EKSEN

‘Ortadoğu’da bugün yaşanan kriz ABD’nin yanlış politikalarının sonucu’

Prof. Dr. Hasan Köni’ye göre, İsrail-Filistin krizi ABD’nin hatalı politikalarının sonucu. Hamas sivilleri değil askerleri hedef alsaydı Batı’nın İsrail’e desteğinin daha az olacağını söyleyen Köni, krizin bölgesel bir çatışmaya dönüşmesi ihtimalini zayıf görüyor. Köni’ye göre Türkiye yakın geçmiş deneyimiyle dengeli politika izlemeye çalışıyor.
Sitede oku
Filistin İhvan’ı HAMAS’ın İsrail saldırısı ve İsrail’in ağır sivil kayıplara yol açan misillemesiyle gerilen Ortadoğu’da çatışmanın boyutlarının genişlemesi kaygıları dile getiriliyor. ABD’deki Biden yönetimi bir yandan İsrail’e kara harekatını erteletirken, diğer yandan Ortadoğu’da yeniden bir askeri konuşlanmak için kolları sıvamış görünüyor. Özellikle İran ve Irak ile Suriye ve Lübnan’daki müttefikleri üzerinden genişleyebilecek bir çatışmanın kaygıları hissediliyor.
ABD’nin bölgeye konuşlandırdığı askeri varlığı, Ortadoğu’da yeni cepheler açılması ihtimali, Amerikan politikaları ve Türkiye’nin aldığı tavrı Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hasan Köni ile konuştuk.

‘İsrail ne yapsa ABD destekliyor’

Prof. Hasan Köni’ye göre, HAMAS baskını ve İsrail’in ağır misillemesiyle yaşanan kriz ABD’nin ve İsrail’in 15 yıldır izlediği Gazzelileri adeta ‘kafese’ hapseden yanlış politikaların sonucu. HAMAS’ın dikkatleri buraya çekmeyi amaçladığının anlaşıldığını belirten Köni, örgüt sivillere deil sadece askerlere saldırsaydı Batı kamuoyunun bu kadar İsrail’in arkasında durmayacağı görüşünü dile getirdi:
“Bu gelişmeler sürpriz oldu. Küçük bir gücün Arap-İsrail yakınlaşmasını nasıl sekteye uğratacağını tahmin edemediler. ABD’nin emriyle buraya biraz para verilirken, bu devam eder sandılar. Ama bu durum patladı. Normal görünümü bu. Başka devletler araya girip ABD’yi burada meşgul etme, Ortadoğu’yu karıştırma gibi bir çabaya girmişse onun da dokümanları çok sonra ortaya çıkacaktır. Ama şimdilik Amerika’nın hatalı davranışları, 15-16 senedir Gazzelileri kafes gibi bir yerde tutması, sadece para yardımı yaparak yaşamlarına izin vermesi sonucu radikalleşmiş bir yapıydı HAMAS. Bunlar Müslüman Kardeşler grubunun bir parçası. Tabii ki İsrail saldıracak, ABD destekleyecek. Zaten İsrail ne yapsa ABD destekliyor. HAMAS herhalde uluslararası kamuoyunun buraya dikkatini çekmek istedi. Bunun için bir fedakarlık yapmak zorunda hissettiler. İlk önce askerlere saldırsalardı, Batı kamuoyu bu kadar İsrail’in arkasında durmazdı. Yani siviller de zarar görmeye başlayınca farklı algıladılar ve İsrail’in arkasında durdular.”

‘ABD’nin ekonomik durumu pek olumlu değil, tepe aşağı gidecekler’

Prof. Köni, Ortadoğu’daki krizin ABD’deki başkanlık yarışının hız kazanmasının eşiğinde olduğu bir dönemde patlamasına da dikkat çekti. Sık sık demans hastalığı ve unutkanlık iddiaları ile gündeme gelen Joe Biden’ın seçimlere katılma ve kazanma ihtimalini düşük bulan Köni, Biden’ı bir grup Demokrat siyasetçinin yönlendirdiği görüşünde:
“Biden’ın arkasında onu ileri süren Demokratların bir grubu. Biliyorsunuz Demokratlar azınlıklardan oluşuyor. Araplar, Hispanikler var. İktidarı kaybederlerse, Beyaz Amerikalılar iş başına gelecek. Onlar tutucu ve sağ grup. Ondan sonra zaten ABD’nin ekonomik durumu şu anlarda pek olumlu değil, tepe aşağı gidecekler. Demokratlar son anda bir adam çıkarır mı bilinmez, ama eskiler bir türlü gitmek bilmiyor, böyle bir huyları var. 80-90 yaşında oluyorlar ama direniyorlar. Ama Biden’ın seçimi alabileceğini de tahmin etmiyorum. Onun için oynadı. Ukrayna savaşı da öyle, NATO’nun genişleme hikayesi de öyle. Trump için diyor ki ‘O NATO’nun beyin ölümünü gerçekleştirdi ben birleştiriyorum’... Burada da kendisi atlayıp İsrail’e gitti. Bu lobilerin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı da, Almanya da öyle. Durum, kendi iç politikalarıyla bağlantılı. Arap ülkeleri çok fazla çatışmaya girmek niyetinde değiller. Fakat kendi kamuoyları karşısında bazıları, Türkiye dahil sert söylemlerde bulunuyorlar. Ama öbür taraftan İsveç’in NATO’ya girmesi için izin veriliyor.”

