Peki Erdoğan'ı bu kadar sert açıklamalar yapmaya iten neydi?
Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri Sputnik’e değerlendiren Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGIMO) Uluslararası Çalışmalar Bölümü’ne bağlı Avrupa-Atlantik Güvenlik Merkezi Öğretim Görevlisi Yulya Kudryaşova, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) giderek artan taleplerinin, Türk lideri bu kadar yüksek sesli açıklamalara yol açmış olabileceğine inanıyor.
“Erdoğan'ın Türkiye ile AB'nin yollarının ayrılabileceği yönündeki açıklaması gerçekten çok ses getirdi” diyen Kudryaşova, bu sözlerin anlaşılabilir olduğunun altını çizdiği değerlendirmesinde, “Avrupa Parlamentosu yine çok kritik bir rapor hazırladı. Türkiye'ye yönelik eleştirisi geleneksel olsa da son raporda yeni bir boyut ortaya çıktı ki o da Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik işbirliğinin genişletilmesi. Avrupa Parlamentosu'nun sürekli olarak saçma talepler de dahil olmak üzere yeni talepleri olduğu sır değil. Örneğin Türkiye'nin AB'ye katılımının zorunlu koşulu olarak Ermeni soykırımını tanımayı öngören bir öneriyi hatırlatmak yeterli. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye hakkındaki raporları çoğu zaman skandal niteliğindedir” ifadelerini kullandı.
Avrupa Parlamentosu'nun insan hakları alanındaki ulusal mevzuatı değiştirme gerekliliklerinin mevcut koşullar dikkate alındığında uygulanmasının şu anda imkansız olduğuna inanan Kudryaşova, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Avrupa Birliği, Türkiye'den 2000'li yılların başında olduğu gibi ulusal insan hakları mevzuatını değiştirmesini talep ediyor. Ancak şu anda bu mümkün değil. 2016'daki askeri darbe girişimi davasının henüz tam olarak kapanmaması nedeniyle ülkede dönem dönem terör eylemleri yaşanıyor ve Suriye ve Irak'ta Kürt oluşumlar nedeniyle zor bir durum var. Bu koşullar Türkiye'nin insan hakları mevzuatını gözden geçirmesine olanak vermiyor.”
Rus uzman, Avrupa Birliği’nin Türkiye'nin birliğe katılımına ilişkin müzakere sürecinin yeniden canlandırılmasıyla ilgilenmediğini vurgularken, bununla birlikte Türkiye ile ilişkileri tamamen kesme niyetinde olmadığının da altını çizdi.
AP milletvekillerinin ise Türkiye'nin AB'ye kabulüne ilişkin müzakere sürecinin dondurulması gerektiğine inandığına dikkat çeken Kudryaşova, değerlendirmesini şu şekilde sonlandırdı:
“Bu tutumdaki AP aynı zamanda Ankara ile ilişkilerin tamamen kesilmesine veya Türkiye'nin AB'ye üyeliğine adaylık statüsünün elinden alınmasına da karşı çıkıyor. Dolayısıyla süreç şu ya da bu yönde kayda değer bir ilerleme sağlanamadan sürüncemede kalacaktır. Avrupa Birliği objektif olarak Türkiye'yi ortak olarak tamamen terk edemez. Birlik, ayrıca Türkiye ile olası bir çatışma durumunda Akdeniz bölgesinin istikrarsızlaşmasından da çok korkuyor. Dolayısıyla bana öyle geliyor ki yakın gelecekte Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde köklü bir değişiklik olmayacak. Bu etkileşim şekli de Ankara için karsız, Brüksel için ise uygundur.”