Kremlin Sarayı tarafından görüşme sonrası paylaşılan yazılı açıklamada, iki liderin de bölgedeki şiddetin tırmanışından duydukları endişeyi dile getirdiği, Putin ve Erdoğan’ın derhal ateşkes ve müzakere sürecinin yeniden başlatılması ihtiyacına odaklandıklarını söyledi.
Moskova ve Ankara, Ortadoğu krizinde uzun vadeli barışçıl çözümün yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından onaylanan ve yine BM bünyesinde, başkenti Doğu Kudüs olmak üzere bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını öngören 1967 sınırları temelinde, ‘iki devletli çözüm’ formülü ile mümkün olabileceğini vurguladı.
Rusya tarafında Rus-Türk Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Sergey Markov, Sputnik'e yaptığı açıklamasında, Rusya ve Türkiye'nin mevcut durumda Filistin meselesine ilişkin tutumlarının benzerliğine dikkat çekerken, “Putin ile Erdoğan arasındaki telefon görüşmelerinin sonuçlarına dayanarak, Filistin-İsrail çatışmasının birçok boyutunda Rusya ve Türkiye'nin benzer pozisyonları paylaştığını söyleyebiliriz. Hem Moskova hem de Ankara, onlarca yıldır devam eden savaşın temel nedeninin Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsız bir devlet kurma hakkının henüz gerçekleşmemiş olması olduğuna eşit derecede inanıyor”dedi.
Markov, aynı zamanda bu devletin bölgesel olarak bütünleşmesi ve şu anda olduğu gibi Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ne bölünmemesi gerektiğini, Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak da Filistin'in başkentinin ‘Doğu Kudüs’ olması gerektiğini vurguladı.
Rusya ve Türkiye’nin Orta Doğu çatışmasının devam etmesinden Batı'yı eşit derecede sorumlu tuttuğunun altını çizen Markov, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Moskova ve Ankara, bu çatışmanın asıl suçlusunun, bölgede aslında İsrail ve Filistinlileri karşı karşıya getiren, sorunun adil ve barışçıl yoldan çözülmesini engelleyen bir güvenlik sistemi yaratan Batı olduğu konusunda hemfikirdir. Batı, Filistin-İsrail çatışmasını Ortadoğu’daki petrol ve doğalgaz sahaları da dahil olmak üzere bölgede kendi kontrolünü kurmak için alaycı bir şekilde kullanıyor.”
Markov, hem Moskova'nın hem de Ankara'nın Filistin-İsrail çatışmasında taraflardan hiçbirinin kullandığı acımasız mücadele yöntemlerini onaylamadığına inanırken, değerlendirmesini şu şekilde sonlandırdı:
“Benim görüşüme göre Rusya ve Türkiye, Hamas'ın amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerin, özellikle de sivillerin öldürülmesinin, terör saldırılarının ve diğerlerinin kesinlikle kabul edilemez olduğuna inanıyor. Ancak İsrail'in ayrım gözetmeksizin çok sayıda sivilin ölümüyle sonuçlanan düşmanlık yürütme yöntemleri de asla kabul edilemez. Rusya ve Türkiye, İsrail'i Gazze Şeridi'nde büyük sivil kayıplarına yol açacak şekilde topyekûn bir temizlik yapmaya değil, müzakere masasına oturup kendi güvenliğinin sağlanması da dahil olmak üzere tüm sorunları barışçıl bir şekilde çözmeye çağırıyor."