Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünyanın gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti. Emperyalist devletlerin Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Türkiye'yi işgal etme planı sonuçsuz kaldı. Türkiye’nin Emperyalist Devletler karşısından kazandığı zafer bölge halklarının da kaderini etkiledi. Emperyalizm ile mücadelede Türkiye'nin yanında olan en büyük devlet Sovyet Rusya oldu.
Sovyet Rusya’nın Türkiye ile birlikte hareket etmesinin sebeplerini Tarihçi Dr. Mehmet Perinçek Sputnik’e şöyle anlattı:
“30 Ağustos Rusya için de önemli. Türkiye'nin güvenliği, bağımsızlığı ve zaferi o koşullarda Rusya'nın da zaferi. Bu zafer Sovyet Rusya'nın güvenliği demekti. Hatta Ekim Devrimi’nin yaşamasının garantisi anlamına geliyordu. Çünkü Türkiye'nin İngiliz ya da İtilaf Devletleri’nin işgalinde olması, özellikle İstanbul ve boğazların itilaf devletlerinin elinde bulunması Sovyet Rusya’ya bir saldırı planlama ihtimalini doğuracaktı. Bu açıdan 30 Ağustos’ta Türkiye’nin kazandığı zafer ile hem boğazlar güvenliği sağlandı hem de Büyük Ermenistan ve Kürdistan projeleri rafa kaldırılması sağlandı. Sovyet Rusya bu projeleri kendisine yönelik bir hamle olarak da görüyordu. Çünkü orada kurulacak olan bu türden kukla yapılar kendisine yönelik bir sıçrama tahtası olarak, bir üst olarak kullanılabilecekti. Bu bilinçle hareket ettikleri için Moskova’nın da 30 Ağustos zaferinin Türkiye’nin kazanmasında oldukça yardımcı olduklarını söyleyebiliriz.”
‘Güney Kafkasya’da birlikte mücadele edildi’
Sovyet Rusya’nın Türkiye'nin zaferine katkılarını başlıklar halinde sıralayan Perinçek ilk olarak iki ülkenin Güney Kafkasya’da ki işbirliğine dikkat çekerek “Bu yardımların ve işbirliği üç noktada değerlendirebiliriz. Bunlardan ilki Güney Kafkasya’da İngiliz yanlısı hükümetlerden temizlenmesi olmuştur. Azerbaycan’da Musavat iktidarına, Ermenistan’da Taşnak iktidarına, Gürcistan’da ise Menşevik iktidarına karşı Türk ordularının ve Kızıl Ordu’nun ortak hareket ettiklerini ve orada bu İngiliz işbirlikçisi hükümetleri ortadan kaldırdıklarını söyleyebiliriz. Benim bu konuda yazdığım ‘Kafkasya'da Türk - Sovyet Askeri İşbirliği’ kitabında bu konu detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bu işbirliği ile 30 Ağustos zaferinin kapısını aralamıştır. Çünkü Türkiye doğu sınırlarını güvenlik altına alarak gücünü batıya kaydırma imkanını buldu” ifadelerini kullandı.
‘Silah ve cephane yardımı Karadeniz’den geldi’
İki ülkenin işbirliğinin bir diğer başlığının silah ve cephane yardımı olduğunu belirten Tarihçi Perinçek “İkinci nokta Kurtuluş Savaşı’nın deniz cephesidir. 30 Ağustos’a giden süreçte burada Türk Sovyet işbirliği görülmektedir. Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı yıllarında ciddi cephane ve mühimmat ihtiyacı vardı. Karşısında büyük devletler bulunmaktaydı. Ankara o dönemde hem sanayiden hem de askeri mühimmatlardan yoksundu. Bu durum olumsuz şartlar yaratıyordu. Bunu Türkiye, Sovyetler ile iş birliği yaparak dengeledi. Ve ciddi miktarlarda Sovyet Rusya'dan silah ve mühimmat yardımı aldı. Bu yardımların deniz yolu üzerinden getirilmesine karar verildi. Karayolu hem uzun hem de tehlikeliydi. Türkiye'nin kahraman denizcileri, en küçük takalardan tutun, en büyük gemilere kadar birçok araç ile Türk Denizcileri Sovyet silah ve mühimmatlarını zor şartlarda Karadeniz kıyılarına taşıdı ve Anadolu'ya gönderildi” bilgisini verdi.
‘Sovyet yetkililer cephede bulundu’
Kurutuluş Savaşı sırasında iki ülkenin işbirliğinin cephe hattında da yaşandığını belirten Perinçek “Batı Cephesi’nde de Sovyet yetkilerin katkılarını olduğu bilinmektedir. Hem diplomatik hem de askeri alanda çeşitli ortak çalışmalar olmuştur. Özellikle Aralov gibi bir elçi ve onun yanında bulunan diğer askeri yetkililerin cephe ziyaretleri gerçekleştirdiler. Bu ziyaretlerde taarruz planlarına katkılar sundukları söylenmektedir. Aralov, Sovyet askeri istihbaratlarının kurucusudur. Dolayısıyla Türkiye’ye gönderilmesi bir tesadüf değildir. Buralarda katkılar sunabileceği düşünülmüştür. Kurtuluş Savaşının kazanılmasında Türk Milletinin kendi verdiği katkıdan sonra ikinci sırada bu katkılar yer almaktadır” değerlendirmesini yaptı.
‘İki ülkenin birlikte zaferi’
Türkiye ile Rusya’nın birlikte hareket ettiğinde emperyalizme karşı önemli zaferlere imza attığına dikkat çeken Mehmet Perinçek “30 Ağustos Türkiye ile Rusya’nın ortak zaferi. İki ülkede birbirini ile dayanışarak, birbirlerini destekleyerek ayakta kaldı. Ekim Devrimi de Kurtuluş Savaşı ve ardından kurulan Cumhuriyet, ortak hareket etme bilinciyle ayakta kaldılar ve emperyalizme karşı zafer kazandılar. Bunun öncesinde Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya ve Türkiye doğu cephesinde savaşan iki devletti. Bu savaşta ikisi de galip çıkmadı. Buradan batılı emperyalist devletler fayda sağladı. Birinci Dünya savaşında iki ülkenin savaştığı Güney Kafkasya’yı İngilizler, Fransızlar ve Amerika işgal etti. Kafkasya ne Türkiye'nin ne de Rusya’nın kontrolü altına girdi. İki ülke savaştığı zaman bu batılı emperyalist ülkelerin işine yarıyor. Ama iki ülke işbirliği yaptığı zaman iki ülkenin de kazanç sağladığını ve bölge ülkelerinin de refaha ulaştığını o süreçte gördük” dedi.