DÜNYA

AB'den Türkiye’ye ‘Rusya ile ilişkiler üzerinden’ üyelik baskısı: Sansürden, ABD hoşnutsuzluğuna...

13 Eylül’de 2022 Türkiye raporunu kabul eden Avrupa Parlamentosu Ankara’dan tepki görmeye devam ederken, her konuda rapora yansıyan Rusya-Türkiye ilişkileri dikkat çekti. Sert eleştiriler ile AB’nin vizyonsuzluğuna vurgu yapan Türk Dışişleri Bakanlığı da dahil pek çok Türk makamı ise raporun ‘vizyonsuzluğuna’ karşın ağır tepkiler gösterdi.
Sitede oku
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bu yılki Türkiye raporu, 13 Eylül’de yapılan oylamada kabul edildi. Türkiye’yle 2005’ten beri devam eden ve son yıllarda tümüyle askıya alınan AB’ye ‘tam üyelik’ müzakerelerin kaderi, Avrupa Komisyonu’nun yayınladığı raporlar ile sürecin nasıl işleyeceğine bağlı olarak değişiyor. Buna göre 2022 yılı için kabul edilen raporda Türkiye’ye yönelik ağır eleştiriler ve dış politikasına müdahale isteği ön plana çıkıyor.
Neredeyse her konuda Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinden AB’ye giriş bileti adeta bir tehdit olarak kullanılan raporda, üyelik sürecinin ‘radikal bir rol değişikliği’ olmaması durumunda yeniden başlatılmayacağı uyarısı da yapıldı.
Ukrayna krizi üzerinden Türkiye’nin müzakere çabası takdir edilirken, diğer yandan ise göz dağı verilerek Rusya ile olan temaslardan yakınıldı. Bu satırlar ise şu şekilde metne yansıdı:
“BM ve Türkiye'nin aracılığıyla 22 Temmuz'da İstanbul'da Ukrayna ve Rusya tarafından mutabık kalınan anlaşma, bu anlaşmanın uygulanmasının kolaylaştırılması sürecinde de çaba gösteren Türkiye'nin yapıcı rolü sayesinde mümkün olmuştur. Ancak Türkiye, Rusya'ya yönelik AB yaptırımlarına uyum sağlamaktan imtina etmiştir. Türkiye, Rusya ile ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için bir Mutabakat Zaptı imzalamıştır.”

‘Türkiye'nin dış politikası AB öncelikleri ile ters düşmeye devam etti’

Yazının devamında Türkiye’ye bir dış politika dersi vermeye çalışan AP’nin, “Genel olarak Türkiye'nin dış politikası, ortak dış ve güvenlik politikası (ODGP) kapsamındaki AB öncelikleri ile ters düşmeye devam etmiştir” sözleri dikkat çekiyor.
Türkiye’nin AB’ye üye olma kriterleri arasında nasıl bir yeri olabileceği bilinmese de raporda istisnasız her konu ‘Ukrayna krizi öncesi ve sonrası Türkiye’ şeklinde ayrıldığı göze çarpıyor. Bunlardan en çok vurgulananı ise tabii ki Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayan Türkiye’nin ‘ayıplanması’ şeklinde raporda yerini alıyor.

‘Türkiye’nin uyumu çok düşük’

“Türkiye’nin, dış ve güvenlik politikası konusunda AB'nin tutumuyla uyumu, yüzde 7 oranıyla (Ağustos 2022 itibarıyla) çok düşük bir seviyede kalmıştır” diyen AP, “Türkiye'nin, AB'nin Rusya'ya karşı uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlere uyum sağlamaması, AB-Türkiye Gümrük Birliği kapsamında çift kullanımlı malzemeler dahil, ürünlerin serbest dolaşımı açısından özellikle endişe vericidir. Bu durum AB'nin kısıtlayıcı tedbirlerinin zayıflatılması riskini doğurmaktadır. Gümrük Birliği'nin işleyişinin devamı için tarafların, mevcut kurallara tam olarak riayet etmeleri ve karşılıklı güveni zedelemekten kaçınmaları gerekmektedir” diyerek de, Gümrük Birliği’nin üzerinden de Türkiye’ye ‘işlevsizleşir’ uyarısı verdi.

A’dan Z’ye her konuda Rusya ile ilişkiler üzerinden Türkiye’ye baskı

Enflasyondan nüfus politikasına, vize alınıp verilmesine ve vatandaşlığa kadar her konuda Türkiye ile Rusya ilişkilerine atıf yapılan raporda, aralarında iş insanlarının da olduğu çok sayıda Rus vatandaşının Türkiye’nin belli başlı kentleri ve sahil bölgelerine yerleşmeye başladığına işaret edilerek, “Türkiye, Rus sermaye ve yatırımları için bir sığınak haline gelmekten kaçınmalı” ifadelerine yer veriliyor. Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Güç Santrali konusunda Rusya ile yaptığı işbirliği ise ‘kaygı verici‘ olarak kayıtlara geçiyor.

Rus basınını sansürleyen Avrupa’dan Türkiye’ye ‘medyayı baskılama taktikleri’

Diğer yandan ‘basın özgürlüğü’ nağraları atan Avrupa’nın Ankara’yı eleştirdiği şeylerin başında da medya yer alıyor. Rus basın kuruluşlarının faaliyetlerini engellediklerini raporda açık açık itiraf eden AP, aynı sansürü Türkiye’nin de yapmasını beklediklerini ‘kendilerince’ ifade ederek şunları aktardı:
“Türkiye'nin, dezenformasyonla mücadele ederken, basın özgürlüğünü daha fazla kısıtlamaması, bunun yerine ‘yanlış bilgilerin yayılmasının önlenmesine’ yönelik yasal çerçeveyi tarafsız ve orantılı bir yaklaşımla uygulaması son derece önemlidir.”