‘İsrail’in içindeki Filistinlileri de atmak istiyorlardı yani tam temizlik’

Köni, İsrail yönetiminin 2006 Lübnan tecrübesiyle kara harekatından çekindiklerinin anlaşıldığını dile getirirken, çok da büyük bir müdahale beklemiyor. Netanyahu’nun şimdiden İsrail’de eleştirildiğini anımsatan Köni, rehinelerin tümünü serbest bıraktırmadan ateşkese gitmesi halinde siyasi durumunun daha da kötüleşeceği görüşünde. Köni, diğer yandan bugünkü duruma gelinmesinde Netanyahu’nun aşırı sağcılarla koalisyonunun etkilerine de dikkat çekti:
“Çok büyük bir müdahale beklemiyorum. İsraillilerin 2006 yılında Lübnan’da Hizbullah ile tecrübeleri var. Oraya girdiler. Orası da köstebek yuvası gibiydi. İnsan kaybettiler. O dönem sormuştum neden uzun süre çatışmaya devam etmediklerini... Dediler ki ‘Bizim askerlerin de anneleri var, kamuoyunun reaksiyonu var. Çocukları tünellerde ölüyor, bomba atılıyor...’ Diğer taraf zaten Müslüman Kardeşler grubu var; ‘Ölünce cennete gidiyorlar o yüzden ölümden korkmama’ anlayışı. İkisi arasında böyle bir farklılık var. Gazze’de su yok, elektrik yok, gıda yok. Çok zor izin verdiler yardımlara. Herhalde belli bir müddetten sonra dayanamayacaklarını düşünüyorlar. Bir de kendi kamuoyu açısından Netanyahu zaten iktidarda fazla kalabilecek gibi değil, bir de ateşkes yaparsa ve rehineler bırakılmamışsa o zaman hiç kalamayacak. Zaten ‘Senin yüzünden’ demeye başladılar. O aşırı sağcı gruplarla birlikte Filistinlileri yerlerinden edip yerleşişm alanları kuruyorlardı. Katar, ABD, Suudi Arabistan para veriyordu. Ama parayla hapishane gibi 17 yıl yaşanmayacağını hesaplamaları lazımdı. Özellikle bu kadar sağ bir hükümet varken... Ve İsrail’in içindeki Filistinlileri de atmak istiyorlardı; yani tam temizlik. En sonunda bir yerden patladı ve şimdi Ortadoğu’yu rahatsız eden bir duruma geldi.”

‘Çok büyük bu olay gelişebilir algısı var ama ülkeler kolay kolay harekete geçmiyor’

Prof Köni, İsrail’in Gazze’ye kara operasyonu nedeniyle çok büyük gelişmeler beklentisi bulunsa da bunun sınırlı kalacağı görüşünde. Köni, ABD’nin de Arap dünyasının da İran’ın da büyük çaplı çatışma istememesine dikkat çekti:
“Irak ve Suriye’de Amerikan üslerine bazı saldırılar var ama onlar buna hazır. İran’a ‘Dikkatli olun, sabırlı olun, karışmayın’ mesajı verildi. Yani onlara karşı bir şey yapmayacaklarını söylediler. İsrail birçok defa İran’ı suçladı ama İran bu olayın bir parçası olmadığını söyledi. Hizbullah’tan da çok ciddi bir saldırı boyutu yok. Sınırda bir takım hareketler var. Çünkü İran’ın burada bulunması, İsrail varlığını kabul etmemesinin nedeni aslında Şiiliğin Ortadoğu’da yayılması. Asıl amacı o. İsrail için orada bulunmuyor. Aslında en büyük mezhep orada Sünnilik. İsrail ortadan kalksa onlar Şii-Sünni birbirine girecekler. İleride bunu görebiliriz. Mısır zaten Müslüman Kardeşler’e karşı. Katar zaten ABD’nin adamı. Türkiye de NATO boyutu içinde olayları başka türlü görüyor ama kamuoyuna başka türlü anlatılıyor. Yani büyük bu olay gelişebilir algısı var ama ülkeler kolay kolay harekete geçmiyor. Arap ülkeleri harekete geçse kendi halkları onları tepe aşağı edecek. Çünkü hiçbiri memnun değil. Para olsa da memnun değil. Çünkü para var demokrasi yok, insan hakları yok, rahat yaşam yok. Buraya kadar gelip hava soluyorlar, kafalarını açıyorlar... O yüzden fazla kımıldama yok. O Amerikan gemileri de İran dayanamaz da Şiiler harekete geçerse diye buna karşı konuşlandı. Yoksa uğraşacak halleri yok. Ukrayna-Rusya savaşıyla da uğraşacak halleri yok.”

