumar olmuş durumda, bir de sınırlar belli olacak. Sünni bölgesi, Şii bölgesi vb. değişik projeler ve haritalar dolanıyor. Şehir devletçikleri şeklinde. Bunları oluşturacaklar herhalde. Kervanı ürkütmeden yol almak istiyorlar herhalde, öyle anlıyorum ben.”

‘Arap dünyasının, İslam dünyasının Batı’ya entegrasyonunun ve balans ayarının bozulduğu bir süreç de yaşanıyor’

ABD’nin Ortadoğu’da eskisi kadar nüfuzunun kalmadığının Arap devletlerinin tavırlarından görüldüğünü vurgulayan Atabay’a göre, Amerika’nın nihai hedefi, İsrail üzerinden bölgedeki güç boşluğunu doldurmak ve etkinliğini tekrar artırmak:

“ABD’nin Ortadoğu’da eskisi kadar çok rahatlıkla elini oynayabileceği bir tablo yok. Bunu ABD de görüyor. Dolayısıyla Arap dünyası veya Müslüman dünyası, ABD’nin öteden beri tutumundan kaynaklı, daha keskin bir karşı duruşa geçti. Bu Doğu-Batı eksenindeki makasın açılmasına da sebep veriyor. Özellikle de Arap dünyasının, İslam dünyasının Batı’ya entegrasyonunun ve balans ayarının bozulduğu bir süreç de yaşanıyor. Hamas çatışması ile bu su yüzüne çıktı.

Çin’in Ortadoğu’daki nüfuzunun hissedilmeye başladığı bir dönemden bahsediyoruz. Rusya-Ukrayna savaşında da Batı’nın beklentisi henüz karşılanmadı. Bütün bunları birleştirdiğimiz zaman, çok kutuplu dediğimiz dünyaya gidişi, ABD engelleyemiyor. Yani tek başına o hegemonya gücünü, tek otoriteyi sürdürecek iddianın arkasında duracak durumda değil. Bu iddia, Ortadoğu’da da geriledi ve ABD bunu görüyor. Dolayısıyla İsrail gücünün üzerinden burada tekrar ‘Ben Ortadoğu’ya eski gücümden de daha etkili dönüyorum’ mesajı açısından da çatışmayı açıkçası kızıştırıyor.”

‘Çok kutupluluğa giden bir dünya var. ABD bunu engelleyemiyor’

Atabay, ABD’nin ‘demokrasi ihraç etme’ politikası sebebiyle, Arap dünyasında ‘kalkınma ile demokrasi gelir’ diyen Çin’e yönelme eğiliminin başladığını işaret etti:
“Amerika’nın alanı sınırlanıyor. ABD de bunu görüyor. O nedenle İsrail üzerinden bu olası boşluğu doldurmaya çalışıyor. Biliyorsunuz, bu güç boşluğunu Çin’in dolduracağı endişesi Amerika’da belirginleşmişti. Yani İran ve Arabistan arasında bir normalleşme hamlesi yaşandı. Diğer ülkelerle işbirliği var. Küreselleşen, çok kutupluluğa giden bir dünya var. ABD bunu engelleyemiyor. Önlenemez hareketler hayatın gerçeği ne kadar zorlasanız da. Bunu görüyor Amerika dolayısıyla telaşı da oradan kaynaklı. Amerika’nın tabii yadsınamayacak kadar bir gücü var Ortadoğu’da, bu da bir gerçek. Gücünü tahkim de edebiliyor. Ama bu yetmiyor. Amerika’nın dediği şu: ‘Demokrasi ile kalkınalım’. Ve demokrasi ihraç etmeye çalışıyor. Çin ne diyor? ‘Kalkınma ile demokrasi gelir’ diyor. Yani bu defa Arap dünyasındaki liderler, kendi otoritelerinin devam edeceğini gördükleri için, biraz daha Amerika’dan uzaklaşmak istiyorlar. Şimdi burada bir tercih olayı var. Dolayısıyla gel-git yaşanmasının, İslam dünyasında bunun yaşanmasının arkasında bu yatıyor.”

‘Küresel bir irade henüz ortaya konmadı’

Gelişmelerin Türkiye’ye yansımasının kaçınılmaz olduğunu belirten Atabay, Batı dünyasının hazırlık durumuna göre ya çatışmayı yayma ya da İsrail’i Gazze ile sınırlı kalma yönünde ikna etme yönünde irade göstereceği yorumunda bulundu:

“Ama önümüzdeki günlerde ne göreceğiz? Ne olacak? Herkes bunları merak ediyor. Türkiye açısından yansımalarını herkes merak edip konuşuyor. Şimdi bir defa bölgesel çatışma riski var ama bunu önleyecek küresel bir irade henüz ortaya konmadı. Bu nedenle çatışmanın gelişmesine yönelik tehlikeli bir durum olabilir. Ya da, ABD ve Batı dünyası, belki bu bölgesel çatışmayı, coğrafyanın yeniden tanzimini erken görebilirler. Ders çıkarıp yeniden değerlendirebilirler ve çatışmayı sadece Gazze ile sınırlı kalacak şekilde İsrail’i motive edebilirler. Yani önümüzdeki günlerde bunu görüyoruz.

Ama ben biraz da çatışmanın yayılması yönünde Amerika’nın ve İsrail’in bir iradesi olduğunu görüyorum. Çünkü haritayı değiştirme söylemleri, ABD’nin yığınak yapması biraz daha büyük bir resim üstünde oynanmak istiyor. Çevresel hareketler ve söylemler, Gazze ile sınırlı olmadığını işaret ediyor. O açıdan riskli. Türkiye’ye yansıması da, o bölgedeki çatışmanın ve istikrarsızlığın bize yansımaması mümkün değil zira bölge ülkesiyiz. Dileriz ki kısa süreli bir ateşkes gerçekleşir ve sonra uluslararası bir irade ortaya çıkar ve istikrar sağlanır. Tabii bu beklentimiz. İyi niyetin ötesinde pek de ihtimal vermiyorum, onu da söyleyeyim.”

‘Türkiye’nin eli kolu çok da serbest görünmüyor’

Atabay’a göre, ABD ve Batı’nın tamamen İsrail’i desteklediği konjonktürde Türkiye’nin en gerçekçi opsiyonu diplomasiyi kullanmak:
“Öncelikle Arap dünyasına bakıyorum ne yapıyorlar diye. Arap dünyası kendi arasında bölük pörçük. İsrail’e karşı ciddi bir tavır takınamıyorlar, bu da bir gerçek. Önce bunu yapmaları gerekiyor, biz bunu göremiyoruz. Türkiye olarak Filistin’e insani olarak baktığınızda, çatışmanın sonlanması noktasında bir tavır var. Çok doğal. Ama ABD’nin tutumu, Arap dünyasının çekingen tavrı, Türkiye için sahadaki uygulama açısından söylüyorum, çok da elimiz kolumuz serbest görünmüyor. ABD ve Batı dünyası, olanca gücüyle İsrail’in arkasında. Bunun karşısında bizim, Türkiye’nin yapabileceği, daha çok diplomatik atak. Uluslararası iradenin harekete geçirilmesi için bir gayret olabilir. Buna da direnen bir Batı dünyası var, beklentiler hemen karşılanacak gibi görünmüyor. Onu da açıkça söyleyeyim.”
Yorum yaz