Başar, yaptığı yazılı açıklamada, 13 bin hektar yüzölçümlü Uludağ Milli Parkı'nın yaklaşık 2 bin hektarlık bölümünün Uludağ Alanı olarak belirlendiğini belirtti.
Söz konusu alanın, ormanlık alan dışındaki yaklaşık 50 yıldır yoğun yapılaşmanın hakim olduğu bir bölge olduğunu aktaran Başar, bu alanın milli park alanının yaklaşık yüzde 15'lik bölümüne denk geldiği ifade etti.
Kalan alanın milli park statüsünün halen devam ettiğini belirten Başar, şunları kaydetti:
"Uludağ Alan Başkanlığımızın kurulmasıyla birlikte alanın doğal sit koruma statülerinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu alanlarda yürürlükteki koruma mevzuatı ve ilke kararları geçerliliğini korumaktadır. Dolayısıyla, Uludağ'da yürütülecek planlama çalışmaları ve uygulamalarda, bölgenin doğal yapısının korumaya yönelik önlemlerin alınması, ilgili tüm kurumlar açısından yasal bir zorunluluktur. Bölgedeki orman alanları, alpin dağ çayırları, su kaynakları, endemik bitkiler ve canlı yaşamın korunmasına ilişkin olarak yürürlükteki mevzuat uyarınca gerekli önlemlerin alınması Uludağ Alan Başkanlığının da yasal sorumluluğundadır."
Başar, Uludağ Alanı sınırları belirlenirken, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü başta olmak üzere ilgili kurumlarla yapılan toplantılar neticesinde mutabakat sağlanarak, orman alanları ve buzul göllerinin Uludağ Alan sınırları kapsamı dışında tutulduğu bilgisini verdi.
Özellikle potansiyel kayak alanlarının bulunduğu çanakların, alan sınırı kapsamına alındığını belirten Başar, bu alanlarda, yapılaşma yoğunluğunu artıracak konaklamaya yönelik tesisler değil, sadece kayak pistleri, doğa sporlarına yönelik yürüyüş ve keşif parkurları ile bu faaliyetlere yönelik mola noktaları kurulmasının öngörüldüğünü aktardı.
Uludağ Alan Başkanlığı Başkan Vekili Başar, bu doğrultuda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasında 24 Mayıs 2022'de yapılan toplantı sonucunda imzalanan mutabakat kapsamında Uludağ Alanı sınırının belirlendiğini hatırlattı.