Akbelen Savunucusu Işık: Orman bir vatan meselesidir

Radyo Sputnik’te yayınlanan Aysel Alp’le Ankara’dan Haber Var programında Akbelen Ormanı’nda son durum Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ve İkizköy Çevre Komitesi Başkanı, Çiftçi Necla Işık ile; sağlık çalışanlarının 1-2 Ağustos’ta çıkacağı grev ve nedenleri Genel Sağlık İş Sendikası Başkanı Dr. Derya Uğur ile konuşuldu.

‘Geri dönüşü olmayan sonuçları olabilir’

Akbelen Ormanı’ndaki direnişi bir vatan meselesi olarak niteleyen Işık, şöyle konuştu:

“780 dönümlük bir arazi, kesilecek ağaç sayısını tahmin edemiyorum. Sadece bununla kalmayacak. Orman bizim akciğerimiz. Burası giderse nefes alamayız. Burası bu şekilde kalsa bile tekrar ağaçlandırılır yanan bölgeler gibi. Ama madene dönüştürülürse, dozerlerle, kepçelerle kazılıp atılırsa ve ölüm çukuruna, cehennem çukuruna dönüştürülürse esas o zaman dönüşü geri olmayacak sonuçlar var burada. Bugün Akbelen giderse Türkiye gidecek, Kaz Dağları gidecek farkında değiller mi bunun? Bu bir vatan meselesidir diyorum üstüne basa basa.”

‘Türkiye susuz kalacak’

İklim krizine dikkat çeken Işık, direniş için çağırıda bulundu. Işık, şunları kaydetti:

“Enerji, elektrik bizim karnımızı doyuruyor mu? Enerji bize su ihtiyacını veriyor mu? Enerji bize nefes, oksijen veriyor mu? Her şey enerjiden ibaret değil. Yıl 12 ay. İklim krizi var. Gölgede duramıyoruz şimdi, şu ağaçların gölgesine muhtacız. Burada köylü aç. Köylü açsa şehirli de aç kalacak. Bunun farkında değiller mi? Burada buğday üretemiyor köylü, burada suları gidiyor köylünün. İnsanlar burada suyumuz gidiyor diye veryansın ediyor. Milas, Bodrum, Türkiye susuz kalacak. Su krizleri çıkacak. Artık bağırmaktan bıktım, usandım. Ama anlayana kadar bunu birbirimize söylemek zorundayız. Buraya insanların akın akın gelmesi lazım.”

‘Doğa tahrip edilmeden kömür çıkarmak mümkün’

Ağaçlar kesilmeden kömür çıkarabilmenin mümkün olduğunu, dünyada bu teknolojinin var olduğunu dile getiren Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, “Daha önce Karacahisar tarafına kömür için çalışmalar başlatıldığında bize bir TÜBİTAK projesi yapıldı. Doğayı hiç tahrip etmeden, yukarıdan bir madde vererek, aşağıdaki kömürü sıvılaştırıp, sıvılaştırıp şekliyle çıkartılacağına ilişkin bir çalışmadan söz edildi. Biz de buna çok sevinmiştik aslında. Ama bu çalışma kaldı, ilerlemedi daha sonra. Bu bir 10 yıldır duyuluyor. Dünyada teknolojisi olan bir şey. Herhangi bir ilerleme olmadı, şimdi yine açık ocak şeklinde var. Tabii böyle olunca üzerindeki ağaçlar, toprak, doğa, canlı yaşam sona eriyor” dedi.

‘Şiddet olayları en büyük problemlerimizden biri’

Sağlık çalışanlarının 1-2 Ağustos’ta greve çıkmasının nedenlerini Genel Sağlık İş Sendikası Başkanı Dr. Derya Uğur şöyle anlattı:

“Yaşadığımız çalışma alanlarındaki zorluklar, özlük haklarımızın kötülüğü, geçinememe problemi, bunların hepsi bir araya geldiğinde bizim her zaman söylediğimiz bir söz var ki; bıçak kemiğe dayanmadı artık, bıçak kemiği geçti maalesef. Yaşanan şiddet olayları bizim en büyük problemlerimizden birisi.”

‘Çalışma koşulların kötülüğünün sebebi Memur-Sen’

Çalışma koşullarının iyileştirilmemesinin sebebi olarak Memur-Sen’i gördüklerini ifade eden Uğur, “Bugünkü çalışma koşullarımızın kötülüğünün en büyük sebebi Memur-Sen Sendikası konfederasyonudur. Onlar sadece kendi makam, mevkilerinin peşinde koştukları için sağlık çalışanlarının ya da memurların, kamuda çalışan personelin haklarını düşünmedikleri, sadece kendilerini düşündükleri için bugün bizler bu sıkıntıları yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

‘Saç rengi değiştiriyor’ şikayeti bile var’

Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM) adı altında bir mücadele platformu oluşturduklarını söyleyen Uğur, şunları kaydetti:

“Sabim bizim için çok manidar bir terimdir, isimdir. Çünkü Sağlık Bakanlığı’nın SABİM diye bir hattı var. Bu telefon hattı vatandaşların bizi şikayet etmesi üzerine oluşturulmuş bir hat. Biz buna gönderme yapmak adına ismimizi de SABİM koyduk. SABİM’e karşı SABİM. Sizin şikayet hattınıza karşılık biz de sıkınıtlarımızı duyurmak adına sizi şikayet hattı gibi bir mücadele platformu adını koyduk ve mücadeleye startı verdik hep beraber.”