1929'da dönemin Çekoslovakya'sında doğan ve 1975'te sürgüne gittiği Fransa'da vatandaşlık alarak hayatına devam eden ünlü yazar Milan Kundera'nın hayatını kaybettiği, dünyaya geldiği Çek şehri Brno'daki adını taşıyan kütüphane tarafından duyuruldu.
Milan Kundera Kütüphanesi'nin Sözcüsü Anna Mrazova, "Maalesef Milan Kundera'nın uzun bir hastalıktan sonra dün (salı) vefat ettiğini doğrulayabilirim" açıklamasını yaptı.
Yeni açılan Kundera Kütüphanesi'nin Yöneticisi Tomas Kubicek, "Çek edebiyatıyla birlikte dünya edebiyatı da en büyük çağdaş yazarlardan birini ve en çok çevrilen yazarlardan birini kaybetti" diye konuştu.
Çek Başbakanı Petr Fiala, Kundera'nın hicvettiği türden bir açıklama yapıp "Çalışmalarıyla tüm kıtalardaki tüm nesiller boyunca okuyuculara hitap edebildi" dedi.
Kundera'nın 1950'lerdeki erken dönem şiirlerinin ardından 1962'de Anahtar Sahipleri isimli oyunu, 1967'de Şaka isimli romanı ve 1969'da Gülünesi Aşklar isimli öykü kitabı, yayımladığı ilk eserler oldu. Ardından anlatım ve kurguda değişikliğe gidip yeni bir yola girdiği 1973 tarihli Yaşam Başka Yerde, 1976 tarihli Ayrılık Valsi, 1979 tarihli Gülüşün ve Unutuşun Kitabı ve 1984 tarihli Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği isimli romanlarıyla tüm dünyada tanındı.
Türkiye'de rekor sayıda baskı
1988'de Amerikalıların filme çektiği Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, 1986'da Fatih Özgüven'in çevirisiyle Türkçe'ye kazandırılmasından beri Türkiye'de rekor sayıda baskı yapmaya devam ediyor.
1990'da felsefi sorgulama ağırlıklı Ölümsüzlük, 1994'te ilk kez doğrudan Fransızca yazdığı Yavaşlık, 1998'de öncüllerinden daha farklı tarzda Kimlik, 2000'de göçmenlik ve kültür şokuna odaklanan Bilmemek, 2014'te genelde olumsuz eleştiriler alan Kayıtsızlık Şenliği isimli romanları geldi. Edebiyat ve özellikle roman türüyle ilgili bir dizi deneme kitabı da yayımladı.
Hayata komünist olarak başladı
Dönemin Çekoslovakya'sında 1948'de iktidar olan Komünist Parti'ye ergenliğinde üye olan ve erken dönem eserleri komünist vurgular taşıyan Kundera, başkent Prag'da 2 dönem edebiyat ve estetik okuduktan sonra Prag Sahne Sanatları Akademisi Film Fakültesi'ne geçerek senaryo yazarlığı ve yönetmenlik dersleri aldı.
1950'de 'parti karşıtı faaliyetler' gerekçesiyle üyelikten atıldığı Komünist Parti'ye 1956'da geri alındı, ama 1970'de tekrar atıldı.
Hız ve unutuş akıntısının tersine
Hem totaliterliğin trajikomikliği hem de onunla mücadelenin nafile hüznü ve tüm bunlardan geriye insana ne kaldığı meselesi, hiciv oklarından ana akım sularında yüzen herkesin nasibini aldığı eserlerinin temalarından biri olageldi.
Yasaklar yüzünden Fransa'ya gitti
1968 Prag Baharı'na uzaktan katılan ve Çekoslovak komünizmini reformdan geçirme hayalleri kuran Kundera, Sovyet işgali sonrası parti üyeliğinden atılması, akademisyenlik görevinden uzaklaştırılması, kitaplarının yasaklanması üzerine yönetimin verdiği izinle 1975'te eşi Věra Hrabánková ile birlikte Fransa'ya göç etti. 1979'da Çek vatandaşlığından çıkarılan, 1981'de Fransız vatandaşlığına geçen Kundera, 2019'da Çek vatandaşlığını geri kazandı.
'Kitaplarımı Fransız edebiyatı raflarına koyun'
Fransa döneminde ortalıkta gözükmemeyi, medyaya konuşmamayı tercih eden Kundera, romanlarından Fransa toplumuna yönelik ironik eleştirilerini eksik etmemekle birlikte 'kendisini bir Fransız yazar olarak gördüğü, yapıtlarının Fransız edebiyatı olarak incelenmesi ve kitapçılarda bu şekilde sınıflandırılması gerektiğinde' ısrar etti.
Toplumun dayattığı totaliterliğin derin sularında
Ünlü Meksikalı romancı Carlos Fuentes, Çek meslektaşının sanatıyla ilgili bir değerlendirmesinde "İlginç bulduğu şey, totaliterlik ile özel hayat ve kamusal hayatın tek bir birlik oluşturduğu ve hepsinin tek bir irade ve tek inanç etrafında birleştiği uyumlu toplumun kadim ve büyüleyici hayali arasındaki benzerliktir" yorumunu yaptı.
Çeklerin Franz Kafka Ödülü'nü aldı
Eserlerini felsefe kadar Batı klasik müziğinin de etkisine açan Kundera'nın layık görüldüğü Nobel hariç çok sayıda ödüle 2020'de en sevdiği yazarlardan birinin adına verilen Franz Kafka Ödülü de katıldı.
Çeklerin 1989 Kadife Devrimi ile birlikte Komünist Parti iktidarının bitmesi sonrası, geçmiş dönemin tanınmış isimlerinden birçoğu 'totaliter rejimle işbirliği yapmakla' suçlanırken, 2008'de yayımlanan bir makalenin '1950'de sürgündeki Çeklerin anti komünist casusluk ağının bir ajanını polise ihbar ettiğine' dair iddiasını, Kundera "Tümüyle yalan" diyerek reddetti.