"Bir: Hükümette önemli makamlarda bulunmuş bir siyasetçi, belediyeye aday olduğunda ülkenin genel sorunlarının yükünü de üstlenmek zorunda kalıyor. Bu da seçim gündeminin yerelden genele kaymasına yol açıyor. İhmal edilmemesi gereken bir dezavantajdır bu.
İki: Böyle bir aday, siyasette yaşanan kutuplaşmanın bir parçası olarak algılanıyor. Seçmen böyle bir aday karşısında anında kutuplaşabiliyor. Aday, kampanya sırasında ne kadar kucaklayıcı mesajlar verirse versin karşı taraftan oy alma şansı azalıyor.
Üç: Çok önemli işler gerçekleştirmiş, ülkeye muazzam projeler kazandırmış bir siyasetçi için 'belediye başkanlığı', heyecan uyandırmayabilir. Gayet insani, gayet anlaşılabilir bir durumdur bu. Seçmen bunu hissediyor, söz konusu adayın kendini şehre adayacağından kuşku duyuyor.
AK Parti yetkililerinin buradan çıkarmaları gereken ders şudur:
Ülkenin genel gidişatıyla ilgili sorunlardan sorumlu tutulmayacak, siyasi kutuplaşmanın bir parçası haline getirilemeyecek, belediye başkanlığı için büyük bir heyecan ve dinamizm içinde olabilecek, şehre kendini adayacağından kuşku duyulmayacak bir isimle yürümek..."