Enerji kriziyle boğuşan AB ülkelerinden Türkiye’ye ‘enerji taktiği’

Doğalgaz anlaşmasının ne zaman bitip bitmeyeceği, petrol ithalatının ne kadar olduğu ve 2022 yılında nasıl bir artış gösterdiği gibi konulara da değinilen raporda, enerji krizi ile boğuşan Avrupa’nın enerji konusunda Türkiye’ye uyarıda bulunduğu görülüyor. Türkiye'nin Rusya'dan doğal gaz ithalatının halen kayda değer düzeyde olduğunun altı çizilirken “Türkiye'nin Rusya ile yaptığı doğal gaz boru hattı sözleşmeleri, 2021'de Türkiye'nin tüm gaz ithalatının yaklaşık yüzde 44'ünü (26 milyar metreküp) oluşturmuştur. Bu sözleşmelerin süresi 2026'ya kadar kademeli olarak sona erecektir. BOTAŞ ve Gazprom, Ocak 2022'den itibaren ilave dört yıllık bir zaman dilimi için, süresi dolan 8 milyar metreküp gazın yerine 5,75 milyar metreküp gaz için yeniden görüşmelerde bulunmuştur. Türkiye, 2022'de Rusya'dan petrol ithalatını artırmıştır.” deniliyor.
Türkiye’nin Rusya'ya yönelik AB yaptırımlarına uyum sağlamaktan imtina edildiğine tekrar dikkat çekilen başka bir bölümde, ülkenin dış politikasına yönelik eleştiriler, “Hava sahasını Rusya'nın Suriye'ye giden ve Suriye'den gelen uçaklarına kapatmasına rağmen Rus uçaklarına kapatmamıştır. Türkiye, Rus oligarkları ülkeye yatırım yapmak üzere açıkça karşılamıştır” şeklinde özetleniyor. Ayrıca komşu ülkeleriyle başka bir komşu ülkesi arasındaki sorunu çözmeye çalışan Türkiye için yapılan, “Cenevre Süreci’ni tamamlayıcı şekilde Astana Süreci çerçevesinde Rusya ve İran ile angajmana girmiştir” vurgusu göze çarpıyor.

‘AB üyelik süreci’ kıstaslarında ‘ABD’nin hoşnutsuzluğuna’ vurgu

Yine AB’ye üyelik sürecinde nasıl bir kriter olacağı bilinmeyen bir şekilde Türkiye'nin Rusya'nın S-400 hava savunma füzelerine yatırımından vazgeçmeyi reddetmesi ve bunu da ‘ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası'nı (CAATSA) ihlal etmesine rağmen’ yaptığı vurulandı. Bunların başlıca ‘anlaşmazlık hususları’ olarak sayıldığı raporda, “Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) için önemli ancak zor bir ortak ve NATO müttefiki olmaya devam etmekteydi” deniliyor.
Avrupa Komisyonu oy birliği ile bu raporu kabul ederek Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlar uymamasından dolayı birliğe ‘sokmamak’ ile tehdit etse de; Avrupa’nın kendi içinde dahi bu ambargolara uymak istemeyen ya da isteksizce uygulamak ‘zorunda kalan’ ülkeler bulunuyor.
Ucu bucağı görünmeyen yaptırım silsilesi kültür-sanattan ‘Rusça’ romanları yasaklamaya kadar varan faşist baskı ile son olarak AB üyesi Estonya’nın ‘Rus plakalı’ araçların ülkeye girişini engellemesine değin varmıştı. Fakat bumerang etkisi gösteren ambargolar, Avrupa’da enerji krizine ve sonrasında da resesyona girerek enflasyonla boğuşan dev ekonomik enkazlar oluşturmuştu.

‘Rapor, Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu’

Aynı aşırılıkları Türkiye’den de görmek isteyen AB’nin istekleri bir yana dursun, denge siyasetini benimseyen Türkiye’nin Rusya ile olan ticaret hacmi her yıl artış göstermeye devam ediyor. Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan AP raporu için yapılan açıklama da bunu ortaya koyar nitelikte. “Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, katılım müzakereleri yerine farklı arayışları gündeme getirmesini akıl dışı buluyoruz” diyen Bakanlık, “Her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının bir yansımasıdır” eleştirisini AP’ye yöneltmekte gecikmedi.

Türkiye'nin AB üyelik süreci

1963 yılında Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık antlaşması imzalamasıyla başlayan AB üyelik süreci, 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla ivme kazansa da; uzun yıllar üyelik için AB’nin isteklerini yerine getirmeye çalışan Türkiye’yi sürekli yeni talepler ve istekler beklemişti. 1999 yılında AB üyeleri tarafından aday olarak kabul edilen Türkiye, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine kabul edilmesine rağmen Batı eksenli olmayan görüşleri ve politikaları nedeniyle baskı görüyor. Bunun en iyi örneğini 26 Haziran 2018'de AB Genel İşler Konseyi’nin "Türkiye, Avrupa Birliği'nden giderek uzaklaşıyor. Bu nedenle Türkiye'nin katılım müzakereleri fiilen durma noktasına geldi ve başka fasılların açılması veya kapanması düşünülemez ve bu konuda daha fazla çalışma yapılamaz. AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonu öngörülmektedir” açıklaması ortaya koymuştu.
GÖRÜŞ
DSP Genel Başkanı Aksakal'dan AP raporuna tepki: 'Dünya Avrupa Birliği'nden ibaret değil'
Yorum yaz