BM Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu anda Suriye'ye yönelik en büyük tehdidin terör örgütlerinin ‘dış güçler’ tarafından desteklenmesi olduğunu ve Türkiye'nin Suriye'deki terör gruplarını kullananların riyakarlığından bıktığını söyledi.
Rus siyaset bilimci, Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi üyesi Kirill Semenov, Sputnik’e açıklamasında, Erdoğan'ın ‘dış güçler’ derken her şeyden önce eylemleri Suriye ihtilafının barışçıl çözümüne engel olan ABD'yi kastettiğini belirti.
Semenov, “ABD'nin Suriye'deki oluşumlara destek konusundaki rolü küçümsenemez. Gerçekten barış sürecini büyük ölçüde engelliyorlar. ABD'nin şu anda Suriye'de Kürt oluşumlarla, Türk yanlısı muhalefetle ve Heyet Tahrir el-Şam teröristleriyle eş zamanlı çalışarak kendi geniş muhalefet ağını nasıl oluşturmaya çalıştığını görüyoruz. ABD planına göre Şam'a ortak muhalefet amacıyla bu muhalif yapıların kendi himayeleri altında birbirleriyle etkileşime girmesi gerekiyor. Doğal olarak bu yapıların Moskova ile Ankara arasındaki anlaşmaları ve Astana formatında varılan anlaşmaları tanımaması gerekiyor. Yani her şeyin sıfırdan başlaması gerekiyor. Bu durumda ABD'nin planlarına göre yeni muhalefet yapılanmaları sayesinde Şam üzerinde ciddi bir baskı aracına sahip olacaklar. Elbette bu Türkiye'nin Suriye'deki konumunu büyük ölçüde zayıflatacaktır” dedi.
Suriyedeki son olayların ABD tarafından kışkırtılmış olabileceğine vurgu yapan Semenov, “Aynı zamanda Kürt radikal solu ile Araplar arasında çok ciddi çelişkiler var ve bu durum ABD'nin kendi bayrağı altında bu tür yeni bir muhalefet yaratmasının önünde engel teşkil ediyor. Ancak bu onları durdurmuyor. Hatta Suriye'deki Arap aşiretlerinin son ayaklanmalarının bir ölçüde ABD tarafından kışkırtılmış olması da mümkün. Çünkü bu tür huzursuzluklar sonunda Suriye Demokratik Güçlerinin ittifakının yeniden biçimlendirilmesine yol açabilir. Yani, Amerikalılar Kürtlere, Arapların ittifakta büyük bir rol oynaması gerektiğini, Amerikalıların onlardan da beklentileri olduğu mesajını vermiş oldu. Doğal olarak bu durum, YPG'yi yeni gerçekliklerle yüzleşmeye ve SDG ittifakını, Arap güçlerinin daha büyük bir rol üstleneceği yeni şartlara göre yeniden biçimlendirmeye zorladı. Amerikalıların daha geniş bir muhalefet ittifakı yaratmak için istedikleri şey oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
Rus uzman, ABD'nin Suriye'deki mevcut politikasının sadece Şam'ı değil Ankara'yı da tehdit ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
“ABD'nin bu politikası elbette sadece Şam'ı değil, Türkiye'yi de tehdit ediyor. Üstelik ABD'nin Suriye'deki mevcut çabaları öncelikle Türkiye'ye yöneliktir. ABD, Türkiye'nin Suriye'de kendi çizgisini izlemesine izin vermiyor ve bunun nedeni, Amerikalıların, Şam ile muhalif gruplar arasındaki sorunları daha aktif bir şekilde çözmek amacıyla Moskova ve Ankara tarafından geliştirilen barışçıl çözüm paradigmasından memnun olmamalarıdır. Doğal olarak ABD, Rusya ve Türkiye'nin sorunun çözümünde öncü rol oynamasını engellemek için Suriye ihtilafına müdahale etmeye devam ediyor.”