Sivastopol Stratejik Araştırmalar ve Siyasi Tahmin Merkezi Direktörü Ammar Kanah, Sputnik’e verdiği demeçte, Kırım Köprüsü’ne saldırıyı değerlendirdi.
Kanah, “Öncelikle, bu saldırı, beklendik bir şeydi diyebiliriz. Bu, hızla kaybeden Ukrayna ordusunun karşı taarruzunun bir parçası. İkincisi, Vilnius’taki başarısız NATO Zirvesi’nin sonucu oldu. Saldırının amacı, kışkırtmak, Rusların ve Rusya yönetiminin moralini bozmaktı. Zira Kırım Köprüsü’nün, yarımadayı kıta Rusya’ya bağladığı biliniyor. Bu, köprünün arabalarla dolu olduğu bir zamanda işlenen açıkça uluslararası bir terör eylemi" dedi.
Uzman, "En çarpıcı olanı, elbette, Batı'nın tepkisi, ikiyüzlülüğü. Ukrayna sivillere saldırdı, ancak hiçbir Batılı ülke onun eylemlerini kınamadı. Suç aynı zamanda, Ukrayna'nın suç eylemlerini destekleyen Batı’ya ve özellikle ABD’ye ait. Bu noktada, misket bombalarının sevkiyatı da gösterilebilir. Washington, stratejik hedefi olan Rusya’nın yenilgisine ulaşmak için kesinlikle her şeyi ve herkesi feda etmeye hazır" ifadelerini kullandı.
İran medyasında aktif olarak Rusya-Ukrayna çatışmasıyla ilgili yazan bağımsız uluslararası ilişkiler uzmanı Ruholla Moddaber, saldırının, tahıl anlaşmasının son gününde düzenlendiğine dikkat çekti: “Kiev rejimi, bu terör eylemini ABD ve NATO istihbarat servislerinin tam desteğiyle Cenevre uluslararası sözleşmesi ve BM Genel Kurulu kararlarını ihlal ederek gerçekleştirdi. Bu sözleşme ve kararlara göre, sivillerin kullandığı geçiş noktalarına, yollara, transit köprülere ve güzergahlara, sivillere yönelik gıda, ilaç ve araçların taşındığı yollara, özellikle de adaları ve yarımadalarını kıtalara ve insani merkezlere bağlayan stratejik köprülere doğrudan saldırılar tamamen yasak. Bu, insanlığa karşı işlenen suçun bariz örneği.”
Moddaber, “Yeni tahıl anlaşmasının imzalanması sürecinin bozulmasının sorumluluğu Kiev rejimi ve ABD’ye ait” diye ekledi.