Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, TBMM’de 28. Dönem 2. Yasama Yılı Açılış Toplantısı Genel Kurulu’nda verdiği mesajlardan birisi de Avrupa Birliği’ne ilişkin oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Türkiye olarak 60 yıldır kapısında bekletildiğimiz Avrupa Birliği'nden herhangi bir beklentimiz yok. Şayet bize karşı örtülü bir yaptırım gibi kullandıkları vize dayatması başta olmak üzere haksızlıklarından geri dönerlerse, kendi yanlışlarını düzeltmiş olurlar. Yapmazlarsa, bizden herhangi bir beklentiye girme hakkını tümüyle kaybederler" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa Birliği üyelik sürecine ilişkin verdiği mesajlarda “AB’ye rağmen sabırla bugünlere getirdiğimiz üyelik sürecimizde yeni dayatmalara, yeni şartlara tahammülümüz kalmadığını tekrar ifade ediyorum” sözlerini kullandı.
‘AB bizim için vazgeçilmez mesajı verildi’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini Sputnik’e değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Bilal Sambur şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler sürekli iniş ve çıkışlarla dolu bir süreç takip etmiştir. Ama bütün bu iniş ve çıkışlara rağmen Türkiye, AB üyeliğinin kendisi için vaz geçilmez bir süreç olduğunu ifade etmiştir. Özellikle 2010’lu yıllardan itibaren Türkiye AB üyeliğine artık stratejik üyelik, olmazsa olmaz bir üyelik olarak bakmamaktadır. AB kriterlerine uymak yerine AB ile pazarlık yapan, AB ile değişen duruma göre ilişkiler kuran bir ülke olarak kendisini konumlandırmıştır. AB üyeliğinden ziyade AB’den gelecek çıkarlar daha çok ön plana çıkmıştır. Cumhurbaşkanı’nın ‘AB ‘den gelen dayatmaları kabul etmeyeceğiz’ sözü yeni bir durumu ifade etmiyor. Bu bir mesaj artık AB’ye siz bizden bir şey talep etmeyin biz kendi çıkarlarımız çerçevesinde sizinle ilişkilerimizi ona göre belirleyeceğiz mesajıdır aslında”
Türkiye’nin dış politikada konsept değiştirdiğini belirten Sambur “Türkiye artık AB’nin eskisi gibi güçlü ve önemli olmadığını düşünüyor. AB üyeliğinden çok Rusya ile Çin ile kurulan ilişkilerin, hatta Afrika’da oluşan yeni zeminde var olmanın daha önemli olduğunu düşünen yeni bir dış politika konseptine sahip. Cumhurbaşkanı AB’ye ‘Siz bizim için artık vaz geçilmez hedef değilsiniz, AB Türkiye’nin kaderi değildir’ mesajını güçlü bir şekilde vermek istemiştir. Burada dayatmalar kavramı önemli. Türkiye artık çıkarlar çerçevesinde, karşılıklı müzakere ve pazarlığa, alış verişe dayalı bir ilişki kurmak istiyor. Türkiye kendini AB ile eşit bir durumda gören bir konumlandırma yapıyor” ifadelerini kullandı.