“Hesapları kapatmaya ve ticari faaliyetlerimizi sonlandırmaya zorlamayı içeren bir durum. Çalışanlarımız ve hatta iş yaptığımız firmaların da hesaplarına kısıtlama getirildi. Türkiye yaptırımlara taraf değildir. Bu yaptırımlara uymak Türk kanunlarına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğine aykırıdır. Dava açacağız. Türkiye, tarihte hiçbir zaman İngilizler’e yenilmemiştir. Bundan sonra da yenilmeyecektir. Serbest ticaret gerek ulusal gerekse uluslararası kanunlarla koruma altındadır. Yaptığımız transit ticaret işlemidir ve ne Türk kanunlarına göre ne de uluslararası düzenlemelere göre yasaklar kapsamında değildir.
Ticaret geçen kasım-aralık döneminde oldu. Hong Kong’lu bir firma bizden ürün talep etti. Biz de Amerikan menşeili bu ürünü Avrupa’dan tedarik edip ülkemize getirdik. Daha sonra Hong Kong’a ihraç ettik. Yaptığımız transit ticaret işlemi. Beyaz Hat ve yasalara uygun. Bütün para trafiği bankalar üzerinden oldu ve ürünler Türk gümrüklerinden geçti. Türkiye’nin yasakladığı bir ürün değil. Bizim o dönem yaptığımız ticaret anlamında ABD’nin de yaptırım listesinde olan bir ürün değil. Bugün çelik bir boruyu tüfek yapımında kullanabilirsiniz. Bugün çiviyi bomba yapımında kullanabilirsiniz o halde nalburları da yaptırım kapsamına mı alalım?”
'Rusya aleyhtarı bir araştırmacıyla bizi tehdit ettirdiler'
“Ticaret yapıldıktan birkaç ay sonra şirket e-postamıza bir mesaj geldiğini spamları temizlerken fark ettik. Mesajı gönderen kişi gazeteci olduğunu belirtiyordu ve Hong Kong’a sattığımız ürünün Rusya savunma sanayisine gittiğini öne sürüyordu. Mesaja verdiğimiz cevapta bizimle ilgili iddiaları yalanladık. Bu kişi Rusya gümrüklerindeki bağlantıları vasıtasıyla bu bilgileri aldığını öne sürüyordu. Bu kişinin daha sonra Batı cephesinde Rusya aleyhtarı tutumu olan bir araştırmacı olduğunu yani birilerinin bu kişiye bu bilgileri vererek bizi tehdit ettirdiğini anladık. Ne olur ne olmaz diye söz konusu ürünün ticaretini de bundan sonra yapmadık. Fakat geçen süreçte farklı farklı telefonlardan aranarak konuyla ilgili FETÖ iltisaklı medya organları tarafından rahatsız edildik. Sonrasında bir analiz haberde aile bağlarımıza kadar detaylar yayımladı. Bunlar tesadüf olamaz. Biz birden fazla ticaretle meşgulüz hangi ürün ne zaman yasaklandı bunu bilemeyiz. Ülkemizin kanunlarına bakarız. Ülkemizin kanunlarına uygunsa ise yaparız. Başka ülkelerin listelerini takip edemeyiz.
Firmamız sanki o metne telefonla yazdırılmış gibi. Unvan bile doğru düzgün yazılmamış. Diğer şirketle ilgili, onları tanımıyoruz, detaylı şekilde yaptırımları delmeye çalışmalarıyla ilgili ifadeler varken bizim sadece elektronik eşya ticaretine aracılık ettiğimiz yazılmış ki zaten burada kendilerini boşa düşürüyorlar. Biz alıp satmışız. Ürünün ABD menşeili olması ve İngiltere’nin metninde bunu özellikle ifade edilmesi de anlamlı. ABD tarafından değil de İngiltere tarafından bir yaptırım gelmesinin altında jeopolitik bir konumlanmanın olduğunu doğru okuma yapanlar göreceklerdir. Bizim ülkemizde uğradığımız muameleye bakınca sanki İngiliz karakoluna düşmüş gibi hissettiriyor. Bu bankalar yıllarca çalıştığımız kurumlar. Bir sıkıntı varsa çözülmesi yönünde bizimle iletişimde olabilirlerdi.”