Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyolojik, Kimyasal ve Biyolojik Koruma Birliği Şefi İgor Kirillov, ABD’nin biyolojik programları ile ilgili yeni verileri açıkladı.
Ukrayna Bilim ve Teknoloji Merkezi’nin (STCU) faaliyetlerinin söz konusu olduğuna dikkat çeken Kirillov, kuruluşun çalışmalarına katılanlar arasında Wooden Horse Strategies şirketinin genel müdürü ve Ukrayna 3000 Vakfı Direktörü Marina Antonova'yı gösterdi.
Antonova’nın ABD’nin Ukrayna’da yürüttüğü askeri biyolojik programının hayata geçirilmesinde yer aldığı ve STCU ile anlaşması kapsamında Ukrayna nüfusu ve ordu personeline ilaç denemeleri dahil olmak üzere tehlikeli patojenler üzerindeki biyolojik araştırmaların STCU tarafından finanse edildiği hakkındaki bilgileri gizlemeyi amaçlayan bir bilgi stratejisinin geliştirilmesini yönettiğine dikkat çeken Kirillov, PR çalışmalarına Kiev’de yaşayan Wooden Horse Strategies şirketinin CEO’su Brian Mefford ve şirketin devlet ilişkilerinden sorumlu direktörü Taras Bık’ın da katıldığı bilgisini verdi.
STCU'da kıdemli İcra Direktörü Yardımcısı Nikolay Lyubiv’in bilgi desteğinden sorumlu olduğunu anlatan Kirillov, “Bu kişi Amerikalı araştırmacıların Ukrayna'daki biyolojik laboratuvarların faaliyetlerindeki yönetici rolü, ayrıca Ukrayna nüfusu ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri askeri personeli üzerinde ilaç denemeleri ile ilgili bilgileri gizleme çalışmalarını denetliyordu” diye konuştu.
STCU Yönetim Kurulu eski üyelerinden Ukrayna Bilimler Akademisi akademisyeni Boris Grinev’in 2014’te ‘Ukrayna'da epidemiyolojik gözetim yoluyla Afrika domuz vebası tehdidini azaltmak’ adlı proje için kaynak tahsis edilmesini onayladığını anlatan Kirillov, yine yönetim kurulu eski üyelerinden eski Ukrayna Eğitim Bakan Yardımcısı Maksim Striha’nın ise 2018’de tüberküloz bakterilerinin fonksiyonlarının güçlendirilmesinin de araştırıldığı bir projenin finanse edilmesine onay verdiğini ifade etti.
‘ABD Donanmasının laboratuvarları askeri öneme sahip hastalıklar arayışında’
Kirillov, ABD Donanmasının laboratuvarlarının askeri öneme sahip hastalıkları tespit etmekle meşgul olduğunu, Rus ordusu tarafından harekat sırasında bulunan belgelerin buna tanıklık ettiğini söyledi.
ABD Donanmasının İtalya’daki biyolojik araştırmalar biriminin ABD’nin merkez, Avrupa ve Afrika komutanlıkları tarafından desteklendiğine dikkat çeken Kirillov, İtalyan NAMRU-3 laboratuvarının 2019’dan bu yana Sigonella Adası’nda bulunduğunu ve uzmanlarının Mısır, Gana ve Cibuti'de çok tehlikeli enfeksiyonların (Ebola, dang humması, sıtma) doğal odaklarında araştırma yaptıklarını anlattı.
NAMRU laboratuvarlarının İtalya’nın yanı sıra Kamboçya ve Peru’da da bulunduğu, birkaçının ise ABD’de konuşlandığı bilgisini veren Rus komutan, NAMRU-2'nin Punom Pen'deki Asya şubesinin yılda 5 binden fazla patojen örneğini analiz ettiğini, Güney Amerika'da aynı sayıda biyolojik malzeme alındığını vurguladı.
‘ABD, ilaçları üçüncü ülke sakinleri üzerinde denemeyi planlıyordu’
ABD’nin kayıt dışı ilaçları diğer ülkelerin nüfusu üzerinde denemek için ordusunu kullanmayı planladığını anlatan Kirillov, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) Demokrat Parti adaylarının seçim kampanyalarının ana sponsoru olan büyük Amerikan ilaç şirketlerinin çıkarlarını gözetmeye çalıştığını söyledi.