‘Rusya bile arabuluculuk rolü oynayabilir. Çünkü dikkatli bir tavrı var’

Prof. Köni’ye göre HAMAS ile geçmişteki ilişkiler nedeniyle Türkiye’nin arabuluculuk ihtimali düşük. Türk diplomasisine 2020’den itibaren hakim olmaya başlayan ılımlı söylemlerin ve denge siyasetinin devam ettiği görüşündeki Köni’ye göre dikkatli bir tavır sergileyen Rusya bile arabulucu rolü oynayabilir:
“Türkiye de kamuoyunda nabız tutma niteliğinde demeçler veriliyor fakat Ukrayna’da olduğu gibi denge politikası izleniyor. Türkiye daha evvelki HAMAS ilişkileri sebebiyle arabulucu olmak istiyor. Herhalde Mısır ile Katar gibi ülkeler rol alacak. Hatta Rusya bile arabuluculuk rolü oynayabilir. Çünkü dikkatli bir tavrı var. İsrail, Suriye’deki İran milislerini vurduğu zaman Rusya S-400’leri kullanmıyor. İsrail’e karşı çok daha dengeli bir tavır izliyor. Türkiye 2020’den sonra gördü ki, bölgedeki bütün ülkeleri karşısına alarak, kendi çıkarlarına olan dış politika hedeflerini gerçekleştiremiyor. İşte İsrail karşısında, Mısır karşısında, Yunanistan karşısında, Suriye’de problemleri var. Irak da pek memnun değil, İran ile Kafkaslar’da kabul edilebilir bir durum yok. İran oradaki Azeri milliyetçiliğinden rahatsız. O yapıyı toparlamak için bir dönüş yaptı. Seçimden sonra dikkat ederseniz ‘Biz NATO ülkesiyiz, AB’ye de girmek istiyoruz’ dedi. Ondan sonra NATO’ya yaklaşma, işte önce Finlandiya’yı kabul ettiler. Şimdi İsveç’i... Peşinden sert retoriğin yanında, Araplara algılar yapmak için, İsrail büyükelçisinin kovulması vs. lazım. Ama bunların hiçbiri yok. Ama çok iyi retorik var. Avrupa da öyle gidiyor. O yüzden Ortadoğu’daki ikinci ve üçüncü cephelerin açılacağı şimdilik gözükmüyor. Ama ileride ne gibi fırtınalar kopar onu bilemiyorum.”

‘Savaşmayı kolay ve ucuz bir olay zannediyorlar’

Köni’ye göre, savaşlar imparatorlukları çöküşe götüren ve maliyeti çok yüksek olan süreçlerin başında geliyor. ABD’nin son 30 yıldır yürüttüğü savaşlar ile zayıfladığının altını çizen Köni, Çin’in ise temkinli davrandığı yorumunda bulundu:
“Savaşmayı kolay ve ucuz bir olay zannediyorlar. Savaş, imparatorlukların çökmesine sebep oldu. 1. ve 2. Dünya Savaşları’yla imparatorluklar yıkıldı sonra Amerika ortaya çıktı. Şimdi son 30 yıldır savaşa savaşa ABD’nin de ekonomisi kötüleşti. Yeni güçler ortaya çıkıyor. Dikkat edersen, Çin çok dikkatli gidiyor, sağda solda askeri müdahaleleri yok. Almanya’nın yaptığı hataları yapmıyor. Biliyor ki ekonomisi ve teknolojisi daha ileri geçecek ve öyle bir tavır ortaya koyuyor. Ticari devlet rolünü oynuyor. Rusya da savaşmıyordu ki, yatırımcıları çağırıyordu. Türkiye gibi parasız bir ülkenin bile Rusya’da 25 milyar dolar yatırımı vardı. Yani ABD’nin bu yanlış politikaları var. İlla demokrasi olmayan ülkelere zorla demokrasi götürüyor. Kendileri 600-700 senelik bir kültür sonucu yarım yamalak bir demokrasi oluşturmuşlar. İçerisini görüyorsunuz. Türkiye’nin de işte 100-150 yıldır denemeleri var. Olamıyor. Arap ülkeleri hele sıfır, yok. Olması mümkün değil. Seçimi demokrasi zannediyorlar. O taş devrindeydi. Taşları üst üste koyuyorlardı. Yanlış yaptı ABD. Kendi kültürünün en geçerli kültür olacağını zannetti ve bu savaşları ortaya çıkarttı. Şimdi kendisi zorlanıyor ve ulusal güvenlik stratejisinden çok, seçimde kazanma stratejisinin politikalarını görüyoruz diye düşünüyorum.”
Yorum yaz