Kurtarılan Ukrayna bölgelerinde ABD Savunma Bakanlığı’nın viral ateşli hastalıklara karşı ilaçların klinik denemeleri ile ilgili olan 2015 tarihli bir belgesinin bulunduğunu anlatan Kirillov, “Aralarında ABD Kara Kuvvetleri Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü çalışanlarının da bulunduğu belgenin yazarları, ABD ordu birliklerinin dünyanın dört bir yanında konuşlandığı yerlerde yeni ilaçları denemek için tasarlanmış hızlı müdahale birimi oluşturmayı planlamışlardı” diye konuştu.
Kirillov’a göre insanlarda klinik deneyler için protokoller ve ilaç tescil başvuruları oluşturuldu, eylem algoritmalarının ABD’nin Afrika komuta bölgesinde çalışılması ve ardından NAMRU'nun tüm yabancı şubelerine dağıtılması planlanmıştı. İlaçları yerli halk üzerinde test etmek içinse ikincil biyolojik laboratuvarlar ve Metabiota gibi aracı kuruluşlardan oluşan bir ağ kullanılması önerilmişti.
Ukrayna’daki biyolojik laboratuvarlarından birinde bulunan ve ABD Kara Kuvvetleri Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’ne yollanan Metabiota’nın ‘gizli’ şerhli bir belgesine dikkat çeken Kirillov, “Belge, Afrika ülkelerindeki patojenlerin araştırılmasına ABD Savunma Bakanlığı Tehdit Azaltma Ofisi’nin (DITRA), İç Güvenlik Bakanlığı'nın ve aynı zamanda ‘insani işbirliği’ görüntüsü vermek için ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın ve bir dizi AB kuruluşunun dahil olduğunu ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.
Dosyaların ayrıca Metabiota'nın H7N9 kuş gribi virüsü araştırmalarına katıldığını, ayrıca yeni tip koronavirüsleri incelemeye ve doğadaki bu virüslerin taşıyıcıları olarak yarasaları yakalamaya yönelik Predict projesindeki lider rolünü de doğruladığını dile getiren Kirillov, bu şirketin ABD Başkanı’nın oğlu Hunter Biden ve devlet kurumlarıyla bağlantılı olduğunu hatırlattı.
‘ABD ordusunun sivrisineklerle yaptığı deneyler, yapay salgın odaklarının oluşmasına yol açıyor’
Rus komutan, “Amerikan askeri uzmanları, doğal ortamlarında toplanan taşıyıcıların adaptasyon ve yetiştirme yöntemlerinde ustalaşıyor. Geliştirdikleri yöntemler laboratuvarda arbovirüs bulaşmış sivrisinek ve kenelerin elde edilmesini mümkün kılıyor” bilgisini verdi.
Bu faaliyetlerin epidemiyolojik durumun kötüleşmesini ve taşıyıcı menzillerinin genişlemesini beraberinde getirdiğine dikkat çeken Kirillov, “Bu durumda doğal enfeksiyonların yapay odaklarının oluşumu söz konusu. Taşıyıcıların kontrolsüz yayılması göz önüne alındığında, salgın sürecine tüm ülkeler ve bölgeler dahil olabilir. Örneğin güney ve orta Avrupa'da, endemik olmayan Asya kaplan sivrisineklerinin sayısında şimdiden artış kaydedilmiş durumda. Almanya'da bu türün popülasyonları beş federal bölgede oluşmuştur” bilgisini verdi.
Batı Nil humması taşıyan başka bir sivrisinek türünün İsveç ve Finlandiya'da tespit edildiğine dikkat çeken Kirillov, “Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi'nin verilerine göre Avrupa'da 2022'de, önceki on yılda olduğundan daha fazla dang humması vakası kaydedildi. Batı Nil humması vakaları da zirveye ulaştı, 92'si ölümcül olan binden fazla vaka görüldü” vurgusunu yaptı.
Sivrisinek sokmaları ile bağlantılı Zika enfeksiyonlarının ilk olarak Fransa'da tespit edildiğini aktaran Kirillov, “Böylelikle, Amerikan askeri biyologlarının çalışmaları, ‘yapay olarak kontrol edilen salgınlar’ yaratmaya yöneliktir ve Biyolojik Silahlar Sözleşmesi ile BM Genel Sekreteri'nin biyolojik silah kullanımına ilişkin gerçekleri araştırma mekanizması çerçevesinde kontrol edilmemektedir” ifadelerini kullandı.